Endülüs Emevi Devleti Tarihi

0
Advertisement

Endülüs Emevi Devleti ne zaman, nerede kurulmuştur? Devletin özellikleri, tarihçesi, dönem hakkında bilgi.

Endülüs Emevileri; İspanyada egemen olan İslâm hanedanıdır (756-1031).

Emevi Halifesi Velid bin Abdülmelik döneminde Tarık bin Ziyat 711’de Cebelitarık Boğazı’ndan İspanya’ya geçti. Kısa sürede büyük başarılar kazanan İslâm Orduları, Vizigotları İber Yarımadası’nın kuzeydeki en uzak noktasına, Cantabrica Dağları’na sürdüler. Pireneleri geçerek Galya içlerine kadar ilerlediler. İslâm Orduları’nın ileri harekatını 732’de Charles Martel durdurdu. Endülüs 756’ya kadar Emevi valilerince yönetilirken, Abbasi baskısından kaçıp kurtulan Halife Hişam bin Abdülmelik’in torunu Abdurrahman bin Muaviye, Eylül 755′ te Endülüs’e geçti, daha önce Emevi Hanedanı’ nın hizmetinde bulunan komutanlar Abdurrahman’ın çevresinde toplandılar. Abbasilerin İspanya valisi Yusuf el-Fihri ile 14 Mayıs 756’da Vadi’l Kebir kıyısında karşılaştılar. Savaşı yitiren Yusuf el-Fihri kaçmayı başardı. Böylece Emevi Devleti’nin yıkılışından altı yıl sonra Endülüs’te yeni bir İslâm devleti kurulmuş oldu (756).

I. Abdurrahman (756-788), 33 yılı aşkın bir süre hükümdarlık yaptı. Hükümdarlığının ilk yıllarında egemenliğini sağlamlaştırmak için çalıştı. Bu arada kabileler arasındaki çatışmalar ve ayaklanmalarla da uğraşmak zorunda kaldı. Abbasi Halifesi Ebu Cafer el-Mansur’un 761’de İspanya Valiliği’ne atadığı Ala bin Mugi’s’in başını uçurdu 780’de, Saragosa’yı ele geçiren Abdurrahman’dan sonra yerine oğlu I. Hişam (788-796) geçti. Yaklaşık 7 yıl süren hükümdarlığı sırasında özellikle kardeşleriyle uğraştı. Yetenekli ve iyi bir hükümdar olan Hişam’dan sonra yerine oğlu el-Hakem (796-822) geçti. Din adamları ve bilginlerle anlaşmayan el-Hakem, uzun zaman onların başlattığı ayaklanmalarla uğraştı. 805 ve 807’de Hakem’i tahtından indirmek amacıyla girişilen ayaklanmalar çok kanlı bir biçimde bastırıldı. 817’de daha büyük bir ayaklanma patlak verdi. Bu da bastırıldı ve binlerce kişi Mısır’a sürgün edildi. Sürekli olarak iç karışıklıklarla uğraşması ve sınır boylarındaki olaylarla yeterince ilgilenememesi Astuia ve Galilia krallıklarının güneye doğru genişlemesine olanak verdi.

Güçlü bir hükümdar olan Hakem’in yerine geçen oğlu II. Abdurrahman’ın (822-852) 30 yıl süren hükümdarlığı sırasında bir din adamı, bir şarkıcı, bir kadın ve bir hadım devleti diledikleri biçimde yönettiler. 844’te Norman çeteleri İşbiliye’yi ele geçirdiler. Abdurrahman’dan sonra tahta çıkan oğlu Muhammet’in (852-886) uzun saltanatı sırasında Hristiyan Muzarablar, devlete karşı giriştikleri ayaklanmayı sürdürdüler. Bu ayaklanmalar ancak 859’da önlenebildiyse de devletin politik kararlılığı da giderek bozuldu. Çeşitli eyaletlerde bağımsızlık isteyen kabileler ortaya çıktı. Muhammed’ten sonra oğlu el-Munzir (866-888) hükümdar oldu. Munzir’i kardeşi Abdullah izledi (888-912). O da iç karışıklıklarla ve kardeşiyle uğraşmak zorunda kaldı. Ayaklanmaları bastırmak için çok kan döktü. Abdullah saltanatının son yıllarına kadar ülke içinde güveni sağlamak için uğraştı. Yerine geçen torunu II. Abdurrahman ile Endülüs en parlak dönemini yaşadı. 50 yıl süren hükümdarlığının ilk yıllarında ülkede birlik ve bütünlüğü sağlamak için çalıştı ve bunda başarılı oldu. Halife ve emirü’l-müminin (929) ünvanlarını aldı. Ülkede birliği sağladıktan sonra kuzeydeki Hristiyan krallıklara ve İfrikiye’yi egemenlikleri altına aldı. Kuzey Afrika’dan toplanan Berberi kuvvetlerin yanı sıra Hristiyan Avrupa’nın dört bir yanından getirilen tutsak birliklerle ordu güçlendirildi. Hristiyan krallıkların bir bölümü III. Abdurrahman’a barış önerisinde bulundukları gibi vergi vermeyi de kabul ettiler. 961’de 73 yaşında ölen III. Abdurrahman döneminde başkent Kurtuba (günümüzde Cordoba), Abbasilerin başkenti Bağdat ile görkemlilikte önde gelen bir kent oldu.

Babasından sonra tahta çıkan oğlu II. el-Hakem (961-976) de ülkenin bayındır duruma gelmesi için çalıştı. Kurtuba’daki büyük camiyi genişlettiği gibi Kurtuba’nın 5 km kuzeybatısında Medinetü’z Zehra adıyla görkemli bir kent yaptırdı. Barışçı bir yol izleyen II. Hakem yerine geçen oğlu II. Hişam’ın (976-1009) halifeliği sırasında devlet yönetimi el-Mansur bin Ebu Amir’in eline geçti; el-Mansur devleti Halife II. Hişam adına yönetmekle birlikte kuvvetli kişiliğiyle o döneme damgasını vurdu. III. Abdurrahman ve II. Hakem’in yolunu izleyen el-Mansur, Hıristiyanlar karşısında zaferden zafere koştu. 1002’de bir zafer dönüşü ölümüyle Endülüs Emevileri’nin gerileme dönemi başladı. II. Hişam (976-1009, 1010-1013) döneminin değerli devlet adamı el-Mansur’un ölümünden sonra yerine geçen oğlu Abdülmelik el-Muzaffer’i kardeşi Abdurrahman zehirleterek öldürttü. Abdurrahman, kendini halife duyurdu. Bundan sonraki 21 yıl boyunca halife üstüne halife geldi. II. Hişam 1009’da yeğeni II. Muhammed el-Mehdi adına halifelikten ayrıldı. Muhammet hilafet makamında iki ay kaldı, karşıt emirlerin başlarını kesip ırmağın karşı kıyısına dizdirmesiyle ünlendi. İçki yapıp içtiğinden nebbâz denirdi. Daha sonra iş başına gelen Süleyman’dan (1009-1010, 1013-1016) sonra Endülüs Emevi tahtında Hammûdi soyundan gelen halifeler görülür. Bu ortamda 9 halifeden 3’ü en az iki kez yönetime geldi. Emevi soyundan gelen V. Abdurrahman (1023) ardılı III. Muhammed Müstekfi’nin (1023-1025) gözleri önünde öldürüldü. İçki ve kadına düşkün olan Müstekfi de önceki gibi öldürüldü (1025). Bundan sonra iki yıl Hamudiler yönetime egemen oldular. 1027’de III. Hişam (1027 -1031) hilafet makamını ele geçirdi, ancak karmakarışık yönetimle baş edemedi. Sonunda Kurtubalılar Ebu’l-Hazm İbn Cevher’in başkanlığında bir konsey kurup hilafete son verdiler. III. Hişam da Kurtuba Camisi’nin ek yapılarının birine kapatıldı (1031). Böylece Endülüs, Melüku’t Tavâif denilen çeşitli etnik grupların ve yerel ailelerin elinde kaldı.

Advertisement

Leave A Reply