Freud’un Yapısal Kişilik Kuramına Göre Kişiliğin Oluşumu, Savunma Mekanizmaları

0
Advertisement

Sigmund Freud’un yapısal kişilik kuramına göre kişiliğin gelişimi, özellikleri, ego savunma mekanizmaları nelerdir, anlatım, inceleme.

Sigmund Freud

Kaynak: commons.wikimedia.org

Freud’un Yapısal Kişilik Kuramı

Yapısal Kişilik Kuramına Göre Kişiliğin Oluşumu

Yapısal kişilik kuramına göre kişilik, id, ego, süperego olmak üzere üç ana sistemin etkileşimi ile oluşmaktadır. Ego ve süper ego kişiliğin temel sistemi olan id’den zaman içinde ayrılmakta bu iki sistem bütün gücünü id’den almaktadır. Freud’a göre id, içgüdüler gibi kalıtımla gelen bütün dürtü ve arzuları kapsamaktadır. Yine Freud’a göre, bu dürtülerden cinsellik ve saldırganlık dürtüleri daha baskındır ve insan davranışları üzerinde büyük bir etkiye sahiptir çünkü bu iki dürtü insan yaşamını etkileyen en temel iki dürtüdür.

İd insanın hayatında, özelliğini hiç kaybetmeden ömür boyu varlığını korumaktadır. İd zevk ilkesine göre hareket eder. Yani organizmaya zevk veren davranış ne olursa olsun id o davranışın ertelenmeksizin hemen yapılması için bütün enerjisini kullanır. Ego kişiliğin mantıklı düşünebilen ve gerçekçi değerlendirme yapabilen bölümüdür. Kişiliğin yürütme organı olup, içgüdülerin hangi biçimde doyurulacağına karar verir. Ayrıca id ile süper egonun çatışan isteklerini uzlaştırmaya çalışır.

İd zevk ilkesine göre hareket ederken; ego gerçeklik ilkesine göre hareket eder. Süper ego ise çocuğa ailesi ve toplum tarafından aktarılan değerleri, ahlaki kuralları ve gelenekleri temsil eder. Süper egonun başlıca görevleri; id’den gelen kabul edilemeyecek dürtüleri bastırmak, egoyu ahlaki amaçlara yöneltmeye çalışmak ve mükemmel olmaya çabalamaktır.

Ego Savunma Mekanizmaları

Freud’a göre ego işlevini sürdürürken üç ayrı tehlikeyle karşılaşmaktadır:

  • ***Engellenmeler ve dış dünyadan gelebilecek saldırılar,
  • ***İd’in içgüdüsel ve gerçek dışı istekleri,
  • ***Süper ego’nun cezalandırmaları.

Bu tehlikeler ego da kaygı yaratırlar. Kaygı büyüyüp şiddetlendikçe ego bununla başa çıkabilmek için savunma mekanizmalarına başvurur. Savunma mekanizmaları id ve süperegonun yarattığı baskı ve kaygı ile başa çıkabilmek için oluşturulmuş düşünce, tutum ve davranış biçimleridir. Normal olarak topluma aykırı düşen, kaygı yaratan dürtüleri birey baskı altında tutar. Her insan psikolojik bütünlüğünü sürdürmek ve benliğinin değerini korumak amacı ile birçok farklı savunma mekanizması kullanabilir. Kişinin savunma mekanizmalarına çok sık başvurması onun gerçek hayatla bağlarının kopmaya başladığını, kendini ve gerçekleri yanlış algılamaya başladığını gösteren bir ipucudur. Çoğu zaman birey kullandığı savunma mekanizmalarının farkında değildir. Yani bilinç dışı süreçler farkına varmadan işletilir. Ego savunma mekanizmalarının sistematik bir biçimde incelenmesi Anna Freud tarafından gerçekleştirilmiştir. Aşağıda temel savunma mekanizmalarından söz edilmektedir:

Advertisement
Ödünleme (Telafi)

Engellenen ve doyurulamayan istek ve davranışların yarattığı tedirginliği onların yerine geçebilecek diğer istek ve davranışlarla giderme şeklinde işleyen bir mekanizmadır. Ödünleme tepkileri her zaman olumlu ve yararlı olmayabilir. Kimi zaman insan sürekli olarak diğerlerini küçümseyerek ve kötüleyerek kendi düzeyine indirmeye çalışabilir ya da zeka seviyesi normalin altında olan bir öğrencinin derslerdeki başarısızlığını, kavgacılık ve öğretmene meydan okumak şeklindeki davranışlarla ödünlemek istemesi de mümkündür. Örneğin; geçimsiz ve çirkin bir bayanın karşı cinsle olumlu ilişkiler kuramaması nedeni ile evlenememesi; ancak bu eksikliğini akademik etkinliklerde telafi edip üstün başarı sağlayarak kısa zamanda profesör olması ödünlemedir.

Yansıtma

Bir diğer savunma mekanizması olan yansıtma ile birey kendi güdü, düşünce ve duygularını başkalarına yükleyerek rahatlamaya çalışır. Örneğin; işinde çok hırslı olan birisi, “İşyerinde herkes çok hırslı, kimseye güvenilmiyor, herkes birbirinin kuyusunu kazıyor.” diyerek kendini rahatlatabilir.

Yön (Yer) Değiştirme

Çeşitli engellemeler karşısında, bu engellemelere sebep olan kişiye türlü nedenlerle karışamayan kimse öfkesini egemenlik kurabileceği başka birinden veya bir eşyadan alırsa yön değiştirme savunma mekanizmasını kullanmış olur. Örneğin; sınavdan düşük puan aldığı için dersin öğretmenine kızan bir öğrencinin arkadaşına çıkışması.

Neden Bulma (Rasyonalize Etme, Usa Vurma, Akla Uydurma veya Mantığa Bürüme)

Bireyin yapmış olduğu kabul edilemeyecek bir davranışı çeşitli bahaneler bularak haklı göstermeye çalışmasıdır. Örneğin; maçta takımı mağlup olan bir futbolcunun yenilgilerini sahanın kötü olmasına bağlaması.

Özdeşim Kurma (Özdeşleşme)

Özellikle bireyin kendi özelliklerini beğenmediği durumlarda, istediği özelliklere sahip başkalarının özelliklerini üstlenerek, o kişinin başarılarını da aynı biçimde paylaşmaktır. Bu, bireyin kendisini yetersiz hissetmesini engeller. Başarısız bir öğrencinin okulun en çalışkan öğrencisinin özelliklerinden bazılarını taklit etmesi, ya da iyi futbol oynayamadığı için okul takımına seçilmeyen bir öğrencinin okul takımının başarısını abartılı bir coşkuyla kutlaması, popüler bir kişinin kıyafetlerine benzeyen kıyafetler giyme, onun davranışlarına benzer davranışlar sergileme özdeşim kurma örneğidir.

Yüceltme

Ego nun en beğenilen ve arzu edilen savunma mekanizmalarından biridir. Bastırılmış güdü ve duyguların sosyal açıdan kabul edilebilir kanallara yönlendirilmesi ve bu yolla toplumun onayının alınmasıdır. Bu mekanizma sayesinde yıkıcı bir dürtü, arzu edilen psiko-sosyal bir aktiviteye dönüşebilir. Örneğin; şiddet eğilimi olan bir birey bunu boks yaparak yüceltebilir ve toplumsal açıdan kabul gören bir etkinlik yolu ile şiddete olan eğilimini karşılamış olur.

Advertisement
Bastırma (Yoksayma)

Uygun görülmeyen istek, duygu, düşünce ve anıların bilinçten uzaklaştırılması bastırmadır. Bu süreç tamamen bilinç dışıdır ve bu mekanizmayla olumsuz yaşantıların bilinç alanına çıkması engellenmiş olur. Böylece kişi geçmişteki olumsuz yaşantıları için kaygılanmayacak, tekrar suçluluk duymayacaktır. Freud’a göre bastırılan duygular, düşünceler ve geçmiş yaşantılar çoğu kez simgesel bir biçimde rüyalarda ve dil sürçmelerinde gün yüzüne çıkarlar. Örneğin; içkili olduğu için kullandığı araba ile kaza yapan ve eşi ile çocuğunun ölümüne neden olan bir kadın, suçluluk duygusunu bastırmakta zorlandığı için hiçbir fiziksel neden olmaksızın, hafıza kaybına uğruyorsa ve evlendiğini bile hatırlamıyorsa savunma mekanizması olarak bastırmayı kullanıyor olabilir.

Karşıt Tepki Geliştirme

Bir başka savunma mekanizması ise; bir isteği ya da güdüyü olduğunun tam karşıtı gibi algılamadır. Gerçek istek kabul edilemeyecek niteliktedir ve kaygı yaratmaktadır. Bu nedenle bu isteği gerçek niteliğinin karşıtına dönüştürerek algılama, onu kabul edilebilir hale getirecek ve böylece yüzeysel bile olsa, sorun çözülecektir. Örneğin; yaşlı annesi ile yaşamak ve ona bakmak zorunda kaldığı için bir türlü evlenemeyen orta yaşlı bir kız, bu durumdan dolayı annesinden nefret edebilir. Ancak bir kimsenin annesinden nefret etmesi kabul edilemeyecek bir duygu olduğundan bu duyguyu bastırma ve yerine annesini gerçekten çok sevdiği için ondan ayrılıp evlenemediği düşüncesini geliştirme yoluna giderse, bu tür bir savunma mekanizması kullanılmış olur.

Gerileme

İnsanın erişmiş olduğu gelişim düzeyine göre daha ilkel olan davranış basamaklarına dönmesidir ve iki grupta incelenir:

***Gerileme, yetişkin davranışlarından çocukluk dönemine ait davranışlara dönüş biçiminde görülebilir. Gerileme mekanizmasında kişi kaygıdan kurtulmak için gelişimin ilk evrelerinden uygun olduğunu düşündüğü birine döner. Bu gerileme genellikle bireyin kendini güvende hissettiği bir evreye doğru olmaktadır. Yeni bir kardeşin dünyaya gelişiyle kendisine gösterilen ilginin azaldığını fark eden çocuk, daha çok ilgi görmüş olduğu dönemlere gerileyerek parmağını emebilir, yatağını ıslatabilir, yeniden bebeksi konuşmaya başlayabilir.

***Ego’nun oluşumundan önceki dönemlere dönüş biçimindedir. Kendi kendine giyinme, yıkanma, beslenme, dışkılamayı denetleme işlevlerinin yitirilmesiyle belirlenen böylesi ağır gerilemeler psikozlarda görülür.

Saplanma

insan gerek bedenen gerekse psikolojik olarak gelişme gösteren bir varlıktır. Buna rağmen eğer gelişimin herhangi bir noktasında bir takılma olur ve dürtüler bir noktada toplanarak oradan ileri gidilemezse saplanma durumundan söz edilebilir. Örneğin; bazı insanlarda anneye aşırı bağlanma nedeni ile evlenememe, karşı cins ile olumlu ilişkiler kuramama gibi bazı durumlar gözlenebilir. Freud bunun temel nedeninin fallik evreye saplanıp kalma olduğunu, yani bu evredeki oidipal kompleksin aşılamamasının bu sonucu doğurduğunu iddia etmektedir.

Hayal Kurma veya Düşlem (Fantazi)

İnsan arzu ve isteklerini gerçekleştiremediği, iç ya da dış nedenlerle ihtiyaç ve güdüleri doyumsuz kaldığı zaman, hayal kurarak doyum sağlama yoluna gidebilir. Günlük hayatta tatminsiz kalan istekler, rüya veya hayal aleminde gerçekleşebilir. Hayal yoluyla fakir, zengin; çirkin, güzel; başarısız, başarılı olabilir. Böylece mücadeleden kaçılıp hayallerle avunularak tatmin sağlanabilir.

İnkar (Yadsıma)

Bireyin acı verici ya da varlığı tehdit edici bir gerçeği kabul etmeyi reddetmesidir. Deprem ya da trafik kazasında sevdiği kişilerin öldüğünü gören bir bireyin “Onlar ölmedi, cesetleri yanlış teşhis ettim ben, bir gün geri gelecekler.” şeklindeki konuşması inkar örneğidir.


Leave A Reply