Gözün Yapısı Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Gözün yapısı nasıldır? Gözün bölümleri, gözün bölümlerinin görevleri, yapısal özellikleri hakkında bilgi.

gozun-yapisi-1

Göz; görme organıdır. Değişik uzaklıklara ayarlanabilen bir mercek, ışık deliğinin (gözbebeği) ölçüsünü ayarlayan bir diyafram (iris) ve gözün gerisinde yer alan, ışığa duyarlı bir kameradaki filme karşı, retina tabakasından oluşur. Retinanın hemen arkasında ışığı fazla emerek iç yansımayı ve görüntünün bulanıklaşmasını önleyen, siyah pigmentlerle dolu bir hücre tabakası yer alır. Koroid örtü adı verilen bu tabaka retinayı besleyen kan damarlarını içerir. Göz yuvarlağının sklera denilen dış örtüsü sert, yoğun ve eğri bir bağdoku tabakasından oluşur. İçte kalan parçaları korur ve göz yuvarlağının sağlam kalmasına yardım eden bu tabaka, özgün ön kesimine doğru incelip ışığa karşı geçirgen olan kornea tabakasına dönüşür. Retina, ışığa duyarlı olan koni ve çomakları içerir; iris de gözbebeğinin çapını değiştirerek göze giren ışık miktarını ayarlar. İnsan gözü, merceğin biçim değiştirmesine bağlı olarak yakın ve uzak görüşlere göre ayarlanır. Bazı kuşlar korneanın bükeyliğini değiştirerek, balıklar merceğin göz içindeki yerini değiştirerek, yumuşakçalar da uzak görüş için retinayı merceği yaklaştırmaları sonucu gözü kısaltarak bu ayarlama işini yapar. İrisin hemen arkasında yer alan göz merceği, geçirgen ve yuvarlak bir yapıya sahiptir. Gelen ışınları kırıp retina tabakası üzerinde bir yerde toplanmasını sağlar. Bu işlem sırasında korneanın bükey yüzeyinden ve göz yuvarlağı içinde yer alan ve ışık kinci özelliği bulunan göz sıvısından da yardım alır. Kornea ile mercek arasındaki boşluk sulu humor denilen bir sıvıyla doludur. Mercek ve retina arasında yer alan daha büyükçe boşluktaysa daha saydam olan ve vitroz humor (saydam sıvı) adı verilen sıvı bulunur. Göz yuvarlağının biçiminin korunmasında önemli rol alan bu sıvıları, silli yapı adı verilen organcık salgılar. Silli yapı, yuvarlak bir görünüme sahip olup göz merceğini, göz yuvarlağına bağlayan bağlara yapışıktır.

Göz merceği yassılaşıp yuvarlaşarak değişmek suretiyle uzak ya da yakınındaki varlıklara göre, görme ayarı yapılabilmektedir. Görme merceğinin biçim değiştirmesi silli bağlar aracılığıyla gerilip gevşetilmesi sonucu ortaya çıkar. İçindeki sıvıların basmcı yüzünden, göz küresi bir basınç altında bulunur ve bu basınç silli bağlar aracılığıyla göz merceğine aktarılır. Silli bağlar üzerindeki basınç, merceği yassılaştırır ve böylece göz uzağı görüş için ayarlanır.

Silli kaslar kasılınca silli bağlar ve mercek üzerindeki basıncı kendi üzerine alır, sonuçta da merceğin yakını görmek için daha yuvarlak bir görünüm almasını sağlar. Göze giren ışık miktarını ayarlayan iris bir kas halkası olup rengi, içinde bulunan pigmente bağlı olarak mavi, yeşil ya da kahverengi arasında değişir. İriste iki grup kas lifi vardır: Bir grup kas dairesel biçimde düzenlenmiş olup kasılarak göz bebeğinin ölçüsünün küçülmesini sağlar. Öteki kas grubu ise ışınsal olarak düzenlenmiş olup bunların kasılmaları sonucu gözbebeğinin ölçüsü büyür. Bu kasların ışık şiddetindeki değişmelere gösterdiği tepkiler, hemen o anda olmamaktadır. Tepkinin doğabilmesi için aradan en az 10 ile 30 saniye kadar bir zamanın geçmesi gerekir. Bu nedenle aydınlık bir yerden karanlık bir yere girince, gözlerin karanlığa uyum yapabilmesi için belirli bir süre geçmelidir. Yine, karanlık bir odadan, bol ışıklı bir caddeye çıkıldığında gözbebeklerinin ölçüsü azalıncaya kadar geçen sürede, insanın gözleri kamaşmaktadır. Her göz, göz yuvarlağının yüzeyinden değişik noktalara doğru uzanan altı tane kasa sahiptir. Bu kaslar göz yuvarlağını, çevresi kemikli olan göz yeri boşluğunun duvarlarına bağlar. Gözler, bu kaslar aracılığıyla belirli bir yöne, bir bütün halinde dönebilir. Kaslar, olağan koşullarda her iki gözün birlikte hareket etmelerini ve aynı noktaya birlikte ayarlanabilmelerini sağlayacak biçimde düzenlenmiştir. İnsan gözünde ışığa karşı duyarlı olan tek bölge retina bölgesidir. Retina, yapı şekillerine uyularak çomak ve koni denilen ve bol miktarda bulunan reseptör hücrelerle donatılmış bir yarım küre gibidir. Ayrıca retinada daha birçok duyucu ve bağlayıcı nöronlarla, onların aksonları da bulunur. Işık, bu hücrelere ulaşabilmesi için birkaç nöron tabakasından geçmelidir.

Göz beynin bir uzantısı olarak gelişmiştir. Duyusal nöronların aksonlarından her biri, gözün arka kesimindeki bir noktada birleşerek göz sinirini oluşturur ve bu sinir göz yuvarlağının dışına çıkar. Gözün bu noktası, üzerine düşen görüntüleri alamadığından kör nokta denir. Kornea ve merceğin merkezleriyle aynı hat üzerinde bulunan retina merkezinde fovea denilen hafifçe çukurlaşmış br nokta vardır. Bu nokta görme işleminin en keskin olduğu bölgedir. Bu bölgede, parlak ışığı, rengi ve bir cismin ayrıntılarını sezmekle sorumlu, ışığa duyarlı koniler kümelenmiştir.

Advertisement

Leave A Reply