İlahi Nedir? Hristiyanlıkta ve İslamiyette İlahi

0

İlahi ne demektir? İlahi nasıl söylenir? Hristiyanların ilahileri nasıl okunur, tarihçesi. İslamiyette ilahi okunması hakkında bilgi.

ilahiİlahi; Tanrı’yı övmek, ona yakarmak için söylenen dinsel şarkıdır. İslam tekke edebiyatında din ve ahlaka ilişkin konularda yazılmış şiirler ve bu türden şiirlerin bestelenmesiyle oluşan dinsel müzik yapıtları da ilahi olarak adlandırılır.

İslamda ilahi. Bir şiir türü olarak İslamda ilahinin özel bir biçimi tam olarak yoktur. Arapça ve Farsça ilahilerde aruz ölçüsü kullanılmıştır. Türkçe’de ise ilahiler hem koşma ve semai biçiminde hece ölçüsüyle, hem de aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Hece ölçüsü kullanıldığında 7’li, 8’li ve ll’li kalıplar yeğlenmiştir. İlahi yazmış şairlerin içinde en tanınmışı Yunus Emre’dir. Daha sonra yetişen Eşrefoğlu Rumi, Niyazî-i Mısri, Aziz Mahmud Hüdayi onun etkisinde kalmış ve yolunda gitmişlerdir.

Bir müzik parçası olarak ilahi, klasik müzikteki pek çok sözlü yapıt gibi zemin, nakarat, meyan ve nakaratın birbirini izlediği bir kalıba uyar. İlahide dindışı müziğin hemen bütün makamları kullanılmıştır, ilahinin ölçülmesinde en çok yararlanılan usuller ise sofyan, düyek, devrihindi, yürüksemai ve evfer gibi İcüçük, muhammes, hafif, berefşan, devrikebir, evsat ve çenber gibi büyük usullerdir. Toplu halde okunmak için bestelenmiş ilahiler cumhur ilahi diye anılır. Solo ilahilerde de koronun söylediği bölüme cumhur denir. İlahiler okundukları yer ve zamana göre cami ilahisi, tekke ilahisi, mektep ilahisi, ramazan ve muharrem ilahisi, Mekke ilahisi, Kadir Gecesi ilahisi gibi adlarla anılır. Bektaşiler kendi tarikatlarıyla ilgili ilahilere nefes, Aleviler nefes, deme ya da deyiş derler. Aynı tür müzik parçalarına Gülşenilerde tapuğ, Halvetilerde durak adı verilir. Tarikat ayinleri sırasında ya da ayinden sonra dervişlerin topluca ilahi okuması tekkelerin kapatılmasına değin eski bir gelenek olarak sürmüştür. Günümüzde ise ilahiler kutsal günlerde, mevlid törenlerinde okunmaktadır.

Bazı ilahiler herkesin kolayca ezberleyip tekrarlayabileceği türden basit ve melodik parçalardır. Ama dindışı müzikteki kâr, beste ve semai formları kadar incelikle işlenmiş pek çok ilahi de vardır.

Hristiyanlıkta ilahi. Hristiyanlıkta ilahi geleneği, Hristiyanlık öncesinden, Kudüs Tapınağı’ndaki mezmur okuma uygulamasından kaynaklanır. Başlangıçta Yahudi ayinlerinde mezmurları eğitilmiş şarkıcılar okur, bazen cemaat âyetler arasında bir nakarat söylerdi. Mezmur okumada izlenen başlıca yöntemler şunlardı: Bir solocu ile koronun dönüşümlü olarak okuması; mezmur dizelerinin ve yarım dizelerin iki koro tarafından dönüşümlü olarak okunması; nakarat kullanılmadan ya da dönüşümlü söyleyişe başvurulmadan mezmurun doğrudan okunması. Bu yöntemler Doğu ve Batı kiliselerinin ilk yıllarında benimsendi. Gregorius ve Ambrosius dinsel ezgileri ile Bizans ayin müziği ve öteki kilise melodileri bu ilk Hristiyan mezmurlarından türedi. Kitabı Mukaddes dışından, manzum kıtalar biçiminde düzenlenmiş ölçülü metinlerin de cemaatin okuduğu kilise melodileri arasına katılmasıyla ilahi türü doğdu.

Günümüze tam olarak ulaşmış en eski ilahi metni yaklaşık 200’de ya da daha önce Yunanca olarak kaleme alınmış “Phos hilarion”dur (Git, Sevinçli Işık). Ama ilahi okuma uygulaması İmparator Constantinus’un 313’te Hıristiyanlığı benimsemesinden sonra, özellikle gnostiklerin ve Manicilerin etkisiyle Suriye’de gelişti. İlahinin Batı Kilisesi’nde olduğundan çok daha büyük önem kazandığı Bizans Kilisesi’nde kanon ve kontakion gibi daha karmaşık ilahi türleri ortaya çıktı. Hristiyan ilahi geleneğinin kurucusu, 4. yüzyılda yaşayan Mezopotamyalı şair diyakoz Aziz Efraim’di.

Batı’da yaklaşık 360’ta Poitiers’li Aziz Hilarius ilahi sözleri içeren bir kitap yazdı. Ortaçağın sonlarına gelindiğinde, ilahileri halk yerine eğitilmiş korolar söylemeye başlamıştı. Bu sıralarda daha süslü melodiler bestelendiği gibi, önceki birçok ilahi de işlenerek zenginleştirildi. Bu ilahilerde, sözcüklerin her hecesine bir notanın düştüğü biçim yaygın olarak kullanılıyordu.

Ayinlerde dinsel melodilerin cemaat tarafından söylenmesi uygulamasını Reform döneminde Almanya’da Lutherci Kilise yeniden başlattı. Koral olarak da bilinen erken dönem Alman ilahileri müzik eşliğinde armonisiz söyleniyordu. Daha sonra bunların armonize edilmiş biçimleri koro, org ve cemaatin değişik bileşimleriyle söylendi. Bir bölümü yeni bestelenmiş olmakla birlikte, pek çok koralde ayin müziği ile halk arasında söylenen dinsel ve dindışı şarkıların melodileri kullanıldı. Dindışı şiir kalıpları Martin Luther ile çağdaşlarının yazdıkları ilahi sözlerini de etkiledi. İlk ilahi derlemeleri arasında Luther, Johann Walther (1524) ve Georg Rhau’nun çalışmaları özellikle önem taşıyordu. Pietizm, 17. ve 18. yüzyılda hem Lutherciler, hem de Moravya Kilisesi gibi başka gruplar arasında söylenen Alman ilahilerine lirik ve öznel bir hava getirdi.

Kalvencilik önce İsviçre’de, sonra da Fransa, İngiltere ve İskoçya’da eşliksiz eşsesli söylenmek üzere yalın bir biçimde bestelenmiş ölçülü mezmurların okunmasını özendirdi. İngiliz ve İskoç Protestanları da kilisede mezmurlar dışında ilahi okunmasına karşı çıktılar. İngilizce ölçülü mezmurlar, Fransa’da ve Cenevre’de basılmış mezmur kitaplarından alınan melodilere uyarlandı. Bunlar, Fransız ölçü kalıplarıyla yazılmış oldukça karmaşık melodilerdi. 18. yüzyılda Metodizmin kurucuları John ve Charles Wesley’nin önderliğinde İngiltere’de Protestanlığın canlanması, ilahi geleneğini İngiltere ve Amerika’da yerleştirdi. İngiltere Kilisesi’nde 1833’te başlayan Oxford (Anglokatolik) Hareketi’nin etkisiyle yeni besteler yapılmaya, ortaçağ ilahileri İngilizceye çevrilmeye ve düz şarkı (cantus planus) melodileri kullanılmaya başladı.

İngiltere dışındaki Avrupa ülkelerinde ilahi okuma uygulaması büyük ölçüde Lutherci örneklerden etkilendi. İtalya’da Valdesçi Kilise yerel halk türküleriyle opera üsluplarından etkilenen ilahiler geliştirdi. 16. yüzyıl ortalarındaki Karşı-Reform hareketi, Katolik Kilisesi’nde birçok ilahinin bestelenmesini özendirdi. 1960’ların sonlarında Missa ayininde cemaatçe ilahi söyleme uygulamasının yeniden ortaya çıkması yeni ilahilerin bestelenmesine ve Katolik olmayan kaynaklardan da ilahiler alınmasına yol açtı.

Kitabı Mukaddes’in Mezmurlar Kitabı dışındaki bölümlerinden alınmış ilahiler Latince canticulum (küçük şarkı) adıyla anılır. Eski Ahit’ten alınan ilahi metinlerinden (cantica minora) bazılarının Yahudilerce hem Kudüs Tapınağı’nda, hem de sinagoglarda söylendiği bilinmektedir. Yeni Ahit’ten alınan üç ilahi ise (crntica majora) Katolik Kilisesi’nde her gün okunur. Zekeriya’nın ilahisiBenedictus sabah ayinlerinde (Laudes), Meryem Ana’nın şükran ilahisi Magníficat akşam ayinlerinde (Vesperum), Simeon’un ilahisi Nunc Dimittis akşam yemeği sonrası ayinlerinde (Completorium) söylenir. Amerikan Bağımsızlık Savaşı sırasında Birinci New England okulu çevresindeki ABD’li bestecilerin geliştirdikleri füglü melodiler de ilahi türüne girer.


Leave A Reply