İran Irak Savaşı Hakkında Bilgi

0
Advertisement

İran Irak Savaşı ne zaman meydana gelmiştir? İran Irak Savaşı’nın nedenleri ve sonuçları nelerdir, tarihi hakkında bilgi.

İran Irak Savaşı Hakkında Bilgi

İran-Irak Savaşı (1980-90), 1980’lerde İran ile Irak arasında süren askeri çatışmadır. 22 Eylül 1980’de Irak silahlı kuvvetlerinin ortak sınır boyunca İran’ın batı kesimini işgal etmesiyle başlamıştır.

Savaşa yol açan gelişmelerin temelinde İran ile Irak arasında toprak talepleri ve siyasal konulardan kaynaklanan bir dizi anlaşmazlık yatıyordu. Bu anlaşmazlıkların en önemlisi Şattü’l-Arap’la ilgiliydi. Irak, önceleri tek başına denetim altında tuttuğu bu stratejik suyolunu, İran’ın Kürt hareketinden desteğini çekmesi karşılığında 1975’te bu ülkeyle paylaşmak zorunda kalmıştı. Ama Bağdat yönetimi bu düzenlemeyi hiçbir zaman içine sindiremedi. Öte yandan İran’da iktidarı ele geçiren İslamcı akımın Ortadoğu’ya yayılma eğilimi göstermesi, nüfusunun çoğunluğu Şii olan Irak için bir tehdit kaynağı durumuna geldi. Irak’ın savaş öncesindeki temel hedefleri İran’ın petrol bakımından zengin Kuzistan sınır ilini alarak bu ülkedeki petrol kaynaklarının büyük bir bölümünü ele geçirmek ve tarihsel olarak iki ülke arasındaki sınırı oluşturan Şattü’l-Arap’ın her iki yakasında da egemenlik kurmaktı. Ayrıca İran’da yeni İslamcı rejime geçişin yarattığı karışıklıklar ve düzenli orduda ortaya çıkan dağınıklık, Irak’ın saldırıya geçmesi için elverişli bir ortam sağlıyordu.

Irak ordusu Eylül 1980’de geniş bir cephe boyunca, ihtiyatlı bir ilerleyişle Huzistan içlerine yöneldi. Ama Hurremşehr’i ele geçirmekle birlikte, önemli hedeflerinden biri olan petrol arıtma merkezi Abadan’ı alamadı. Aralık 1980’de Irak saldırısı, sınırın yaklaşık 80-120 km içlerinde, beklenenden çok daha güçlü çıkan İran direnişi önünde durdu, İran’ın düzenli ordusunun yanı sıra Devrim Muhafızları’nı kullanarak giriştiği karşı saldırılar 1981’de Irak kuvvetlerini geri çekilmeye zorladı. Iraklıları önce Karun Irmağının gerisine püskürten İran kuvvetleri, 1982’de de Hurremşehr’i geri aldı. Aynı yılın sonlarında Irak, İran’da işgal altında tuttuğu bütün topraklardan çekilerek banş için girişimlerde bulunmaya başladı.

Irak devlet başkanı Saddam Hüseyin‘i devirmeyi temel alan ve savaşı çıkarttığı gerekçesiyle Irak’tan yüklü bir tazminat isteyen Ayetullah Humeyni yönetimindeki İran’ın uzlaşmaya yanaşmaması nedeniyle savaşı sona erdirme çabalan sonuçsuz kaldı. Irak ordusu kendi topraklarında savunmaya geçtikten sonra mevzilerini pekiştirerek Iran ilerleyişini durdurdu. Savaş, sınır boyunca yer yer Irak’a taşan tahkim edilmiş uzun bir cephede çıkmaza girdi ve iki taraf da birbirine üstünlük sağlayamadı. İran bir bölümü eğitim görmemiş askerlerden oluşan piyade kuvvetleriyle yoğun saldırılar düzenlemeye başladı. Ama her seferinde Irak’ın üstün ateş ve hava gücü karşısında ağır kayıplar vererek çekilmek zorunda kaldı. Her iki taraf da zaman zaman kentlere, askeri üslere, petrol tesislerine ve Basra Körfezindeki petrol tankerlerine yönelik hava ve füze saldırılarına girişti.

Advertisement

Hava saldırıları ve boru hatlarındaki kapanmalar yüzünden her iki ülkenin petrol ihracatında da büyük düşüşler oldu. Buna bağlı olarak gelirlerin ve döviz girdilerinin azalmasıyla, her iki ülke de uygulamakta oldukları büyük ekonomik projeleri ertelemek zorunda kaldı. Irak savaş harcamalarını Suudi Arabistan ve öbür ılımlı Arap devletlerinden sağladığı açık mali yardımla karşılama yoluna gitti. Ayrıca ABD ve SSCB’den de dolaylı yollardan destek gördü. İran’ın başlıca müttefikleri ise Suriye ile Libya oldu. Barış girişimlerini 1980’lerin ortalarında da sürdüren Irak, kimyasal silah kullandığı yolundaki iddialar üzerine uluslararası alanda geniş tepkilerle karşılaştı.

İran 1986 başlarında savaşı kesin olarak sona erdirmeyi amaçlayan topyekûn saldırı stratejisini benimsedi. Ama çok ağır kayıplar vermesine karşın cephe hattını yalnızca birkaç noktada yarabildi. Hava üstünlüğünü elinde tutan Irak, İran’ı ekonomik bakımdan çökertmeye yönelik hava akınlarına ağırlık vermeye başladı. Savaşın Basra Körfezindeki deniz ulaşımını tehdit eden bir boyut kazanması üzerine, ABD bölgeye savaş gemileri göndererek daha etkin bir tutum takındı. İran, 1987’de Fao Yarımadasındaki köprübaşını kullanarak Basra’ya karşı giriştiği ileri harekâtın kentin yakınlarında durdurulmasından sonra, saldırı inisiyatifini yitirmeye başladı. Bu arada Libya ve Suriye’nin desteklerini çekmesiyle uluslararası planda giderek artan bir yalnızlığa itildi. ABD’nin yanı sıra öteki Batılı ülkeler de İran’ın karşısına geçti. Irak’ın 1988’de karşı saldırılarla İran’a indirdiği askeri darbeler, dengenin İran aleyhine bozulması sonucunu doğurdu. Irak topraklarından çekilmek zorunda kalan İran birlikleri kendi topraklarında savunmaya geçti.

Uluslararası düzeyde barış yolundaki baskıların yoğunlaştığı bu ortamda, İran’ın savaşı sona erdirmek için daha önce öngördüğü bazı koşullardan vazgeçmesiyle ateşkes sürecine girildi. Birleşmiş Milletler genel sekreterinin yürüttüğü arabuluculuk çalışmalarının ardından, 20 Ağustos 1988’de Güvenlik Konseyi’nin 598 sayılı kararını temel alan bir ateşkes antlaşması imzalandı ve taraflar Cenevre’de barış görüşmelerine oturdu. Ağustos-Eylül 1990’da, Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesinden kısa süre sonra İran ve Irak yeniden diplomatik ilişki kurdular. Irak, İran’ın barış koşullarını kabul ederek, işgal ettiği İran topraklarından çekildi; Şattü’l-Arap suyolu üzerindeki egemenlik hakkını İran’la paylaşmaya razı oldu.


Leave A Reply