Johan August Strindberg Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Johan August Strindberg kimdir ve ne yapmıştır? Johan August Strindberg hayat hikayesi, şiirleri, oyunları, yazıları hakkında bilgi.

Johan August Strindberg

Johan August Strindberg

Johan August Strindberg Kimdir?

Johan August Strindberg; İsveçli ozan, oyun yazarı ve romancıdır (Stockholm, 1849-Stockholm, 1912). İş alanında başarısız ve mutsuz bir babayla bir hancının kızı olan bir anne arasında dengesizlik, uyumsuzluk ve başkaldırı içinde güç bir çocukluk dönemi geçiren johan August Strindberg, 1867’de Uppsala Üniversitesi’ ne girdi.

1869’da oyunculuğa başladı ve hekim olmayı düşledi. Ama, tek bir eğilimi ağır basıyordu; bu da, oyun yazarlığıydı. Bunun üzerine ilk oyunlarını kaleme aldı (1869) ve Mâster Olof’u (Olof Usta, 1872) yayımladı. 1876’da âşık olduğu barones Wrangel (Siri von Essen) ile, kocasından ayrılmasından sonra, 30 Aralık 1877’de evlendi.

1879’da Röda Rummet’in (Kızıl Oda) yayımlanmasıyla birden üne kavuştu; söz konusu yapıtında İsveç toplumunu ele aldı, böylece İskandinav edebiyatına doğalcılığı sokmuş oldu.

Daha sonra, ailesiyle birlikte İsveç’i terk eden Strindberg Paris’e yerleşti ve öykü derlemelerini (Giftas [Evliler, 1884] ve Giftas II [Evliler II,1885]) yayımladı; şiddetli bir kadın düşmanı olarak gözüktüğü bu yapıtlarıyla, büyük bir skandala neden oldu. 1887’de bir özyaşamöyküsü niteliği taşıyan Tjanstekvimansson’u (Hizmetçinin Oğlu) yayımladı.

Sinirleri gitgide bozulan Strindberg’in durumu, eşini ve çocuklarını olumsuz yönde etkiledi. Hastalık derecesine varan kıskançlık krizleri sırasında, başyapıtlarından bazılarını gerçekleştirdi: Hemsöborna (Hense’ nin İnsanları, 1887) adlı romanını, Baba (Fadren, 1887), Matmazel julie (Fröken julie, 1888), vb. oyunlarını yazdı.

1888’de fransızca olarak yazdığı le Plaidoyer d’un fou ‘yu (Bir Delinin Savunması) yayımladı. Bu kitabında, karısına olan aşırı tutkusunu, aşkının ruhsal öğelerini, beğenilme gereksinimini ve bütün öbür kadınlara karşı giderek artan nefretini dile getirdi. Bu arada, bunalımlı yaşamı Strindberg’i dış dünyayı gözlemekten alıkoydu: Bu sırada, özyaşamöyküsel anlatılarını yazmaya koyuldu, 1892’de eşinden ayrıldı.

Advertisement

Umutsuzluğa kapılan Strindberg, Berlin’e gitti ve arkadaşlarının çoğuyla arası açıldı. 1893’te Avusturyalı genç bir gazeteci olan Frida Uhl ile evlendi, ama, bir yıl sonra ondan da ayrıldı (1894). Daha sonra Paris’e, Otel Orfila’ya yerleşti; 1894’ten 1896’ya kadar yaşadığı çılgınca deneyimi, İnferno (1897’de yazdığı öz yaşam öyküsel yapıtının adı) diye adlandırdı: “Daha şimdiden cehennemdeyiz. Dünya cehennemdir.” diyordu.

Strindberg, İsveç’in küçük bir kenti olan Lund’da, Swedenborg’u ve Kutsal Kitap’ı okuduğu sıralarda, sessizlik ve yoğun bir yaratıcılık dönemine girdi: Legender (1898), Till Damascus (Şam’a Doğru; 1898-1903) üçlemesi, Cehennem Dansı (Dödsdansen, 1900) adlı yapıtlarını yazdı. Daha sonra, Norveçli genç oyuncu Harriet Bosse ile tanıştı, 1901’de evlendi ama 1902’de ondan da ayrıldı. En güzel oyunlarından biri olan Rüya Oyunu’ nu (Drömspelet, 1902) özyaşamöyküsel bir anlatı olan Ensam (Yalnız, 1903) izledi. Strindberg, bu arada küçük bir deneme tiyatrosu açtı ve bu tiyatroda özel oyunlarını (Kammarspel) yarattı: Fırtına (Oväder); Brända Tomten (Yanmış Ev); Hayaletler Sonatı (Spöksonaten, 1907); Pelikanen (Pelikan, 1907).

Strindberg, 14 Mayıs 1912’de Stockholm’da kanserden öldü.

“BEYİNLERİN MÜCADELESİ”

Sert ve coşkulu bir yapısı olan Strindberg, güç bir yaşam sürdü. Önce doğalcılığı, sonra simgecilik ve gizemciliği benimsedi ve hiçbir zaman durulmadı. Ona göre bütün yaşam mücadeleydi ve “beyinlerin mücadelesi”nde savaşı kazanan, ruhsal açıdan en güçlü olan varlıktı.

Sürekli olarak yitirilmiş bir dengenin arayışı içinde,tiyatroyu çeşitli değişiklikler yaparak yenileyen Strindberg dünyamıza ve varlığa karşı olan kaygılı görüşüyle, kendinden önce bilinmeyen bir etkiyi ortaya koydu. Döneminin edebiyatına egemen oldu; önce Almanya’da, sonra bütün Avrupa’da ünü durmadan yayıldı. Tiyatro yapıtları yabancı dillere çevrildi ve çeşitli ülkelerde sahneye kondu. Anlatımcılıktan gerçeküstücülüğe kadar, bütün tiyatro okulları Strindberg’den etkilendi; özellikle Kafka, Brecht, Beckett ve İonesco ondan büyük ölçüde esinlendiler.

Advertisement


Leave A Reply