Advertisement
Kırmızı ne anlama gelir? Kırmızı kelimesinin terimler sözlüklerindeki anlamı, deyimler ve birleşik kelimelerin anlamları nedir?
1. Al, kızıl renk
2. Bu renkte olan
“Siyah zülüflü, kırmızı dudaklı, altın ve mercan gerdanlı kadınlar.” – A. Haşim
2. Bu renkte olan
“Siyah zülüflü, kırmızı dudaklı, altın ve mercan gerdanlı kadınlar.” – A. Haşim
birine bir yere gelmesi için çok yalvarmak, ısrar etmek
1. Patlıcangillerden bir tür biber (Capsicum annuum)
2. Bu bitkinin olgunlaştığında kızarıp yakıcı bir acılık kazanan, kurutulup dövülerek yemeklerde baharat olarak kullanılan tozu, Türk biberi
2. Bu bitkinin olgunlaştığında kızarıp yakıcı bir acılık kazanan, kurutulup dövülerek yemeklerde baharat olarak kullanılan tozu, Türk biberi
Uluslararası polis örgütünün dünya çapında aradığı suçlular için yayımladığı arama ve yakalama emri
Atletizm yarışlarında hakemlerce gösterilen, sporcunun kurallara uygun olmayan bir biçimde atladığını veya koştuğunu belirten kısa saplı bayrak
1. Pasaport kontrolü sırasında geçilmesi yasak olan bölgeyi belirleyen çizgi
2. Belli bir konuda taraflar arasında kabul edilebilir son nokta
2. Belli bir konuda taraflar arasında kabul edilebilir son nokta
Zararlı mantarların etkisi sonucu çam türü ağaçlardaki göbek odunun kırmızı kahverengi olması
Büyükbaş hayvanların yağı ve proteini yüksek, besleyici eti
Genelev
Ne kadar saklanmaya çalışılırsa çalışılsın gizlenemeyen şey
Kurallara aykırı davranan veya daha önce hakem tarafından sarı kartla uyarılmış oyuncuyu oyundan çıkartmak için gösterilen kart
Rengi kırmızı olan bir tür lahana
Televizyonda şiddet veya cinsellik içeren programların belli bir yaşın altındakilere izlettirilmemesini belirten işaret
Bir oylamada, karşı durum alındığını gösteren oy
Ülkesini yurt dışında temsil etmekle görevlendirilen kimselere belirli süreler için verilen pasaport
Bakanlar Kurulu üyelerine ve bazı üst düzey yöneticilere tahsis edilen makam araçlarına ait plaka
Turpgillerden, kökü kırmızı olan bir tür turp (Raphanus sativus var.radicula)
1. Kırmızının bir veya birkaç ton açığı
2. Bu renkte olan
2. Bu renkte olan
Yaman
“İhtiyarlığına tesadüf eden bu son nesil kankırmızı çıkmış, ötekilere rahmet okutmuştu.” – R. N. Güntekin
“İhtiyarlığına tesadüf eden bu son nesil kankırmızı çıkmış, ötekilere rahmet okutmuştu.” – R. N. Güntekin
Çok kırmızı
1. Bordoya yakın kırmızı, kırmızının bir veya birkaç ton koyusu
2. Bu renkte olan
“Tozlanan ayakkabılarını parlatmak amacıyla arka cebinde koyu kırmızı kadifeden bir bez taşıdı.” – L. Tekin
2. Bu renkte olan
“Tozlanan ayakkabılarını parlatmak amacıyla arka cebinde koyu kırmızı kadifeden bir bez taşıdı.” – L. Tekin
1. Parlak kırmızı renk, alev rengi
2. Bu renkte olan
2. Bu renkte olan
1. Yanan ateşin rengi
2. Bu renkte olan
2. Bu renkte olan
Kılları kırmızı, ortalama 600 kilogram ağırlığında, iri yapılı, sert koşullara uyum sağlayan bir sütçü sığır ırkı
Kök boyası
1. Kırmızının parlak bir türü
2. Bu renkte olan
2. Bu renkte olan