Kristof Kolomb Kimdir? Ünlü Kaşifin Hayatı, Yolculukları ve Keşifleri

0
Advertisement

Yeni bir kıta keşfederek dünyanın çehresini ve tarihini kökten değiştiren büyük bir denizci olan Kristof Kolomb hayatı ve keşifleri hakkında bilgiler. Kristof Kolomb kimdir?

Kristof Kolomb

KRİSTOF KOLOMB (1451 – 1506)

Amerika’nın kâşifi, tarihin en büyük denizcilerinden biridir. İtalya’da, o devirde bizim «Ceneviz» dediğimiz Cenova’da doğdu. Babası dokumacıydı. Kolomb’un nasıl bir eğitim gördüğü hakkında kesin bir bilgi yoktur. Kardeşi Fernando onun hayatı hakkında bir eser yazmıştır ki bu esere göre Kristof, Pavia Üniversitesine girmiş, orada astronomi, geometri, kozmografya okumuştur. Öte yandan, kendisi, 14 yaşından beri gemiciliğe başladığını söylemiştir. Ancak, bütün bunlar Kolomb’un tamamiyle babasının işinden uzak kaldığını göstermiyor, çünkü 1470 1473 yıllarında Cenova’da ticaretle uğraşmıştır.

Kristof Kolomb beş çocuklu bir ailenin en büyük oğluydu. Kendisinden başka iki kardeşi de denizciliğe düşkündü. Bunlardan Bartoldo daima onun sağ kolu olmuş, öbür kardeşi Diego da seyahatlerinde birlikte bulunmuştur.

İlk Seyahatler

Kristof Kolomb daha Cenova’dayken 19-21 yaşları arasında ilk defa denize çıkmaya başlamış, Ege Denizi’ne, bir, iki seyahat yapmıştır. 1476’da dört Cenova gemisinden kurulu bir filoyla İngiltere’ye giderken korsanların hücumuna uğradı. Kurtulan gemilerden biriyle Lizbon’a ulaşabildi. Bundan sonra İngiltere’ye giden Kolomb daha sonra 1477’de İzlanda’ya gittiğini de iddia eder.

1478’de yeniden Portekiz’e giden Kristof Kolomb orada bir kaptanın kıziyle evlendi. Bu arada Lâtince’yi, Portekizce’yi öğrenerek coğrafya kitaplarını incelemeye başladı, dünya hakkındaki görüşü iyice belirdi. Bu arada dünyanın yuvarlak olduğuna inanıyor, hep batıya doğru gidilirse Asya’ya ulaşılacağını ileri sürüyordu. Yalnız, iki hatası vardı. Biri, dünyayı olduğundan küçük sayması, öteki de Asya’yı olduğundan büyük tahmin etmesiydi. Ona göre, Asya’nın doğuya doğru çok yayılmış olması, gittikçe batıya yaklaştığını gösterirdi. Bütün bunlardan başka, o devirde batıya doğru açık denizlerde yolculuk eden birkaç kaptan yüzlerce fersah uzaklarda acayip yapıda sallar gördüklerini söylüyorlardı.

Advertisement

Büyük Plân

Kristof Kolomb, devamlı araştırmaları, görmüş – geçirmiş denizcilerle devamlı temasları sonunda, büyük batı yolculuğuna çıkmaya karar vermişti. Topladığı bilgilere göre, Asya’yı olduğundan büyük kabul ettiği için, 2.500 mil kadar batıya gitmekle Asya’nın doğusundaki adalara ulaşacığını sanıyordu. (Halbuki Kanarya Adaları’ndan Japonya’nın uzaklığı kuş uçuşu 11.000 mildir.)

Bu arada Kristof Kolomb, Portekizlilerin hizmetinde çeşitli deniz seferleri yapmış, kaptan olmuştu. Batıya gitme kararını verince Portekiz Kralı II. Juan’a baş vurarak plânını ona açtı. Kral önceleri Kolomb’un fikrini benimsediyse de çeşitli sebepler yüzünden onun istediği gemileri veremedi. Kolomb da 1484’te İspanya’ya geldi.

Burada sonradan dük olan Medina Celi Kontu ile temasa geçti, ondan büyük misafirperverlik gördü, gene onun vasıtasiyle 1486’da plânını İspanya Kraliçesi İsabella’ya açtı. Yapılan toplantı sonunda teklif orada da geri çevrildi. Kristof Kolomb yalnız seyahat için gerekli masrafın yapılmasını değil, aynı zamanda başka haklar da istiyordu. Bulduğu bütün toprakların kral naipliği ona verilecek, ele geçen ganimetten oda bir pay alacaktı; ayrıca, kendisine derhal amirallik verilmesini de istiyordu. Aynı teklif 1492 ocak ayında İspanyollar tarafından yeniden geri çevrilince, Kolomb Fransa’ya gitmeye karar verdi. Ancak, bu arada ileri görüşlü bazı İspanyollar Kraliçe İsabella’ya çok büyük bir fırsatı kaçırmakta olduğunu söyleyerek onu bu işe razı ettiler. Hemen bir haberci gönderildi, 1492 nisanında Kristof Kolomb’la İspanya sarayı arasında anlaşma imzalandı.

İlk Yolculuk

Yıllardan beri düşündüğü şeyin gerçekleştiğini gören Kolomb büyük bir hızla çalışmaya koyuldu. Birkaç ay içinde üç gemi sefere hazır duruma gelmişti. Bunlar sancak gemisi «Santa Maria» ile «Pinta» ve «Nina» adında daha küçük iki gemiydi. «Santa Maria» nın tayfası 52 kişi, ağırlığı 100 tondu; öteki iki geminin tayfası 18’er kişiydi, «Pinta» 50, «Nina» da 40 tondu. Böylece, amiral ve kaptanları ile birlikte 88 kişiden kurulu filo 3 ağustos 1492’de yola çıktı. İspanya’nın Palos limanından hareket eden gemiler 9 gün sonra Kanarya Adaları’na vardı. Burada ufak-tefek tamirlerden sonra 6 eylülde batıya doğru yola çıkıldı.

Yolculuk önceleri gayet rahat geçiyor, yelkenleri dolduran rüzgârlar gemicileri o çağın bilinmiyen ülkelerine doğru götürüyordu. 17 eylülde tayfalar arasında hoşnutsuzluk başladı. 18’inde bazı kuş sürülerine rastlanması, alçak bulutlar tayfalarda karaya yaklaştıkları kanısını uyandırdı. İki gün sonra kuşlar göründüyse de bir türlü karaya varamıyorlardı. Bundan sonra gene günlerce yollarına devam ettiler. 7 ekimde «Nina» dakiler karayı gördüklerini sandılarsa da yanılmış oldukları çabuk anlaşıldı. 11 ekimde «Pinta» dakiler denizde yüzen bir sırıkla bir sopa buldular. Sopanın üstü demirle işlenmişti. Bu, yolculara rahat bir nefes aldırdı. Aynı günün gecesi Kolomb çok uzakta bir ışık gördü. Birkaç saat sonra, 12 ekim cuma günü sabahın saat 2’sinde, «Pinta» gemisindekiler, ay ışığında, karayı gördüler.

Amerika Topraklarında

Ertesi gün öğleye doğru karaya vardılar. Kristof Kolomb, tayfanın büyük bir kısmiyle birlikte, elinde İspanyol bayrağı, karaya çıktı. Hepsi birden toprağı öperek Tanrı’ya şükrettiler. Burası Bahama takımadalarından Guanahani adasıydı. Kristof Kolomb adaya «San Salvador» adını verdi. Bu, yeni bir kıtaydı. Amerika kıtası keşfedilmişti. Yalnız, Kolomb, bunu bilmiyor, ya Çin, ya da Japonya yakınlarındaki Hindistan Adaları’na geldiğini sanıyordu. Bunun için, o adalara «Batı Hint Adaları» adı verildi, yerlilere de «Hintli» denildi. Bugün de Amerikalılar, İngilizler, daha birçok Batılılar Amerika yerlilerine (kızılderililerine) «Indian», (Hintli), Antil Adaları’ na da «West Indies» (Batı Hint) derler.

Advertisement

Kristof Kolomb bu ilk seferinde şu adaları keşfetti: Santa Maria de la Concepcion (bugünkü Rum Cay), Fernandina (Long Island), İsabella (Crooked Island), Juana (Küba), Hispaniola (Haiti). Bu sonuncu adadan ayrılacakları sırada dümencinin dikkatsizliği yüzünden «Santa Maria» gemisi kayalara çarparak parçalandı. Can kaybı olmadıysa da en büyük gemi elden çıkmıştı. Bunun üzerine, Kolomb tayfadan 44 kişiyi orada bıraktı. Bunlar için geminin enkazından bir kale yapıldı, oraya «La Navidad» adı verildi. Böylece Amerika’da ilk Beyazlar yerleşmiş oluyordu.

4 ocak 1493’te dönüş yolculuğuna çıkan iki gemi çok şiddetli fırtınalarla boğuştuktan sonra martta Avrupa’ya vardılar. Kolomb’un idaresindeki «Nina» önce Lizbon’a uğradı, 15 martta da hareket limanı olan Palos’a vardı. Arkasından da «Pinta» geldi. Kral Fernando ile Kraliçe İsabella Kolomb’u Barcelona’da karşılayacaklardı. Kâşifin Palos’tan Barcelona’ya gidişi muzaffer bir komutanın gidişine benzedi. Yanında, esir ettiği Kızılderililer, Yeni Dünya’dan getirdiği çeşitli hediyeler vardı. Kral ile Kraliçe onu büyük bir törenle karşıladılar. Kendisine «Okyanus Amirali», «Hint Adaları Kıral Naibi» unvanlarını verdiler.

İkinci Yolculuk

Kristof Kolomb ikinci Amerika yolculuğuna 1493 eylülünde başladı. Bu sefer 17 gemiden kurulu bir filoya komuta ediyordu. Gemilerde Amerika’da yerleşmeye giden, hepsi erkek, 1.500 kişi, birçok hayvan, orada yerleşmeye yarayacak çeşitli malzeme vardı. Ayrıca, yerlileri Hıristiyanlaştırmak için iki de papaz götürüyorlardı. Bu defa 21 günde okyanusu geçerek doğrudan doğruya Antiller’e geldiler. Bu ikinci yolculuk sırasında ilk vardıkları ada Dominica oldu, oradan kuzeye ve batıya doğru giderek Marie Galante, Guadeloupe, Antigua, San Martin, Santa Cruz adalarına ayak bastılar, en sonunda şimdiki Puerto Rico Adası’na gelerek buraya «San Juan Bautista» adını verdiler. 22 kasımda Hispaniola (Haiti) Adası’na gidip La Navidad’ı bulduklarında, kalelerinin yakılmış, bu küçük yerleşmenin dağılmış olduğunu gördüler.

Kolomb bu İkinci seferinde Haiti Adası’nda ilk esaslı yerleşmeyi kurdu, altın madenlerini işletmeye başladı. Adayı kardeşi Diego’nun idaresine verdi. Bu yolculuğunda Jamaika’yı da keşfettikten sonra 1496’da İspanya’ya döndü.

Güney Amerika’nın Keşfi

Kolomb, 1498 yılının 30 mayısında, 6 gemiden kurulu bir filoyla üçüncü yolculuğuna başladı. Bu sefer daha çok güneye doğru gidiyorlardı. Kolomb, uzun bir yolculuktan sonra vardıkları adaya «Trinidad» adını taktı. Daha sonra batıya doğru yola devam ederek Güney Amerika’yı gördü. Burayı da önce bir ada sanmıştı. Günlerce kıyı boylarında dolaştıktan, Orinoko nehrinin çatalağzını gördükten sonra burasının büyük bir kıta durumu gösterdiğini anladı.

Öte yandan, Haiti’de yerleşenler arasında şiddetli anlaşmazlıklar, geçimsizlikler oluyor, Kraliçe’ye Kolomb’la kardeşleri hakkında sayısız şikâyetler yapılıyordu. Bunun sonucu olarak, Kraliçe Haiti’nin idaresini devralmak üzere Francisco de Bobadilla’yı Haiti’ye gönderdi. Bobadilla oraya varır varmaz Kristof Kolomb’Ja iki kardeşini yakalattı, zincire vurdurarak ispanya’ya göndermek üzere gemiye bindirdi. Yolda geminin kaptanı, Kolomb’a saygısından, zincirleri çıkarmak istediyse de Kolomb buna razı olmadı, Kraliçe’nin emriyle yaptığı çalışmaların mükafatı olan bu zincirleri taşıyarak İspanya’ya gideceğini söyledi, öldüğü zaman da zincirlerin kendisiyle beraber gömülmesini istedi.

Kolomb dediğini yaptı, üçüncü yolculuğundan zincirler içinde döndü. Ancak, ölümünden sonra vasiyetinin yerine getirilip getirilmediği bilinmiyor.

Kolomb, İspanya’ya gelince, saraya yazdığı bir mektup sayesinde durumunu düzeltti, hem halk, hem Kıraliçe ona karşı büyük bir sevgi beslemeye başlamıştı. 1502’de Bobadillo’yu yakalayıp memlekete göndermek üzere 30 gemiden kurulu bir filo yola çıkarıldı.

Son Yolculuk

Kolomb’un son yolculuğu 1502 mayısında başladı. Dört gemiyle, 150 kişilik tayfayla yola çıktı. Bu seferinde Jamaika’ya kadar gittikten sonra oradan batıya yöneldi, 30 temmuzda Orta Amerika’ya bugünkü Honduras’a vardı. Ondan sonra, bütün kıyı boyunca güneye doğru indi. Buradaki yerlilerden, karadan birkaç günlük yol ötede bir başka okyanus bulunduğunu öğrendi. Yalnız, oraya gidecek bir yol bulamadı, 1503 yılbaşını Panama’da bir koyda demirlediği gemisinde geçirdi. Kristof Kolomb bu dördüncü, son yolculuğunda birçok fırtınalarla karşılaştı, yerlilerle çarpıştı, birçok kayıp verdikten sonra 1504 haziranında İspanya’ya döndü.

Artık sağlığı iyiden iyiye bozulmuştu. Öte yandan Kraliçe İsabella ölmüştü, Fernando da kendisiyle pek ilgilenmiyordu. Hayatının son yıllarını hasta olarak bir köşede geçirdi, 20 mayıs 1506’da hayata gözlerini yumdu. Ölüsü 1542’de, oğlunun ölüsüyle birlikte, yakıldı, külleri Haiti adasında Dominikan Cumhuriyeti’ne getirildi.

Advertisement


Leave A Reply