Nefes, Soluk İle İlgili Deyimler Atasözleri ve Anlamları Açıklamaları

0
Advertisement

İçinde nefes, soluk kelimesi geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Bu atasözleri ve deyimlerin anlamları ve açıklamaları. Nefes, soluk sözleri.

Nefes / Soluk İle İlgili Deyimler

Nefes / Soluk İle İlgili Deyimler ve Anlamları

  • ***açlıktan nefesi kokmak
    yoksulluk içinde bulunmak.
  • ***geniş bir nefes almak
    sıkıntılı bir durumdan kurtulmak, ferahlığa kavuşmak.
  • ***nefes aldırmamak
    dinlenmesine fırsat vermemek, aralık vermemek.
  • ***nefes almak
    1) havayı ciğerlerine çekmek, soluk almak: nefes aldıkça içime kurum ve is kokusu doluyor sanıyorum. -R. E. Ünaydın. 2) dinlenmek; 3) ferahlamak, rahatlamak: Bu telgrafı okur okumaz, geniş bir nefes aldım. -Y. K. Karaosmanoğlu. 4) mutlu bir biçimde yaşamak: Gezecek, eğlenecek, nefes alacak hiçbir yer yok. -M. Ş. Esendal.
  • ***nefes çekmek
    1) sigara veya başka bir şeyin dumanını içine çekmek: Ramazan sigarasının izmaritinden birkaç nefes çekti. -Ç. Altan. 2) esrar içmek.
  • ***nefes darlığı çekmek
    solumada sıkıntı yaşamak: nefes darlığı çeker, sık sık tedavi olmak için başka şehirlere gider gider gelirdi. -A. Kulin.
  • ***nefes etmek
    boş bir inanışa göre, rahatsızlığı, illeti geçirmek için okuyup üflemek: Ahalinin büyük bir kayıtsızlıkla “çiçek” ismini verdiği frengiye nefes eder, tütsü yapardı. -R. H. Karay.
  • ***nefes nefese kalmak
    soluğu tıkanacak gibi olmak: Delikanlı, sonunda gömleği terden sırtına yapışıp nefes nefese kaldığı bir an, gömleğinin yeniyle alnının terini silerek oyunu bıraktı. -N. Cumalı.
  • ***nefes tüketmek
    uzun uzun ve boş konuşmak: Enişte istediği kadar nefes tüketsin, hepsi bir kulağımdan girer, öteki kulağımdan çıkar. -S. M. Alus.
  • ***nefesi durmak
    1) ölmek: Nabzı durdu, nefesi durdu galiba. -Y. Z. Ortaç. 2) mec. şaşkınlık içinde kalmak.
  • ***nefesi kesilmek (daralmak veya tutulmak)
    1) güç soluk alacak duruma gelmek veya soluğu büsbütün durmak: nefesi daralıyor, yüzü kızarıyor, böğrüne bir ağrı giriyor ve yol ona gittikçe uzuyordu. -M. Ş. Esendal. 2) mec. bunalmak, sıkılmak: İki güzel filmin arkasından peş peşe on tane moloz film sıralanınca insanın nefesi kesiliyor. -B. R. Eyuboğlu. 3) mec. hayran kalmak, etkilenmek.
  • ***nefesini tutup beklemek
    heyecan, merak veya endişeyle sonucu izlemek: Uzun süren ziyaretin sona ermesini, nefeslerini tutup beklemişlerdi. -A. Kulin.
  • ***son nefesini vermek
    ölmek: Adam, iskelenin üstüne yığılmış, son nefesini verirken biçarenin şapkasını aşırmışlar. -B. R. Eyuboğlu.
  • ***(birinin) sesi soluğu çıkmamak (kesilmek)
    sesi çıkmamak: Koskoca adam eriyiverdi sanki, sesi soluğu çıkmazdı. -Y. Atılgan.
  • ***soluğu (bir yerde) almak
    bir yere hemen gitmek veya sığınmak: Balığı sırtlayınca soluğu ninesinin kulübesinde aldı. -Halikarnas Balıkçısı.
  • ***soluğu kesilmek (tutulmak)
    1) soluk almaz duruma gelmek; 2) mec. aşırı heyecanlanmak; 3) mec. gücü tükenmek.
  • ***soluğunu kesmek
    bir şey çok heyecan veya korku vermek: Adımı Türk Yurdu dergisinin kalın, kırmızı kapağında gördüğüm zaman sevinç soluğumu kesmişti. -Y. Z. Ortaç.
  • ***soluk aldırmamak
    ara vermeden çalıştırmak, vakit bırakmamak.
  • ***soluk almak
    1) havayı ciğerlere çekmek, nefes almak: Caddeye çıkınca derin soluk alıyorduk. -A. Kutlu. 2) dinlenmek: Hem biraz soluk alırım hem de adamcağızın gönlünü almış olurum. -S. M. Alus.
  • ***soluk soluğa kalmak
    nefes alamayacak duruma gelmek, çok yorulmak: Çıkrıkçılar yokuşunu bir sincap çevikliğiyle tırmanır ve yokuşun üst başında soluk soluğa kalırdı. – Y. K. Karaosmanoğlu.

ATASÖZLERİ

  • ***kuşa kafes lazım, boruya nefes
    bir şeyden yararlanmak için kullanılacak araç, onun niteliğine uygun olmalıdır.
  • ***nefesine güvenen borazancıbaşı olur
    başarabileceğinize eminseniz büyük işlere girişiniz.
  • ***serkeş öküz (son) soluğu kasap dükkânında alır
    dikbaşlı olanlar, davranışlarının cezasını görürler, hatta bu davranışları hayatlarına bile mal olabilir.


Leave A Reply