Okyanus Akıntıları ve Özellikleri

0
Advertisement

Okyanus akıntısı nedir? Okyanus akıntıları nasıl ve neden oluşur? Okyanus akıntılarının özellikleri ve etkileri nelerdir, hakkında bilgi.

Okyanus Akıntıları ve Özellikleri

Okyanus akıntıları, okyanuslarda yerçekimi, rüzgâr sürtünmesi, su yoğunluğu farklılıkları etkisiyle ortaya çıkan yatay ve dikey su dolaşımı sistemleridir.

Yönünü ve Biçimine Ne Etkiler?

Okyanus akıntılarının yönünü ve biçimini belirleyen bir dizi doğal etmen vardır. Bunlardan başlıcaları, yatay basınç gradyanı kuvvetleri; sıcaklık ve tuzluluk değişkenlerine bağlı olarak deniz suyu yoğunluğunda görülen farklılıklardan kaynaklanan kuvvetler; Yer’in kendi çevresinde dönüşünden kaynaklanan ve Yer yüzeyinde ya da yüzeye yakın yerlerde hareket halindeki bütün cisimler üzerinde etkiyen Coriolis kuvvetleri ve okyanus yüzeyinde esen rüzgârların yol açtığı sürtünme ile farklı su katmanları arasındaki sürtünmedir. Coriolis kuvvetleri okyanus akıntılarının Kuzey Yarıküre’de saat yönünde (antisiklonal biçimde), Güney Yarıküre’de ise saat yönünün tersine (siklonal biçimde) hareket etmesine neden olur ve akıntıları rüzgâr doğrultusundan yaklaşık 45° saptırır. Bu hareket, halka denen farklı akıntı gözelerinin oluşmasına yol açar. Dönme düzenleri antisiklonal halkaların merkezlerinin batıya doğru kaymasına ve kıtaların doğu kıyılarında güçlü batı sınır akıntılarının oluşmasına neden olur; bunların başlıcaları, Atlas Okyanusundaki Gulf Stream, Kuzey Atlantik Akıntısı ve Norveç Akıntısı ile Büyük Okyanustaki Kuroşio ve Kuzey Pasifik (Batı Rüzgârları) akıntılarıdır.

Güney Yarıküre’de saat yönünün tersindeki su dolaşımı, kıtaların batı kıyılarında güçlü doğu sınır akıntılarının oluşmasına yol açar; bunların en önemlileri, Güney Amerika açıklarındaki Peru (Humboldt) Akıntısı, Batı Afrika açıklarındaki Benguela Akıntısı ve Batı Avustralya Akıntısıdır. Güney Yarıküre akıntıları, doğu yönünde akan güçlü Güney Kutup Çevresi Akıntısının etkisi altındadır. Güney Kutup Çevresi Akıntısı çok derinden ve görece yavaş akan soğuk bir akıntıdır; buna karşılık, Gulf Stream’in yaklaşık iki katı büyüklüğünde bir su kütlesi taşır. Peru ve Benguela akıntıları bu kutup akıntısından su çeker, dolayısıyla bu akıntılar da soğuktur.

Kuzey Yarıküre’de Kuzey Kutbu’nu çevreleyen kesintisiz bir açık deniz yoktur. Bu nedenle de burada herhangi bir güçlü kutup çevresi akıntısı bulunmaz. Buna karşılık bu bölgede güneye doğru akan küçük, soğuk akıntılar vardır; bunlardan bir bölümü Bering Boğazından geçerek Rusya’nın doğu kıyısı açıklarındaki Oya ve Anadır akıntıları ile Kuzey Amerika’nın batı kıyısı açıklarındaki California Akıntısını oluşturur; Grönland’ın çevresinden güneye doğru akan öteki küçük akıntılar ise soğuk Labrador Akıntısı ile Doğu Grönland Akıntısını oluşturur. Kuroşio-Kuzey Pasifik ile Gulf Stream-Kuzey Atlantik-Norveç akıntılarının ılık suları Bering, Cape ve Batı Spitsbergen akıntılarının aracılığıyla Kuzey Buz Denizine taşınır.

Advertisement

Dönencelerde, kuzeyde saat yönünde, güneyde ise saat yönünün tersine dolanan büyük akıntı halkaları batıya doğru akarak Pasifik Kuzey ve Güney Ekvator akıntılarını, Atlantik Kuzey ve Güney Ekvator akıntılarını ve Hint Güney Ekvator Akıntısını oluşturur. Hint Okyanusunun kuzeyinde egemen olan muson rüzgâr sistemi mevsimlere göre yön değiştirdiğinden Hint Okyanusunun kuzeyi ile Umman Denizindeki akıntı da yön değiştirir. Bu büyük akıntıların arasında, doğuya doğru akan daha küçük karşı akıntılar bulunur.

Dikey doğrultuda dolanan okyanus akıntıları yatay doğrultuda dolaşanlar kadar büyük değilse de, derinlerdeki ve yüzeydeki suların yer değiştirmesine neden olduğu için önemlidir. Bunların arasında rüzgâr etkisiyle oluşan akıntılar yalnızca Ekman katmanında, okyanusun 100 m’lik üst bölümünde görülür; bunun altındaki derinsu akıntıları çok daha yavaştır. Dip akıntıları, yüzey akıntılarının neden olduğu taşınım (konveksiyon) düzeninin etkisiyle ortaya çıkar. Yüzey akıntılarının kıyılara çarparak ya da ters yönde esen rüzgârların etkisiyle birbirlerine yakınsadığı yerlerde su kütleleri hem birbirlerinin üstüne binerler, hem de yerçekimi etkisiyle aşağı doğru çekilirler. Su kütlelerinin birbirlerinden ıraksadığı yerlerde ise deniz yüzeyi su kaybeder ve dipteki sular ıraksayan kütlelerin yerini doldurmak üzere yüzeye doğru akar. Dip akıntılarını oluşturan taşınım düzeni bu biçimde ortaya çıkar.

Dikey Akıntılar

Dikey akıntılara yol açan etkenlerden biri de deniz suyu tuzluluk farklılıklarıdır. Görece daha tuzlu ve sıcak su kütlelerinin yoğunluğu daha fazla olduğu için sıcak sular yukarı yükselir. Soğuk sular ise dibe çöker. Okyanus sularının tuzu temel olarak Akdeniz’den, ikincil olarak da Kızıldeniz ile Basra Körfezinden gelir. Bu denizler, buharlaşmanın düşen yağıştan ve akarsularca taşınan su miktarından daha fazla olduğu bölgelerde yer alır. Akdeniz’in doğusunda, net buharlaşmanın etkisiyle tuzluluk oranı yükselen sular aşağı çökerek Üst Dip Akıntısı olarak adlandırılan bir dip akıntısı biçiminde batıya doğru akar. Cebelitarık Boğazından geçerek Atlas Okyanusuna karışır; bu arada yüzeyde ise tuzluluk oranı daha düşük okyanus suları yüzey akıntısı biçiminde doğuya, Akdeniz’e doğru akar. Aynı sürece Kızıldeniz ve Basra Körfezinde de rastlanır. Büyük Okyanusu besleyen benzer bir tuzlu su dolanım süreci yoktur; bu okyanus tuzunu, Güney Kutup Çevresi Akıntısına karışarak yavaş yavaş Büyük Okyanusa taşman Üst Dip Akıntısından alır.

Öteki dip akıntıları, soğuk Grönland ve Bering Boğazı akıntılarınca oluşturulur; bu akıntıların sulan aşağı çökerek Orta ve Alt Dip akıntıları biçimini alır. Kuzey Kutbunda buz takkesi çevresindeki çok soğuk sular batarak Antarktika Ara Akıntısını oluşturur; bu akıntı yüzeyden 700-1000 m arasındaki derinliklerde kuzeye doğru yayılır. Bu Kuzey ve Güney Kutup akıntıları çok soğuk oldukları ve sürekli olarak buzul sularıyla beslendikleri için çok daha az tuzludur.

Büyük Okyanus halkalarının yanı sıra, bazı kapalı denizlerde ve okyanus alanlarında daha küçük akıntı sistemleri vardır. Bunların dolaşım düzeni Coriolis kuvvetlerinden çok, bu akıntılara akan suların doğrultusunca belirlenir. Bu tür küçük halka akıntı sistemlerine örnek olarak Tasman Denizinde güneye doğru akan Doğu Avustralya Akıntısının oluşturduğu saat yönünün tersindeki dolaşım; Büyük Okyanusun kuzeybatısında, doğuya doğru akan Kuroşio ve Kuzey Pasifik akıntılarının Alaska ve Aleut (Kutupaltı) akıntılarında yol açtığı saat yönünün tersindeki dolaşım; Bengal Körfezi ile Umman Denizindeki akıntılar gösterilebilir.

Okyanus akıntılarının incelenmesi

Okyanus akıntılarının incelenmesine 18. yüzyılda, denizlerde seyrin kolaylaştırılması ve daha güvenlikli kılınması amacıyla başlandı. Daha sonraları, okyanuslardaki akıntıların hava ve iklim koşullarını ciddi biçimde etkilediği anlaşılınca, bu alandaki araştırmalar derinleştirildi. Bir süre sonra Gulf Stream, Kuzey Atlantik ve Norveç akıntılarının ılık tropik suları kuzeye, Kuzey Amerika’nın doğusuna, Britanya Adaları ile İrlanda’ya ve Norveç’in Atlas Okyanusu kıyılarına taşıyarak bu bölgelerin iklimini ılımanlaştırdığı, Kuroşio ve Kuzey Pasifik akıntılarının da Japonya ve Kuzey Amerika’nın batısında benzer bir etkiye yol açtığı belirlendi.

Advertisement

Havanın ısınmasına yol açan ılık sular aynı zamanda bu sıcak havanın etkisiyle daha çabuk buharlaşır ve sonuçta bu kıyılardaki yağış miktarını artırır. Güney Yarıküre’de ise bunun tam tersi bir durum vardır; burada soğuk Peru ve Benguela akıntıları buharlaşmayı engeller, Güney Amerika ile Afrika’nın güneybatı kıyılarında yağış yerine sise neden olur ve bu da Peru, Şili ve Namibia’da (Güney Batı Afrika) aşırı derecede kurak çöllerin oluşmasına yol açar. Ama öte yandan okyanus derinliklerinden yukarı yükselen bu soğuk akıntılar derinlerdeki besinleri yüzeye taşıyarak bu kıyıları dünyanın en verimli balıkçılık alanları durumuna getirir.

Okyanus akıntıları ile atmosferdeki hava dolaşımı birbirini etkiler. Örneğin, Büyük Okyanusun batısında yer alan sıcak ve nemli hava dolaşımı doğuya doğru kaydıkça, Büyük Okyanusun doğu sulan ısınır. Bu durum El Niño akıntısının oluşmasına neden olur; bu akıntı Avustralya’da kuraklığa, California’da fırtınalara, Kuzey Amerika’nın ortalarında kışların ılıman geçmesine ve Peru ve Şili’deki balıkçılık sanayisinin olumsuz yönde etkilenmesine yol açar.


Leave A Reply