Paris Saint Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

0
Advertisement

Paris’e ilk kez turist olarak gidenler Eyfel kulesini, Champs-Elysées meydanını ve Notre-Dame Kilisesi’ni gezer, Seine nehri kıyısında fotoğraf çektirir ve döner.

Bir haftalık Paris turuna gidenlerse Paris’in gizli güzelliklerini keşfedecek zamanları olduğu için Saint-Martin Kanalı’nda tekne turu yaparak ve gezi parkurunda yürüyerek gerçek Paris sakinlerinin arasına karışarak Paris’te olduğunu hisseder.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

Saint-Martin kanalının 15 yılda bir temizlendiği de belirtelim, tatil planlarınızı ona göre yapın. Suyu boşaltılan kanalın çamurlu zeminine gizlenmiş hazineler ortaya çıktıkça tarihin izlerine tanıklık etme fırsatı bulabilirsiniz.

Saint-Martin kanalının yapımı bundan tam tamına 218 yıl öncesine dayanıyor. Paris’in ortasından geçen Seine nehrinin o yıllarda artmaya başlayan kent nüfusunun temiz su ihtiyacını karşılamaya yetersiz olacağını öngören Napolyon, 1802 yılında Saint-Martin kanalının da içlerinde olduğu toplam 3 adet kanalın inşaatının başlamasını istiyor. O dönemde Paris’in nüfusu 500 bin kişi civarında ve Seine nehri hafiften kirlenmeye başlamış bile. Napolyon emreder de kanal hemen inşa edilmez mi? Hemen çalışmalar başlar, planlar çizilir, projelerin maliyeti çıkarılır. Maliyetin nasıl karşılanacağını düşünürler taşınırlar ve sonunda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğine karar verirler.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

Advertisement

Kanalı halkın iyiliği için yapacaklardır, halkın da katkıda bulunması en doğalıdır. Paris’in nüfusu artarken temiz su kaynaklarının yetersiz kalması dizanteri gibi hastalıkların salgına dönüşmesine neden olmaya başlamıştı. Yeni kanallar inşa ederek bu sorunun önüne geçmeyi planlayan o dönemin devlet yetkilileri halka bunun gerekliliğini tane tane anlattı tabii. Bütün bu açıklamaların nedeni halka yansıtılacak olan yeni vergileri duyurmadan önce nedenini anlatmaktı. Cebinden çıkacak her kuruşa tepki gösteren insanların içtikleri şaraba yeni bir vergi daha geleceğini söylemek kolay iş değildi. Kanal inşaatının ön hazırlıkları yapılırken bir taraftan da şehir sakinlerine gelecekteki güzel günler anlatılıyordu.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

En nihayetinde şaraba yeni vergi yansıtıldığında halk ayaklanmadı. Artık çocuklarının dizanteri olmayacağını bilmek paha biçilemezdi. Üstelik Paris bir nevi yeni bir alan daha kazanıyordu kendine. Üç kanalın yapımı eşzamanlı olarak yürütüldü. Kuzeydeki başka bir nehre bağlanan uzun bir kanala iki kanal bağlanıyordu. Bağlanan kanallardan biri de Saint-Martin kanalıydı. Saint-Martin kanalının kuzey ucu diğer nehirden su getiren kanala bağlanıyordu. Güneydeki ucu da ünlü Seine nehrine bağlanıyordu. Paris’in en ilgi çeken kanalı olmasının nedeni de tam 4.5 kilometre uzunluğuna sahip olmasıydı. O dönem her iki tarafı boş olan kanalın şu anda çevresini Paris mimarisinde binalar süslüyor.

Kanalların inşaatı 1825’de anca tamamlanabildi. 3 kanaldan Seine nehrine bağlanan Saint-Martin kanalı aralarında en ilgi çekeni olmasının nedeni ise kapaklı sistemiydi. Kanaldan gelen suyun seviyesiyle Seine nehrinin suyunun seviyesi arasındaki farkı gidermek için kanal boyunca açıp kapanan havuz bölmeleri yapılmıştı. Panama Kanalı’nın havuz sistemini gördüyseniz biliyorsunuzdur, tekne veya kayık havuz bölümüne bir taraftan girer, suyun durumuna göre ya yükseltilir ya da alçaltılır ve diğer taraftan çıkar. Özellikle çocuklar için izlemesi çok ilginç olan bu sistemi çalışırken görmek gerçekten çok eğlencelidir. Saint-Martin kanalı ilk etapta temiz su için oluşturulsa da, kısa sürede kanalın pratikliğinin keşfedilmesiyle ticari amaçlarla da kullanılmaya başladı.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

1800’lü yıllarda Paris’in tüccarları lojistik anlamda işleri kolaylaştıran Saint-Martin kanalını çok yoğun bir şekilde kullandı. Müteahhitler için inşaat malzemelerini tekneyle taşımak hem daha kolay hem daha ucuzdu. Aynı şekilde şehir halkına civar bölgelerde yetiştirilen tarım ürünlerini taşıyan gıda toptancıları için de kolay ve hızlı bir yöntemdi. Böylece Saint-Martin kanalı kısa bir sürede ticaretin kalbi haline geldi. 4,5 km uzunluğa sahip kanalın başına ve sonuna iki tane de liman yapılarak yoğun tekne trafiği düzenleme altına alındı. Aynı yıllarda Saint-Martin kanalının çevresindeki arazileri kapan kurnaz işadamları da girişimci ruhlarını yansıtan fabrikaları kanalın kıyısına konduruverdiler.

Advertisement

Salgın hastalıkları önleyeceği savıyla temiz su getirmek için yapılan kanal ticari trafiğe maruz kalmaya başladıktan sonra kirlenmeye başlaması kaçınılmaz oldu. İlk başta insan gücünün kullanıldığı kayıklar kullanılırken, sanayi devrimiyle kısa sürede kömür buharıyla çalışan motorlu teknelere ve en nihayetinde mazotlu teknelere geçiş verilmeye başlandı. Teknelerin yarattığı kirliliğe, kanalın hemen kıyısına kurulan fabrikaların da atıkları eklenince, berrak suyun yerini çamurumsu yeşil renkte bir su almaya başladı. Kanal boyunca kurulan pazar yerlerinin de çöplerini sürekli kanala atması kirliliğin hızlanmasında büyük rol oynadı. Paris’in büyümeye başlamasıyla yeni konut inşaatlarına da ev sahipliği yapan Saint-Martin Kanalı’nın artık temiz su taşıması imkansız hale geldi.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

1800’lerde 500 bin kişi olan Paris’in nüfusunun şimdilerde 2 milyon kişinin üzerinde olduğunu söylersek, Saint-Martin Kanalı’nın artık temiz su sağlama görevini yerine getirmekten ne kadar uzaklaştığını hatta bunun artık imkansız hale geldiğini anlatabiliriz herhalde. Hızlı artan nüfus, sanayi atıkları ve insanların suya çöp atmayı çok sevmesi nedeniyle artık dibi görünmeyen bir su birikintisine dönen kanalın hastalık saçmasını önlemek amacıyla Paris belediyesi her 15 yılda bir kanalın suyunu tamamen boşaltıp dibine çöken pislikleri kaldırıp atıyor. Bu temizlik işlemleri yüzlerce belediye işçisi ve onlarca iş makinası yardımıyla yapılıyor. Tabii bu işlerin maliyeti de vergilerden karşılanıyor ama neyse ki artık direkt şarap vergisinden karşılanmıyor.

Saint-Martin kanalı Paris’in diğer turistik bölgeleriyle kıyaslandığında nispeten daha sessiz sakin bir görünüme sahip. Gerçek Parislilerin kanalı çevreleyen kafelerde ve lokantalarda keyif yapmayı sevdiği kanalın suyu boşaltıldığı zamanlarda Paris’in diğer bölgelerinde yaşayanlar da içinden neler çıktığını görmek için kanala akın ediyorlar. Kanalın dibini boylayan eşyalara gelince, fotoğraflarda da gördüğünüz gibi sadece bira ve şarap şişeleri gibi çöp kategorisindeki nesneler yok. Çok sayıda bisiklet ve motosikletin çıkarılması oldukça ilginç bir görüntü oluşturuyor. Sayıları birkaç tane olsa kazayla düştü diyebiliriz ancak o kadar çok sayıda çıkıyor ki, insanların kasıtlı olarak bunları kanala attığını düşünmemek elde değil.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

Belediyenin yoğun bir tempoyla gerçekleştirdiği temizlik işlemlerinde her seferinde yaklaşık 40 ton kalıntı çıkarılıyor. Bu işlemin her 15 yılda bir yapıldığını düşünürsek, Paris halkının kanala bu kadar kısa bir sürede bu kadar çöp atması oldukça düşündürücü. Suya taş atmak keyiflidir de suya neden bisiklet atarlar asla bilemeyeceğiz. Motosikletlerin de hadi birkaç tanesi bozuldu, birkaç tanesi de kazayla düştü diyelim, ama 15 yılda biriken o kadar çok motosiklet var ki, acaba Paris halkı arasında bizim bilmediğimiz bir totem mi yapılıyor diye düşünmeden edemiyoruz. Sebep her ne olursa olsun, Saint-Martin Kanalı’ndan çıkarılan eşyaların bilmediğimiz birçok hikaye barındırdığına eminiz.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

Saint-Martin Kanalı yapıldığı tarihten beri Paris’in önemli sosyokültürel merkezlerinden biri haline geldi. Turistlerden kaçan Parislilerin vakit geçirmeyi sevdiği bölgede pek çok lokanta, kafe ve kitapevi bulunuyor. Şehir merkezinin biraz dışında kaldığı için ilk yıllarda mavi yakalıların tercih ettiği bölge, son yıllarda üniversite gençliğine ve sanatçılara da ev sahipliği yapmaya başladı. 1960’larda kanalın üstünün kapatılması ve büyük bir meydana dönüştürülmesi gündeme geldi ama neyse ki yapılan oylamada fikre karşı çıkanlar kazandı ve bu kötü fikirden vazgeçtiler. Kanalın yer altında üç tane de su altı kanalı var. Yolunuz düşerse film sahnelerindeki gibi yer altında bir tekne gezesi yapmanızı tavsiye ederiz.

Filmler demişken, Saint-Martin kanalının tarihi dokusu ve doğal güzelliği birçok sanat eserine konu olmuştur. Mesela 2001 yapımı Amélie filmini izlediyseniz, başrol oyuncusunun Saint-Martin Kanalı’ndaki havuz sistemlerinden birinin kapak bölümünün üstünden kanala taş attığı sahneyi görmüşsünüzdür. Kanalın daha eski halini görmek isterseniz de 1938 yılında çekilen Fransız filmi “Hôtel du Nord” filmini tavsiye ederiz. Hayatına sokaklarda şarkı söyleyerek başlayan ünlü Fransız şarkıcı Edith Piaf, ilk stüdyo kaydı olan “Les mômes de la cloche” şarkısında meteliksiz sokak şarkıcılarının Saint-Martin Kanalı boyunca güzel sesleriyle şarkı söylemelerini tasvir ederken, aslında kendi hikayesini anlatır.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

Paris’in ruhunu ve tarihini en iyi yansıtan yerlerden biri olan Saint-Martin Kanalı, suyu boşaltıldığında Paris’in gizlediği yüzünü de ortaya çıkarıyor. Asıl amacı temiz su sağlamakken halkın ve tüccarların çöplerini atmasıyla hızla kirlenen kanal, aradan 200 yıl geçmesine rağmen huylu huyundan vazgeçmez der gibi. Sanayi devrimi, teknoloji devrimi derken asıl sorun olan insanın çevreyi kirletmesinin önüne bir türlü geçilememiş durumda. “Avrupa’da yerde bir çöp göremezsin” diyenlere bu fotoğrafları göstermeniz yeterli olacaktır. Evet yere çöp atmıyorlar belki ama, suyun dibine neler atıyorlar neler. Üstelik sadece yedikleri içtiklerinin ambalajlarını da atmıyorlar. Kanala nasıl atmayı becerdiklerini kafamızı kaşıyarak düşündüğümüz kocaman taşıtları atıyorlar!

Advertisement

Saint-Martin Kanalı’nın dibini boylayan bazı eşyalar suyun dibindeki akıntıyla bambaşka bir yere sürüklenmiş, bazıları tamamen çamura bulanmış ve bir kısmı da çok yakın zamanda atılmış gibi duruyor. Kalıntılar arasında tarihi parçalar da bulundu. Mesela II. Dünya Savaşı’ndan kalma kovan mermileri bulunduğunda, henüz patlamadıkları için özel ekipler gelene kadar kimse bölgeye yaklaştırılmadı. Koruyucu kıyafetlerle çelik kasalarla bölgeden çıkarılan kovan mermileri daha sonra etkisiz hale getirilerek tarih müzelerinde sergilenmeye başladı. Halk arasından değerli parçalar bulup satma peşinde olan hazine avcılarının da kanala girişine izin verilmiyor. Tarihi değere sahip olan metal paralar gibi kanaldan çıkan tüm antika objeler Fransız müze yetkilileri tarafından incelemeye alınıyor ve sonrasında müzelerdeki yerlerini alıyor.

Paris Saint-Martin Kanalından Çıkanlara Hayret Edeceksiniz!

Kanalın suyu boşaltıldığı zaman ortaya çıkan kalıntılar içinde binlerce bisiklet ve motosiklet var demiştik. Peki kanaldan birçok klozet çıkarıldığını da söylemiş miydik? Banyosunu yenilerken eski banyosu kırıldığında çıkan molozu attırmak için hizmet bedeli ödemektense, “gel boşver kanala atıp bedavadan kurtulalım” mı dediler yani? Sonra ne yaptılar, gecenin köründe birkaç kişi ağır klozetleri kanalın kıyısına taşıyıp, kanal duvarının üzerinden aştırıp cup diye suya mı bıraktılar? Ah bir Mobese kaydı olsa da görsek nasıl yaptıklarını. Temiz su verecek diye şarabına ekstra vergi ödeyen eski Parisliler su çekilince ortaya çıkan klozetler hakkında ne düşünürlerdi acaba?

Saint-Martin Kanalı’nın temizlik işlemleri sırasında ortaya çıkan eşyaların bazıları belki de bir daha hiç bulunmamak üzere suya atılmıştı. Fotoğraf karesine yansıyan bir cep telefonu hayal gücümüzün sınırlarını zorluyor. Bozulduğu için suya atılmıştır herhalde. Ama ya bir casusun telefonuysa ve içinde çok gizli bilgiler varsa? Belki de bir tartışma sonrası yaşanan ani kızgınlıkla atıldı. En komik ihtimal de metresini gizlemek isteyen bir adamın sonsuza dek kurtulma çabası olurdu herhalde. Biz yine de tüm yetkili ekipleri derhal o cep telefonunu incelemeye almaya davet ediyoruz. Hepimizin o telefonda kayıtlı olan mesajlarda neler yazdığını bilmeye hakkı var. Merakımız bizi kemirip bitiriyor.

Kanalın içine atılanlar içinde halılar da var desek? Teyzeciğim niye atarsın halıları suyun dibine? Etraf evsiz insan kaynıyor. Hiç olmadı bir derneğe bağışla. Hayır yani bir telefon edeceksin, gelip alacaklar halıyı, o kadar basit. Yok illa “işi zorlaştıracağım, halıyı rulo yapıp asansöre sığmadığı için merdivenlerden sokağa kadar taşıyacağım, oradan kanala kadar çekiştireceğim, sonra bel fıtığımı umursamadan kaldırıp kanala atacağım” diyorsan, tamam buyur at. Ama yazık değil mi suyun içinde yaşamaya çalışan balıklara? Sahi, balık yaşıyor muydu Saint-Martin Kanalı’nda? Evet evet, hem de birçok balık yaşıyor. Kanalın suyu boşaltılınca balıklara ne olduğunu merak ediyorsanız sizi bir sonraki fotoğrafa alalım.

Kanaldan toplanan 40 tonun üzerindeki çöpün içinde koleksiyonerlerin saçını başını yolduracak objeler de bulunuyor. Suyun içinde üzeri yosun kaplanmış eski tip bir fotoğraf makinesi size ilginç gelmeyebilir. Ancak üretim yılı, üretim sayısı ve şu anda piyasada kaç adet bulunduğuna bağlı olarak basit bir fotoğraf makinesi maddi açıdan çok değerli bir antikaya dönüşebilir. Bir objenin değerli olması için illa parasal bir karşılığı olmasına da gerek yok bizce. Kendi keyfi için fotoğraf makinesi koleksiyonu yapan biri için paha biçilemez bir değeri olabilir. Kim bilir hangi yıllarda ve kimlerin özel anlarını ölümsüzleştirmiş ve sonra kim bilir hangi nedenlerle öylesine suyun dibini boylamış.

Temizlik işlemleri sırasında Paris’in gizlemek istediği kirli yüzünü ortaya çıkaran Saint-Martin Kanalı’nın sesi olsa ve ona “içine atılan nesneler arasında hangisine en çok kızdın?” diye sorsak, “Silahlara, tabancalara kızdım” derdi herhalde. Büyük ihtimalle suç işlemek amacıyla kullanılmış olan birçok tabanca, silah ve bıçak gibi kesici aletlerin çıkarıldığı Saint-Martin polisler açısından da ilgi çeken keşiflere ev sahipliği yapıyor. Belediye işçileri herhangi bir silah çeşidi buldukları zaman polise haber veriyorlar. Aranan bir suç aleti olup olmadığının incelenmesi için polis ekiplerince kanaldan alınan aletlerde suyun aşındırıcı etkisi yüzünden hiçbir iz kalmasa da, Paris’te yaşanan şiddet olaylarına işaret etmeleri açısından oldukça ürkütücü bir tablo oluşturuyor.

Saint-Martin Kanalı’nın 80’li yıllarda temizlenmeye başlaması sayesinde suyun kalitesi yavaş yavaş iyileşmeye başlamış. Bu da kanalın bağlı olduğu nehirlerden balık sürülerinin gelmesinin önünü açmış. 1980 öncesinde sadece 2 çeşit balık bulunan kanalda her 15 yılda bir yapılan su boşaltma ve temizleme işlemleri sayesinde günümüzde artık 35 çeşit balık bulunuyor. Kanalın içine atılan binlerce bisiklet, motosiklet, klozet, halı, şarap şişesi, bira şişesi gibi çöp yığınları arasında yaşamlarını sürdürmeye çalışan balıkların varlığını umursamadan, atıklarını atmaya devam eden insanlara inat, Paris belediyesi her su boşaltma işleminde balıkların yaşam hakkını ön planda tutuyor. Nasıl mı?

Saint-Martin Kanalı’nda toplam 9 ayrı kapaklı havuz sistemi var. Bu kapaklar açılıp kapatılarak kanalın suyu ayrı bölümler halinde boşaltılıyor. Bir kapak açılıyor, o bölümdeki suyun diğer tarafa akması sağlanıyor, diğer tarafta su seviyesi çok yükselip sular yola taşmasın diye kapak kapatılıyor ve fazla su diğer bölüme aktarılıyor. Bu işlem kademeli olarak yapılıyor ve herhangi bir taşma yaşanmadan dikkatli bir şekilde kanalın suyu tamamen boşaltılıyor. Tabii bu işlemi yaparken kanalın asıl ev sahipleri olan balıklara büyük özen gösteriliyor. Kanalın suyu boşaltılmaya başlayan bölümündeki su iyice azaldığı anda da balık toplama işlemleri başlıyor.

Suya dayanıklı plastik tulumlar ve plastik çizmeler giyen Paris belediye işçileri ellerinde bu işe özel olarak kullanılan ucuna ağ takılmış sopalarla suyu çekilmiş Saint-Martin Kanalı’nda yan yana yürüyorlar. Bu oldukça komik bir görüntü oluştursa da yaptıkları iş çok önemli. Kanalın dibinde azalan suyun içinde kalan balık nüfusunu, onlara zarar vermeden yakalamaları gerekiyor. Üstelik bu işlemi suyun oksijen seviyesi azaldığı için hızlı bir şekilde tamamlamaları gerekiyor. Her balığı özenle yakalayan işçiler daha sonra suyla dolu kovalara yerleştiriyorlar. Kovaların da çok beklememesi gerek bu yüzden ayrı bir ekip kovaları kamyonlara yüklüyor ve çok süratli bir şekilde Seine Nehri’ne ulaştırıyor.

Saint-Martin Kanalı’nın boşaltılması işlemi sadece dibindeki birikintilerin temizlenmesi için yapılmıyor. 4,5 km boyunca kentin içinden geçen kanalın duvarları da titiz bir şekilde analiz ediliyor ve gereken yerlere bakım yapılıp onarılıyor. Küresel ısınmanın etkisiyle yağış miktarlarının artması, şehir içindeki kanalların aşırı yağışlar nedeniyle taşması riskini oluşturduğu için, kanalın üzerindeki kapak sistemlerinin her biri fonksiyon testlerine tabi tutuluyor. İlk yapıldığı yıllarda çevresinde şehir yükü bulunmayan kanalın artık her iki tarafında yoğun araç trafiği olan geniş caddeler bulunuyor. Bu caddelerin yarattığı basınç ve titreşimin de kanalın istinat duvarlarında yıpranmaya neden olduğu biliniyor.

Advertisement

Şehrin yükü ve suyun yarattığı korozyon ve yıpranmaya maruz kalan kanal duvarlarının yıllara meydan okumasının arkasındaki sır Paris belediyesinin hummalı çalışması. Mühendislerin gözetiminde yürütülen incelemelerde hangi istinat duvarlarının daha çok yıprandığı belirleniyor. 15 yıl öncesindeki durumlarıyla karşılaştırmalar yapılıyor ve hangi onarımların hayata geçirilmesi gerektiği belirleniyor. Neredeyse tüm belediye ekiplerinin seferber edildiği bu çalışmalarda hızlı hareket etmek yine büyük önem taşıyor. Bugüne kadar hiçbir kanal duvarının yıkılma noktasının yanından bile geçmediğini söyleyen yetkililer, bakım ve onarım çalışmaları yapıldığı sürece kanalın yüzyıllar boyunca ayakta kalacağı görüşündeler. Napolyon yarattığı eserlerin bugün cazibe merkezleri olduğunu görse ne sevinirdi.


Leave A Reply