Osmanlıda Huzur Dersleri Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Osmanlıda huzur dersleri nedir? Osmanlıdaki padişah huzur derslerinin özellikleri, hakkında bilgi.

Osmanlıda Huzur Dersleri Hakkında Bilgi

Huzur dersleri, huzur-i hümayun dersleri olarak da bilinir. Osmanlı sarayında padişahın huzurunda verilen ve ramazanın birinci günü başlayıp sekiz derste tamamlanan Kuran tefsiri dersleridir. Ders veren din bilginine mukarrir, soru yöneltenlere de muhatap denirdi.

Osmanlı yazılı geleneğine göre huzur dersleri, Osmanlı Devleti’nin kurucusu I. Osman döneminde başlamıştır. I. Murad’ın (hd 1360-89) din bilginlerinden bazı konuları dinlediği kesin olarak bilinmektedir. Sonraki padişahların çoğu da dinsel konularla doğrudan ilgilenmişlerdir. Ramazan ayının ilk 10 günü boyunca yapılan ve törensel yanı ile ilgi uyandıran huzur dersleri 18. yüzyılda kurumlaşmıştır. III. Mustafa 1759’da bu dersleri yasalaştırdı. Buna göre bir mukarrir ve beş muhataptan kurulu bir ilim heyeti, ramazan ayının 1-10. günleri arasında padişahın huzurunda yapılacak sekiz oturumda Kuran âyetlerini Beyzavi’nin tefsirine uygun olarak açıklayacaktı.

Huzur derslerinde kıraat, mübahase, tedris, münazara adı altında ele alınan konular için şeyhülislamlıkta ön hazırlıklar yapılırdı. Müderris ve kadılardan adaylar belirlenir, bazen ülke dışındaki ünlü bilginlerin huzur dersleri için çağrıldığı da olurdu. Adaylar, ders oturumlarının (meclis) sayısına göre gruplandıktan sonra, aralarından en kıdemlileri mukarrir atanırdı. Bazı meclislerde “cihad ve gaza”, “siyer-i nebi” gibi konular ele alınır, ermişlerin yaşamlarına ilişkin küçük öyküler seçilerek bir söyleşi havası içinde aktarılırdı. Dersler genellikle, mukarririn bir âyeti tefsir etmesiyle başlar, muhatapların sırayla yönelttikleri sorularla sürerdi. Soru ve yanıtlar padişahın “kâfi” demesiyle sona ererdi. Mübahase ve münazara sırasında muhatapların, kendi bilgilerinin daha ileri düzeyde olduğunu göstermek amacıyla mukarriri güç durumda bırakacak sorular sorması gibi durumlarla sık sık karşılaşılırdı. Huzur dersleri dua ile son bulurdu. Son dönemlerde huzur dersleri, Kuran’ın çağdaş düşüncelerle yorumlanmasından çok, bir âyet çevresindeki abartılı söylentileri, öyküleri, efsaneleri uzatarak ve olağanüstü olaylarla zenginleştirerek anlatma biçimini almıştı.

Huzur dersleri için saraylarda özel bir yer yoktu. Dersler padişahın o gün bulunduğu bir köşkte ya da Hünkâr Sofası, Divanhane, Hasbahçe gibi yerlerde, Dolmabahçe Sarayı’nda ise Zülveçheyn Salonu’nda, bazen de Muayede Salonu’nda yapılırdı. II. Abdülhamid döneminde de Yıldız Sarayı’ndaki Çit Kasrı bu amaçla kullanıldı. Huzur dersleri için, salonun ortasına bir rahle konur, karşısına da yer minderleri sıralanırdı. Salonun baş tarafına padişah için bir koltuk yerleştirilir, bunun arkasına oturumu izleyecek devlet adamları için minderler ya da iskemleler dizilirdi.

Advertisement

Huzur dersleri mukarrirliği ve muhataplığı, II. Abdülhamid döneminde, ilmiye sınıfı içinde önemli payelerden sayılmaya başladı. Bu göreve seçilenler, yaşamları boyunca aylık alırdı. Ayrıca her oturumdan sonra padişah atiyesi olarak içinde şal, telli Hind, Şamkâri, Halepkâri gibi kumaşlar, sarık tülbenti, şalvar çuhası vb bulunan birer bohça verilmesi de gelenektendi.

Huzur dersleri uygulaması Osmanlı saltanatı ile birlikte sona erdi (1922).


Leave A Reply