Osmanoğulları Hanedanı Hakkında Bilgiler

0
Advertisement

Osmanlı İmparatorluğunun kurucusu olan Osmanoğulları ailesi / hanedanı ile ilgili olarak genel bilgilerin yer aldığı yazımız.

FeaturedOsmanlı devleti hanedanının adıdır. Bu hanedana adını veren, devletin kurucusu Osman Gazi’dir ki sonradan «I. Sultan Osman» diye anılmıştır.

Osman Gazi, Oğuzlar’ın Kayı boyundan bir aşiretin başı olan Ertuğrul Gazi’nin oğludur. Ertuğrul Gazi’nin babasının adı ya Süleyman Şah, ya da Gündüzalp olarak rivayet edilir. Geleneğe göre Osman Gazi, Teoman’dan sonra 2. Büyük Türk Hakanı olan, Türkler’in «Oğuz Han» diye ölümsüzleştirdikleri Mete’ nin 45. kuşaktan torunudur.

Osman Gazi, 1281’de, babasının ölümü üzerine 3.000 km2’lik bir «uc beyliği»nin başına geçmişti. 1308’e kadar Anadolu Selçuklu sultanlarına (Konya’ya), İlhanlılar’a (Tebriz’e) bağlı olarak hüküm sürdü. Orhan Gazi devleti bir krallık, oğlu I. Murat da imparatorluk derecesine çıkardı. 1402’de Osmanlı birliği Timur’un darbesi ile parçalandı, Osmanlılar da, 1447’ye kadar Timur’la oğlu Sultan Şahruh’u (Doğu Türk Hakanlığı’nı) resmen egemen tanıdılar.

1447’ye kadar Timurlular’dan sonra dünyanın en güçlü devleti olan Osmanlılar, bu tarihte bu sıfatı Timurlular’dan aldılar, 1768’e kadar ellerinde tuttular. Roma’nın azamet devrinden beri bir devletin bu kadar uzun müddet dünyanın birinci devleti olma vasfını koruduğu görülmemiştir. Yalnız, Roma’da düzinelerce hanedan değiştiği halde, Osmanoğulları bir hanedan olarak, bir dal halinde devam etmişlerdir.

Osmanlı hükümdarlarının birçok sıfatları, vasıfları vardı; birçok taçları şahıslarında birleştirmişlerdi. Sıfatlarının, «padişahlık» tan sonra en önemlisi «halifelik»tir. Osmanlı hükümdarları 29 ağustos 1516’dan beri bütün Sünnî Müslümanlar’ın halifesi (ruhani başı) oldular. Bu sıfatla Yavuz, son Abbasî halifesi III. Mütevekkilu’llah Muhammed’den sonra 73. halife olmuştur. 1 kasım 1922’de T.B.M.M. tarafından saltanat ilga edilmiş, VI. Mehmet (Vahidettin)in yalnız halife sıfatı kalmıştı. Az sonra Vahidettin, bir İngiliz muhribiyle İstanbul’dan kaçınca, T.B.M.M., halifeliğe Veliaht Abdülmecit Efendi’yi seçti. II. Abdülmecit, 3 mart 1924’e kadar 101. ve sonuncu halife olarak kaldı.

Advertisement

Padişahlık 1617’ye kadar, Avrupa’daki krallıklarda olduğu gibi, babadan büyük oğula kalırken, o tarihten sonra hanedanın en yaşlı şehzadesine geçmiştir.

Padişahlar «şevketmeâb» diye anılır, adlarının başına «Şevketlû» unvanı getirilirdi. Padişahtan sonra hanedanın en büyüğü Valide Sultan (padişahın annesi) idi; imparatoriçe sayılırdı. Şehzadelere «necâbetmeâb» diye hitap edilir, adlarının başına «Devletlû Necâbetlû» unvanı getirilirdi. En büyüklerine «Veliahd-i Saltanat» denirdi. Tanzimat’tan sonra şehzadelere «Efendi» denilmiştir: «Murat Efendi» gibi; Tanzimat’tan önce «Şehzade Murat» denirdi.

Hanedanın kadın üyelerine (padişah veya şehzade kızlarına) «sultan», saygı mübalâğası ile «sultân efendi» denir, adlarının başına «Devletlû Ismetlû» unvanı getirilirdi. Padişahın, şehzadelerin eşlerine asla «sultan» denmez, bunlar hanedan üyesi sayılmazdı; hanedan üyelerinin baba tarafından Osmanoğlu kanı taşıması şarttı ki, bunlar da şehzadelerle sultanlardan ibaretti.

Padişahın eşlerine eskiden «Haseki», bazan «Haseki Sultan», sonraları «Kadınefendi» denirdi. Adlarının başına «Ismetlû» unvanı getirilirdi. Hiçbir padişahın eşi imparatoriçe sayılmazdı.

Şehzadelerin eşlerine «hanımefendi», resmen «Ismetlû» denirdi; bunlar da prensesti; yalnız, sultanlar gibi «imparatorluk prensesi» değildi. Sultanların eşlerine «damat» denir, «Devletlû Atûfetlû» sanını taşırlardı. Sultan kızlarına «Hanımsultan», erkek çocuklarına «Sultanzade» ve «Beyefendi» denirdi; bunlar prenses ve prens sayılırdı. Hanım Sultan ve çocukları hiçbir unvan taşımazlardı.

Şehzade ve sultanlar bülûğ yaşına gelince padişah tarafından kendilerine «Hânedân-ı Al-i Osman» nişanı verilirdi. Bu nişan şehzade ve sultanlar dışında 3 Avrupa hükümdarı ile 2 devlet adamına verilmiştir.

Advertisement

1924’te Türkiye’den çıkarılan hanedan üyesi ve mensuplarından 30 şehzade dışında kalanların hepsi 1952’de çıkarılan bir kanunla Türkiye’ye girmek ve oturmak hakkını kazandılar.


Leave A Reply