Otograf Nedir? Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Otograf nedir, özellikleri nelerdir? Otografın tarihçesi, otograf çeşitleri nelerdir? Otograf hakkında bilgi.

Otograf Nedir? Hakkında Bilgi

Otograf, yazarın kendi el yazısından oluşan yazmadır. Alfabe kullanılarak yazılmış metinlerin yanı sıra, bestecinin kendi kaleminden çıkmış notaları da içerir. Ayrıca bir kişinin kendi el yazısıyla attığı imzaya da otograf denir. Otograf antika değeri taşımasının yanı sıra, bir el yazmasının ilk taslaklarından biri ya da düzeltilmiş kopyası olduğu durumlarda, yapıtın ortaya çıkma ve son “doğru” biçimine ulaşma süreciyle ilgili değerli bilgiler de sağlar.

Eski Yunan ya da Roma dönemlerine ait otograflar günümüze ulaşamamıştır. Bu dönemden kalma el yazmalarının pek azı İS 6. yüzyıl öncesine uzanır. Çoğu da İS 9. ve 10. yüzyıllara aittir. Matbaanın icadından önce Avrupa’da ilahiyat, tarih ve edebiyat yapıtları manastırlarda profesyonel yazıcılık yapan keşişler tarafından kopya ediliyordu. Bu yüzden, yazarlarının kopya ettiği sanılan bazı vakayinameler varsa da, ortaçağa ait otograflardan söz etmek zordur. Avrupa’da ortaya çıkarılmış, kilise üyelerine ait olmayan belki de ilk imza Kastilyalı komutan El Cid’in 1096 tarihli imzasıdır. Ortaçağ başlarında krallar resmi belgelerde imza yerine kendilerine ait bir mühür kullanıyorlardı. Bu yüzden, daha önce de okuma yazma bilen krallar olmakla birlikte, el yazısı günümüze ulaşan ilk İngiltere kralı III. Edward’dır (hd 1327-77).

Ortaçağın sonlarına doğru Avrupa’da okuryazarlık oranı arttı. Matbaanın icadı metinlerin el yazısıyla çoğaltılmasını ortadan kaldırdı. Rönesans’ın Leonardo, Michelangelo, Ariosto, Dürer gibi ünlü adlarının otograflarından örnekler bugün çeşitli kütüphanelerde korunmaktadır. Rönesans’tan kalma el yazısı örneklerinin çoğu, daha çok edebi ya da tarihsel değeri nedeniyle korunan kişisel ya da resmi mektuplardır. 18. yüzyıl ve sonrasında ise sanat, bilim ya da kamu yaşamı gibi alanlarda önem kazanmış kişilerin hemen hepsinin el yazısı günümüze ulaşmıştır.

Yazılı otograflar için söylenenlerin çoğu müzik otografları için de geçerlidir. Bunlar da hem müzik araştırmacılarına sağladıkları bilgi, hem de tarihsel değerleri yüzünden kişisel koleksiyonlarda ya da kütüphanelerde korunmaktadır. British Museum’un en değerli müzik otograflarından olan Beethoven’in nota defterleriyle Johann Sebastian Bach’a ait 48 prelüd ve füg hem bestecilerin başlangıçtaki niyetine, hem de Beethoven’ın Fidelio operasında olduğu gibi, ilk taslakta yapılan değişikliklere ışık tutar. Müzik otografları ayrıca, notaları kopya edenlerin yapmış olabileceği tempo ya da işaret yanlışlarının düzeltilmesi açısından da önemlidir. Örneğin, uzun süredir Bach’ın oğlu Wilhelm Friedemann Bach’a ait olduğu sanılan bir bestenin otografı üstünde yapılan inceleme Bach’ın yapıtına oğlunun imza atmış olduğunu ortaya koymuştur. Bu tür otografların öneminin anlaşılmasıyla birlikte, bestelerin yalnızca özgün kopyaları değil, A. van Hoboken’in 1927’de Viyana’ da ve Otto E. Albrecht’in daha sonra ABD’de yaptığı gibi, fotokopi kopyaları da koleksiyonlara alınmaya başlamıştır.

Advertisement

Leave A Reply