Özgürlükçü Yönetim Nedir? Özellikleri Nelerdir?

0
Advertisement

Özgürlükçü yönetim nedir? Özgürlükçü yönetim nasıl olur, özellikleri nelerdir? Özgürlükçü yönetim hakkında bilgi.

ÖZGÜRLÜKÇÜ YÖNETİM

Özgürlükçü yönetim, demokratik yönetimdir. Demokrasi, vatandaşlar arasında ayrıcalık tanımayan, yöneticilerin seçimle iktidara geldiği ve halk egemenliğine dayalı bir siyasi yönetim biçimidir. Bir yönetimin demokratik olabilmesi için eşitlik, özgürlük ve adalet ilkelerinin geçerli olması gerekir.

• Eşitlik, insanların yasalar önünde eşit olmalarıdır. Demokratik bir yönetimde herkes yasalar önünde eşittir. Yasaların belirlediği bazı özel durumlar dışında kimseye ayrıcalık tanınmaz. Anayasamızın 10. maddesinde eşitlik ilkesi şöyle tanımlanır: “Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ayrılığı gözetilmeksizin, kanun önünde eşittir.” Örneğin; bir ülkede kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip değilse demokrasiden söz edilemez. Bu durumda, her insana güç ve yetenekleri yönünde gelişme olanağı tanınmıyor demektir. Eşitlik, demokrasi açısından son derece önemlidir. Çünkü demokrasi, her insana kendi güç ve yetenekleri yönünde gelişme olanağı, yani fırsat eşitliği sağlar. Herkese bilgi, yetenek ve çabalarına göre eğitim görme olanağı tanır. insanlara bu olanakların tanınmadığı yerde, demokrasiden de söz edilemez.

• Özgürlük, 1789 Fransız İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirgesi’nde şöyle tanımlanmıştır: “Özgürlük, başkasına zarar vermeden her şeyi yapabilmektir.”

Demokrasi, insan hak ve özgürlüklerini tanıyan ve koruyan bir yönetim biçimidir. Demokratik yönetimlerde insanlar, başkalarına zarar vermemek koşuluyla istediklerini yapmakta özgürdür. Özgürlük, demokrasi açısından son derece önemlidir. Çünkü, özgürlüğün olmadığı yerde eşitlik ve adalet söz konusu olamaz. Demokrasi, halkın egemenliğine dayandığından, halkın istek ve eğilimlerine geniş ölçüde yer vermek zorundadır. Kişilerin güçleri ve yetenekleri yönünde gelişebilmeleri, çeşitli isteklerini ve ihtiyaçlarını giderilebilmeleri için demokratik yönetim, yasalar yoluyla kişilere birtakım özgürlükler tanımıştır. Bu özgürlüklerin başında; seçme, seçilme, düşünme, söyleme ve yazma, din ve vicdan özgürlükleri gelir. Ayrıca insanlar; konut dokunulmazlığına, yerleşme ve gezi özgürlüğüne, haberleşme özgürlüğüne, bilim ve sanat özgürlüğüne, toplantı yapma ve dernek kurma gibi özgürlüklere sahiptir.

Advertisement

Demokratik yönetimlerde en önemli özgürlüklerden biri de din ve vicdan özgürlüğüdür. Bu tür yönetimlerde, herkes istediği dine inanmakta ve istediği şekilde ibadet etmekte özgürdür. Laiklik ilkesi geçerlidir. Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ve bireye inanç özgürlüğünün tanınması demek olan laiklik, ancak demokratik bir yönetimde söz konusu olabilir.

• Adalet, bireylerin haklarını tanıma ve haklarında doğru hüküm vermedir. Toplumda adalet hukuk kurallarıyla gerçekleştirilir. Demokratik devlet, hukuka dayanır. Dolayısıyla devlet, adaleti gerçekleştirmek için vardır. Demokrasi adalet ilkesini temel alan bir yönetim biçimidir. Demokratik toplum, halkın iradesini temsil eden yasama organının hazırladığı yasalarla yönetilen toplum demektir. Böyle bir toplumda herkesin hakkına saygı gösterilir, herkesin hakkı verilir. Hukuk düzeninin kişilere tanıdığı yetkiye hak adı verilir. Haklar, kamu hakları ve kişisel haklar olarak ikiye ayrılır. Kamu hakları, kişilerin toplumla ve toplumun temsilcisi konumundaki devletle olan ilişkilerinden doğan haklardır. Seçme, seçilme, siyasi parti kurma, kamu hizmetlerine girme hakları gibi haklar kamu haklarıdır. Kişisel haklar, kişinin maddi ve manevi varlığıyla ilgili olan ve bu varlığın geliştirilmesini amaçlayan haklardır. Kişi ve konut dokunulmazlığı, özel yaşamın gizliliği gibi haklar, kişisel haklardır. Demokratik yönetimde kişilere tanınan bu haklarla adalet sağlanır. Herkese hak ettiğinin verilmesi adaletin gereğidir.

Adalet, demokrasi açısından son derece önemlidir. Çünkü, adaletin olmadığı bir yönetimde insanlar yasalar önünde eşit değildir. Irk, dil, din, mezhep, ekonomik durum gibi nedenlerle bazı insanlar, yasalar önünde diğerlerine oranla daha ayrıcalıklıdır. Örneğin insanlara eşit hakların verilmediği bir toplumda, özgürlük gerçekleşmeyeceği gibi yargı sistemi de adilce işletilemez.

Özgürlük, eşitlik ve adalet demokrasinin üç temel öğesidir. Bunlardan biri olmazsa, diğerlerinden söz edilemez. Eşitliğin özgürlükle, özgürlüğün de eşitlikle tamamlanması gerekir. Eşitlik olmadan özgürlük olmaz. Çünkü, herkesin kendisini geliştirmek ve gerçekleştirmek için özgürlüklerden eşit bir biçimde yararlanma hakkının bulunmadığı koşullarda özgürlükten söz edilemez.

Öte yandan, özgürlüğün de eşitlikle tamamlanması gerekir. Çünkü, insanların birbiriyle özdeş olduklarını kabul eden bir eşitlik anlayışı yanlıştır, insanları, benzeri olmayan bağımsız ve sorumlu varlıklar olarak görmek gerekir. Her insan, kendisine özgü yetenek ve niteliklere sahiptir. Bunları, değerlendirme ve gerçekleştirme biçimi de birbirinden farklıdır. Bu farklılık göz ardı edilir ve eşit olarak her insanın aynı biçimde kendini gerçekleştirmesi istenirse eşitlik, insanların kendilerini özgürce gerçekleştirmelerini engellemiş olur. Bundan dolayı, nasıl özgürlüğün sınırını, başkalarının özgürlüğü belirli-yorsa eşitlik ilkesinin sınırını da insan özgürlüğüne saygı belirler.

Demokratik bir yönetimde insan hak ve özgürlüklerine saygı gösterilir. İnsan en gelişmiş varlıktır, insanı, insan yapan nitelikler doğuştan sahip olduğu olanaklar ve haklardır. Onun bu olanaklarını özgür bir biçimde kullanması; bir yandan kendisi, diğer yandan toplumun varlığı, bütünlüğü ve gelişmesi açısından yararlıdır. Bu nedenle, demokratik yönetimlerde insan hak ve özgürlüklerine saygı duyulur ve önem verilir.

Advertisement

Demokrasilerde “kuvvetler ayrılığı” önemli bir ilkedir. Egemenliği oluşturan yasama, yürütme ve yargı güçlerinin bir kurum ya da kişide toplanması doğru değildir. Demokratik bir yönetimde yasaları meclis yapar. Yasalara göre ülkeyi hükümet yönetir. Yasaların uygulanmasından çıkacak anlaşmazlıklar da bağımsız mahkemelerce çözümlenir. Demokrasilerde; yasama, yürütme ve yargı güçlerinin ayrı organlarda toplanmasına kuvvetler ayrılığı ilkesi denir, Ancak bu yolla üç kuvvet arasında bir denge kurulur.

Ülkemizde kuvvetler ayrılığı ilkesi, 1961 Anayasası ile benimsenmiştir. Yasaları yapma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine aittir. Meclisin yaptığı yasaların anayasaya uygunluğunu Anayasa Mahkemesi denetler. Yürütme kuvveti hükümete aittir. Hükümetin uygulamalarını mali yönden Sayıştay, idari yönden Danıştay denetler. Yargı görevi bağımsız mahkemelere verilmiştir. Mahkeme kararlarını denetleyen kurum Yargıtaydır.


Leave A Reply