Simpson Çölü, Avustralya’nın Hala Vahşi ve Tehlikeli Cazibeye Sahip Çölü

0
Advertisement

Simpson Çölü, Avustralya’nın ortasında, kum ve taştan oluşan ürpertici bir yabanıllık, tehlikeyi seven gezginlere meydan okuyor.

Simpson Çölü

Simpson Çölü

Avustralya’nın kurak yüreğindeki Simpson Çölü’nün bir ufkundan diğerine, sıra sıra koyu kızıl kum dağları uzanır. 1845’te, bu sahneyi kendi gözleriyle gören ilk Avrupalı, Charles Sturt, kum dağlarının birbirine paralel çizgiler halinde ve ‘tıpkı denizdeki dalgalar gibi birbiri peşi sıra’ dizilişlerini tarif etmişti. Kumulların simetrisi gündoğumu ve batımında daha bir ortaya çıkıyor, eğimli ışık, dalgalanan kor yığınlarını andıran kırmızı tepeleri iyice belirgin kılıyordu.

Neredeyse İtalya’nın yarısı kadar bir alanı kaplayan Simpson Çölü, Avustralya’nın en tehlikeli bölgesidir. Yükseklikleri 20 m’yi bulan kumulların arasında kille dolu bölgeler, sivri taşlarla dolu düzlükler uzanır. Çöl, yılda 125 mm yağış ortalaması ve sonunda yalnızca budaklı çalılarla kamış otlarının hayat şahsı bulabildiği yağışsız aylarıyla, kıtanın en kurak bölgesidir. Çukurlarını kavurucu sıcaktan uzak tutan kertenkele ve köstebekler dışında bir canlı yaşayamaz. Ara sıra yağan sağanak yağmurlar ise sihirli bir dönüşüme yol açar. Neredeyse bir gece içinde çöl zemininden canlı bir yeşil kilim belirir. Hemen ardından, sulu parakilya bitkisinin böcek ve kuşları etrafına toplayan çiçeklere patladığı yerlerde, parlak mor bir deniz ortaya çıkar.

Simpson Çölü

Resmi araştırmacı olan Charler Sturt bu bölgeyi keşfetmeye istekliydi. Kuşların göç haritası, çölün bir yerlerinde haritalara geçmemiş bir su kaynağı olduğuna inandırmıştı onu. 1844 Ağustosunda Adelaide’den ayrılırken keşfetmeyi hedeflediği de buydu. Ancak bir yıl sonra o ve ekibi bozguna uğramış bir halde geri döndü. “Uçsuz bucaksız, kasvetli taşlık bir düzlüğü (bugün Sturt’un Taşlı Çölü olarak bilinen bölge) bir uçtan diğerine” geçtikten sonra, tehlikelerle dolu Simpson Çölü’nen doğu ucuna vardıkları sırada bu kez de açlık ve susuzluk tehlikesiyle karşı karşıya kalmışlardı. Rekor dereceye (70 santigrat) ulaşan kavurucu sıcak ve un-sudan oluşan beslenme rejiminin yol açtığı iskorbüt hastalığı iflahlarını kesmişti.

Advertisement

1939 yılında bu kez bir çöl kaşifi olan Dr. Cedi Madigan yönetimindeki bir başka ekip, taşıma işinde develeri kullanarak bilimsel araştırma için çöle gitti. Çöle, Kraliyet Coğrafya Derneği Güney Avustralya Şubesi başkanı Alfred Simpson’ın ismini veren de Madigan’dır.

HALA VAHŞİ

Demir oksit parçacıklar kuma kırmızı rengini vermektedir. Ancak suyun çevresindeki bazı bölümler hala beyaz renklidir. Kumullar tarih öncesi dönemde güçlü rüzgarlarla yığılmıştı ve günümüzde 14.000 yıl öncesinden çok daha fazlalar. Rüzgarlar ve yağmurlar azaldıktan sonra çalı ve çimenlerin yetişmesine olanak tanıyarak köklerini tutacak yer sağladı. Gezginler günümüzde çöl boyunca ilerleyebilmektedir. Ancak kum fırtınaları, kayalar, bataklıklar ve yakıcı güneşle karşı karşıya kalmamak kaçınılmazdır.


Leave A Reply