Tiyatronun Doğuşu ve Gelişimi

0
Advertisement

Tiyatro nedir? Tiyatro nasıl ortaya çıkmıştır? Tiyatronun doğuşu, tarihçesi ve gelişimi ile ilgili bilgi.

tiyatro-tarihiTiyatro; Yunanca theatron’dan Lat. theatrum; İtalyanca teatro’dan dilimizde tiyatro. Dram, komedi, vodvil vb edebiyat türlerinin oynandığı yerdir. Bu türleri seyirciler önünde sahnede oynama sanatı/Oyun yazma sanatı/ Yazılmış oyunların tümüdür.

En eski mağara resimlerindeki bazı motiflere bakarak tiyatronun, bir oyun sanatı biçiminde dinler kadar eski olduğunda birleşilir. Büyü, taklit, toplu dans, maskeli oyun gibi ilk uygulamaların kesin başlangıcı bilinemez. Buna karşın, eldeki eserlere de bakılarak, tiyatronun en eski sanatlardan biri olduğunda kuşku yoktur (destan şiiri, epope bile bir çeşit tiyatro oyun biçiminde, halka sunulmuştur). Tiyatroyu ilk sanat olan danstan türetenlerle taklidin (mimesis) ana kaynak olduğunu ileri sürenler kolayca birleştirilebilir. Çağımızdaki ilkel insanların toplumsal törenlerini izlemek bu konuda yeterli bilgi verebilir. Kısaca insan toplumlarının yaşayarak ve yaratarak yoğun bir kültür çevresi oluşturdukları her yerde ilkel tiyatro biçimlerine rastlamak olasıdır. Eski Mısır, Filistin, ama kuşkusuz daha önemlisi yerleşik bir site yaşamı süren, elverişli iklim koşullarında yurt edinen eski Yunan dünyası; çünkü içinde tiyatro oynansın diye yapılmış özel yerlere ilkin orada rastlanır (yanı sıra oyun yazarlarına, oyunculara, seyircilere..). Animizm’den ilkel çok Tanrılığa (polytheism) geçince tanrıların ve tanrı yerine konan ataların yaşamları kutsal ve yinelenmesi gereken değerli konular oluverir. Dionysos’un ölümü ve yeniden doğuşu belli törenlere dönüşünce bunun yinelenmesi de gerekir. Böylece ilk tragedya şairi sayılan Thespis’in (İÖ 6. yüzyıl) korosuyla birlikte dolaştığı bir döneme gelinir. Bir tapınma aracı olan tiyatro yavaş yavaş bir sanata, eğlenceye doğru yaklaşır.

İÖ 5. yüzyılda başladığı kabul edilen Yunan Tiyatrosu’nda bir koro hem şarkı söyler, hem dans eder. Bir, iki, en çok üç oyuncunun çeşitli maskeleri kullanarak değişik kişilere bürünür. Yunan Tiyatrosu’nda üç çeşit oyun olduğu eldeki belgelerle saptanmıştır: Yüceltilmiş kahramanlık öykülerinin şiirsel sunusu (tragedyalar); onları gülünçleştiren, bir eğlence korosuyla küçümseyen satir oyunları; günlük yaşamın aksaklıklarını eleştiren komedyalar. Hepsi şiirsel olan, koroyla birbirine bağlanan bu oyunlar, bütün kenti ilgilendiren tören dönemlerinde sunulur, hepsinde maske kullanılırdı. Temelde her yıl yinelenen yeniden doğuş, bahar bereketi, bolluk simgesi olarak bağ bozumu Tanrısı Dionysos törenlerinin bulunduğu kesin olan bütün bu uğraş dizisi, Aristoteles’e göre dithyrambos diye anılan bir şiir çeşidinden doğmaktadır. Dönemin ünlü yazarları: Aiskhylos, Sophokles, Euripides, Aristophanes, Menandros Yunanlılar kurdukları hemen her kente bir tiyatro yapısı eklediler.

Roma Tiyatrosu deyince akla Plautus (İÖ 254-184), Terentius (İÖ 190-159), Seneca (İÖ 3-İS. 65) gelir; Yunan tiyatrosunu sürdürmek isteyen bir tiyatrodur. Öte yanda kanlı gösteriler vardır (gladyatör kavgaları, sahnede rol gereği gerçekten öldürülen ölüme yardır (gladyatör kavgaları, sahnede rol gereği gerçekten öldürülen ölüme yargılı köleler). Bu gösteriler zamanla Roma Tiyatrosu’nu ezip, arkaya itti; ölme, öldürme önce oyunların içine girdi, sonunda da oyunlar büsbütün ortadan kalktı; hükümetlerin dört elle sarıldığı kanlı gösterile Roma Tiyatrosu’ nu yok etti.

476’da Roma’nın yıkılmasından yüz yıl sonra başlayıp karanlık çağların sonuna, 11. ya da 12. yüzyıla kadar süren uzun zaman boyunca tiyatro diye bir şey yoktur. 12. yüzyılda gotik katedrallerin, 13. yüzyılda Dante’nin, 14. yüzyılda Petrarca’nın gelişi, kiliseden pazar yerine atlayan dinsel oyunların varlığına yol açar. Ama büyük oyun yazarlarının yetişmesi için, derebeyliğin, şövalyeliğin, kilise devletinin yıkılıp gitmesi, matbaanın, Reform’un, Eski Yunan eserlerinin ortaya çıkarılışının, Amerika’nın bulunuşunun -kısacası Rönesans’ın- üzerinden epeyce zaman geçmesi gerekir. 1450’lerden sonra dinsel tiyatronun yerini dünya işleriyle ilgilenen oyunlar almaya başladı. Büyükler; soylular, avlularda, geniş salonlarda klasik oyunları oynattılar, dekorlar yaptılar. Ne var ki İtalyan Rönesans tiyatrosu da büyük yazarlarla oyun ürünlerinden yoksundur. Yalnızca entry denen şenlikler gelişti, Latin komedileri sahnelendi. 15. yüzyıl sonlarına doğru Roma Akademisi, Latin komedileri yanı sıra Seneca’nın tragedyalarını da canlandırdı. Rönesans dönemindeki ilk tiyatro binası Vicenza’ da (Teatro Olimpico, 1584) yapıldı. Rönesans ile birlikte tiyatro yazarları, binaları ve seyircisi giderek çoğalmaya başladı ve öteki Avrupa ülkelerine de yayıldı. Günümüzde tiyatro; tüm dünyada bir sanat ve kültür hareketi olarak önem ve değer taşır.

Advertisement

Yorum yapılmamış

Leave A Reply