Ulvi Cemal Erkin Hayatı ve Eserleri

0
Advertisement

Ulvi Cemal Erkin kimdir ve ne yapmıştır? Ulvi Cemal Erkin hayatı, biyografisi, eserleri, senfonileri ve konçertoları hakkında bilgi.

Ulvi Cemal ERKİN

14 Mart 1906, İstanbul — 15 Eylül 1973, Ankara

Türk bestecisi ve orkestra yöneticisi. Küçük yaşta piyanoya başlamış, ondokuz yaşındayken Milli Eğitim Bakanlığı’nın açtığı bir yarışmayı kazanarak Paris’e gönderilmiş, Konservatuarda Gallon ve Philipp’in, Ecole Normale de Musique’de Boulanger’nin öğrencisi olarak eğitim görmüş, yurda dönüşünde Ankara Devlet Konservatuarı’nda öğretmenlik ve bir süre de müdürlük yapmıştır. Türk halk müziğini batı tekniğiyle işleyen ilk bestecilerdendir. Erkin, «Türk Beşleri» adıyla tanınan grubun üyesidir. Başlıca yapıtları şunlardır: Piyano ve keman için birer konçerto, 2 senfoni, orkestra için «Köçekçe», yaylı dörtlü, piyano için «Duyuşlar» ve. «Beş Damla».

SENFONİ No. 2

İlk yorumu: 1958 Münih.
Çok sesli müzik edebiyatımızda sağlam kuruluşu ve değerli nitelikleriyle seçkinleşen yapıt yurt içinde ve dışında haklı ilgi derlemiştir. Erkin, üç bölümden kurulu bu güzel senfoniye 1948 yılında başlamış, aralıklı çalışmalarla on yıllık bir çaba sonucu tamamlamıştır.

Advertisement

Birinci bölüm geleneksel Türk musikisi makamlarından ustaca yararlanılarak sonat biçiminde işlenmiştir. İkinci bölüm «pasacaglia»yi andıran bir çalışma yansıtır. Mevlevi âyinlerinin mistik havası bölümün genel anlamında yaygınlaşmıştır. Üçüncü bölüm, «Köçekçe» denilen eski Türk danslarının ezgi ve ritmleriyle dokunmuş coşkun bir parçadır.

SENFONİK BÖLÜM

İlk yorum: 1976 Ankara.
İlk yarısı yavaş tempoyla başlayan, lirik karakteri içinde ezgisel çizgiler yansıtan yapıt etkin bir izlenim bırakır. Silofon’un uzaktan tek düze vuruşları insanın yalnızlığını ya da evrenin değişmez yasasını simgeler. Bitime doğru «silofon» vuruşlarını keser, çözülmesi olanaksız bir tümceyi esrarlı bir giz gibi yansıtır. Yapıt yaylı çalgıların doğa sonsuzluğunu vurgulayan düşsel sesleriyle biter.

PİYANO KONÇERTOSU

İlk yorumu: 1942 Ankara.
Besteci yapıtı 1942 yılında yazmış, eşi piyanist Ferhunde Erkin’e adamıştır. Dört bölümden kurulu konçerto o yıldan bu yana gerek yurdumuzda, gerekse yurt dışında defalarca çalınmış, geleneksel Türk musikisi ve folklorundan esinli zengin melodi ve ritm malzemesi, soliste tanıdığı geniş olanaklarla seçkinleşmiştir.

Birinci bölüm (Allegro) iki karşıt «tema» ile sonat biçiminde yazılmıştır. Ortada bir «fugato»dan sonra geniş piyano kadansı estetik açıdan başarılı bir görüntü sağlar. İkinci bölüm (Andante) «Lied» biçimindedir, «saba» makamını andıran tümce bas klarnetle sunulur, bölüm «tutti» ve «solo» arasındaki diyalogla sürer. Üçüncü bölüm (Scherzo) Karadeniz oyun havası karakterinde, çok hızlı tempoda bir parçadır. «Üçlü»de tatlı bir klarnet taksimi duyulur. Dördüncü bölüm (Andante, Allegro) piyanonun ağır tempolu girişiyle başlar, folklorumuzdan esinli bir «tema» ile giren «rondo»yu iki yan tümce izler, yapıt birinci bölümü açan iki mezürlük ezginin tekrarıyla sona erer.

Advertisement

KEMAN KONÇERTOSU

İlk yorumu: 1948 Ankara.
1946 yılında bestelenmeye başlanmış, ertesi yıl tamamlanmıştır. Bu renkli ve etkili yapıtı Türk keman sanatının ön planda gelen temsilcileri defalarca yorumlamışlar, bazı yabancı kemancılar da repertuarlarına katmışlardır. Konçerto folklomuzdan ve geleneksel sanat musikimizden derlenen malzemeyle ve içtenlikle süslenmiş, renkli orkestralaması ve senfonik bütünlüğüyle tanınmıştır.

Birinci bölüm (Allegro giusto) sonat biçimindedir. İkinci bölüm (Adagio) dokudaki zarafet ve inceliği, duygulu ve anlamlı havasıyla yapıtın belki en ilgi çeken sayfalarını kapsar. Üçüncü bölüm (Allegro con fuoco) gene Karadeniz bölgesine özgü ritmleriyle neş’eli, ışıltılı bir görünüş getirir.

KÖÇEKÇE SÜİTİ

Bestecinin en sevilen, en çok yorumlanan yapıtları arasındadır. Bilindiği üzere «Köçekçe», eskiden «köçek» denilen erkek dansçıların eşlik musikisi için kullanılan bir terimdir. «Köçekçe»ler eski büyük kent eğlence musikisinin «fasıl» sonlarında yer alan şarkılı veya yalnızca çalgılarla çalman parçalardır. Bunlar dizileri ve görüntüleriyle bir tür «süit»dir. Besteci, günümüzde zaman zaman yorumlanan bu dizilerin «Karcığar» ve «Hicaz» makamlarındaki örneklerinden bir seçme yapmış, bunları ustaca orkestralayarak yormayan, gerçekten tatlı bir yapıt yermiştir.


Leave A Reply