1. Mahmut Kimdir? 1. Mahmut Hayatı, Dönemi Siyasi Olayları, Savaşlar

0
Advertisement

1. Mahmut kimdir ve ne yapmıştır? Osmanlı padişahlarından 1. Mahmut’un hayatı, döneminde yaşanan önemli olaylar, savaşlar ve yenilikler.

1. Mahmut

MAHMUT I. (1696-1754)

24. Osmanlı padişahıdır. II. Mustafa‘nın büyük oğludur. Annesi Saliha Sebkati Valide Sultan’dır. Edirne Sarayı’nda doğdu. 1730’dan 1754’e kadar 24 yıl tahtta kaldı. 58 yaşında öldü. Çocuğu olmamıştır. Yerine kardeşi III. Osman geçmiştir.

1703’te, II. Mustafa tahttan indirilip az sonra da ölünce padişah olan amcası III. Ahmet, Şehzade Mahmut’u Edirne’den Topkapı Sarayı’na getirtti. III. Ahmet‘in oğlu Şehzade İbrahim’in ölümü üzerine, en büyük şehzade sıfatıyla Mahmut veliaht oldu, III. Ahmet, Patrona ihtilali sonunda tahttan indirilince de tahta çıktı. Amcası, tahtı kendisine teslim ederken 34 yaşında bulunan Sultan Mahmut’a devlet işleri üzerinde uzun öğütler vermiştir.

Patronalılar’a Karşı

Sultan Mahmut’un ilk işi, devlete hâkim olan, «Patronalılar» denen kaldırım kabadayılarını ortadan kaldırmak için fırsat kollamak oldu. Patronalılar, rüşvet aldıkları bir Rum kasabını, Boğdan’a (Moldavya’ya) prens tayin etmek derecesinde küstahlığı artırmışlardı Bu durum, iki aya yakın sürdü. 25 kasımda, İstanbul’da bulunan eski Kırım hanı Kaplan Giray’ın planladığı şekilde asiler tuzağa düşürülüp tamamen kılıçtan geçirildiler.

İran’la Savaş

İran’la savaş hali devam ediyordu. İran, Batı İran eyaletlerini Türkler’in işgal altında bulundurmasını kabul etmiyordu. Ahmet Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa gibi başkomutanlar İran savaşlarındaki başarılarıyla tanındılar. Hekimoğlu yeniden Tebriz’e girdi. 10 ocak 1732 antlaşmasiyle İran, III. Murat devrinde fethedilmiş olan Güney ve Kuzey Kafkasya’ yı Osmanlı’ya bıraktı. Bu, iki tarafı da memnun etmedi. Muazzam Batı Iran, İran’a bırakıldığı için İstanbul memnun olmadı. Bütün Kafkasya’nın Osmanlı’ya bırakılması da İran’ın ancak silah zoruyla kabul ettiği bir şeydi. Savaş yeniden başladı.

Advertisement

Kendisini şah ilân etmeye hazırlanan Nâdir Han, İran ordularının başına geçti, Bağdat’ı kuşattı. 8 ay kahramanca dayanan Bağdat’ı, Vezir Topal Osman Paşa (Namık Kemal’in büyükbabasının babası) kurtardı. 19 temmuz 1733 meydan savaşında Osman Paşa, Nâdir Han’ı bozguna uğrattı; sonra Safevi Türk ordusunun koruyamadığı Azerbaycan’a girdi, Tebriz’i yeniden aldı. Durum tam Osmanlı lehine gelişmişken, Doğu cephesi başkomutanı Köprülüzade Vezir Abdullah Paşa, 1735 Arapçayı Meydan Savaşı’nda şehit düştü. Bu olay üzerine Hekimoğlu Ali Paşa sadaretten azledildi.

Osmanlı, Batı İran ve Güney Azerbaycan’ dan vazgeçmeye razıysa da Kafkasya’yı Safeviler’e geri vermek istemiyordu. Yalnız, Rusya’nın tehditkar bir tavır alması, bir Türk-Rus savaşında Almanya’nın da Rusya’nın yanında savaşa katılacağının anlaşılması, Osmanlı Hükümetini Safeviler’le sulha yanaştırdı.

Rusya’ya Karşı Savaş

Rusya, Lehistan’ın iç işlerine karışmamak üzere ondan önce Osmanlı ile birçok anlaşmalar yapmıştı. Buna rağmen, Rus ordularının güneye ve Orta Avrupa’ya doğru yollarını kesen Lehistan’ın tehlikede olduğu görülüyordu.

Lehistan yutulduktan sonra Rusya’nın Osmanlı’ya saldıracağını anlayan Osmanlı Hükümeti, 2 mayıs 1736’da Rusya’ya savaş ilan etti. Rusya ile Lehistan ve Osmanlı’nın bazı eyaletlerini paylaşmak isteyen Almanya İmparatorluğu ise, Türkler’i iki cepheden vurmak için, 1737 haziranında bize savaş açtı. Avrupa’nın en büyük iki askeri devletiyle tek başına savaşmak durumunda kalan Osmanlı, Rusya’ya karşı savunmada kalınmasına karar verdi.

Almanya saf dışı edildikten sonra tek başına kalacak Rusya sulh istemeye zorlanmış olacaktı. Bu planın isabetli olduğunu olaylar gösterdi. Alman orduları birkaç meydan savaşında tamamen bozguna uğratıldı; Macaristan topraklarında şiddetle sıkıştırılan Almanya, Fransa’ya başvurarak Osmanlı ile sulh yapabilmesi için aracılık istedi. Tek başına kalan Rusya da sulha razı oldu. Böylece Osmanlı, Pasarofça Antlaşması ile Almanya’ya verdiği çok önemli toprakları Belgrat antlaşmaları ile geri aldı. Almanya, büyük toprak kaybına uğradı. Rusya, Karadeniz’in bir Türk gölü olduğunu, bu denizde yalnız Osmanlı bayrağını taşıyan gemilerin bulunacağını kabul etti. Böylece, Osmanlının daha dünyanın en güçlü devleti olmakta devam ettiği kesin şekilde ortaya konuldu.

Nâdir Şah’la Savaş

Bu sıralarda Hindistan Türk İmparatorluğu üzerine yaptığı seferden dönen, dünyanın ikinci güçlü devleti durumuna yükselen Avşar İmparatoru Nâdir Şah, yeniden Osmanlı’yı tehdide başlamıştı. Yalnız, bu Doğu Savaşı sonunda, Nâdir Şah hiçbir toprak kazancı elde edemedi; boşu boşuna yıllarca iki taraftan Türk kanı akıtıldıktan sonra 6 ekim 1746’da, sulh yapıldı; IV. Murat‘ın Safeviler’ le yaptığı 1639 Kasr-ı Şirin sulhunda çizilmiş sınırlar esas kabul edildi. Bugünkü Türk-İran sınırı da 1639 antlaşmasına dayanır.

Advertisement

Nâdir Şah öldükten bir müddet sonra da I. Mahmut öldü, babası II. Mustafa‘nın yanına gömüldü. «Sebkatî» mahlâsı ile şiir yazmıştır; Arapça şiirleri de vardır. Çiçeğe, satrança, kuyumculuğa meraklıydı. İyi bir bestekardır. Yalnız 4 saz eseri besteleriyle zamanımıza kalmıştır. Sekiz cami yaptırmış, birçoklarını tamir ettirmiştir. Tophane’deki büyük çeşme de onundur. Ayasofya, Fatih ve Galatasaray’daki büyük kütüphaneleri de o kurmuştur.

Birinci Mahmut devri Osmanlı İmparatorluğunun son bahtiyar devirlerinden biri olmuştur.

I. Mahmut

I. MAHMUT DÖNEMİNİN SİYASAL OLAYLARI (1730-1754)

İran Savaşları

Patrona Halil isyanı nedeniyle İran saldırılarına ancak 1731’de karşılık verilebildi. Yapılan Ahmet Paşa Antlaşmasına göre; (1732)

  1. Kafkasya, Osmanlı denetiminde kalacaktı.
  2. Batı İran ve Azerbaycan İranlılara bırakılacaktı.
  3. Güney sınırı, Kasr-ı Şirin’le belirlendiği gibi kalacaktı.
  4. Kuzeyde Aras ırmağı iki devlet arasında sınır olacaktı.

Bu antlaşma iki tarafı da tatmin etmedi. Bu yüzden Osmanlı – İran savaşları XVIII. yüzyılın ortalarına kadar devam etti. Sonuçta Kasr-i Şirin Antlaşmasındaki sınırlar esas alınarak barış yapıldı (1746).

OSMANLI-RUS VE AVUSTURYA SAVAŞLARI (1733-1739)

Rusya, Osmanlılar’ın İran’la savaşmasından yararlanarak Kırım’ı egemenliğine alma ve Karadeniz’i bir iç deniz haline getirme çabalarına hız verdi.

Rusya ile Avusturya aralarında yaptıkları gizli bir antlaşmaya göre Osmanlı Devleti’nin bazı topraklarını paylaşmışlardı. Bu paylaşıma göre Kırım, Karadeniz, Balkanlardaki Ortodokslar Rus nüfuzu altına bırakılmıştı. Avusturya ise Sırbistan, Bosna-Hersek’e yerleşecekti.

Ruslar’ın

  • • Kırım’ı işgal etmeleri,
  • • Azak Kalesi’ni alması
  • • Lehistan’ın içişlerine karışmaları

savaşa yol açtı.

Savaşın başlamasından bir süre sonra, bağlaşma gereği Avusturya da Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti.

Osmanlı orduları, her iki cephede de başarılar kazandılar.

Advertisement

Fransa’nın araya girmesiyle antlaşma imzalandı.

Belgrat Antlaşmaları (1739)

Avusturya ile yapılan antlaşmaya göre:

  1. Avusturya; Banat Yaylası ve Temeşvar hariç, Pasarofça Antlaşması’yla Osmanlılardan aldığı yerleri geri verecekti.
  2. Tuna ve Sava nehirleri iki devlet arasında sınır kabul edildi.

Ruslarla Yapılan Antlaşmaya Göre

  1. Ruslar bu savaşta elde etmiş oldukları toprakları Osmanlı devletine geri vereceklerdi.
  2. Azak Kalesi Ruslarda kalacak; fakat Ruslar bu kaleyi yıkacaklar ve yerine de yeni bir kale yapmayacaklardı.
  3. Rusya, Azak Denizi’nde savaş ve ticaret gemisi bulundurmayacaktı.
  4. Rus Çarı, protokol bakımından Avusturya imparatoruna ve Fransa kralına eşit sayılacaktı.
Önemi
  • a. Bu iki antlaşma, Osmanlı Devleti’nin XVIII. yüzyılda imzaladığı son kazançlı ve onurlu antlaşmalardır. Rusların Karadeniz’e inmeleri bir süre için de olsa engellenmiştir.
  • b. Karadeniz’in bir Osmanlı denizi olduğu bir daha kabul edilmiştir.
  • c. Antlaşmanın imzalanmasına aracılık eden Fransa Osmanlı Devleti’nden yeni ve önemli imtiyazlar elde etti.

Bu antlaşmadan sonra Osmanlılar, Rus saldırılarına karşı İsveç’le bir ittifak kurmuşlardır.

1740 Kapitülasyonları

Sultan I. Mahmut tarafından imzalanan ticaret antlaşmasına göre Fransa’ya Kanunî devrinden beri verilen imtiyazlar gözden geçirildi. Yeni birtakım ekonomik, hukuksal ve dinsel imtiyazlar sağlandı. Ayrıca bu hakların bundan böyle sürekli yürürlükte kalacağı ve değişmeyeceği esası kabul edildi.

1740 kapitülasyonlarıyla Fransa’ya, öteki devletlerden daha üstün bir yer verilmiş oluyordu.


Leave A Reply