İstanbul At Meydanı Tarihi

0
Advertisement

İstanbul At meydanı tarihi ile ilgili olarak genel bilgilerin yer aldığı yazımız. İstanbul At meydanı hangi amaç ile ne zaman kurulmuştur? At meydanı hakkında bilgiler.

İstanbul At Meydanı

İstanbul’da, Sultan Ahmet Camisi önündeki meydana XIX. yüzyıl başlarına kadar Osmanlılarca verilen addır. At meydanı Bizanslılar devrinde hipodromdu. 196 yılında Roma İmparatoru Septimius Severus tarafından kurulmuş, sonra Konstantinos tarafından hipodrom şeklinde tamamlanmıştır. Bizans’ın toplum ve siyaset hayatında çok önemli yeri olan at ve araba koşuları burada yapılırdı. İlk zamanlar Atmeydanı’nın her tarafı sütunlar ve heykellerle süslüydü. Dördüncü Haçlı Seferi’nde Lâtinler’in İstanbul’u işgalleri sırasında (1204) Atmeydanı’nı Haçlılar yağma ettiler, yakıp yıktılar.

İstanbul’un Türkler tarafından alınmasından sonra Hipodrom’a Atmeydanı adı verildi. At talimleri ve cirit oyunları yeri olarak kullanılırdı. Bayramlarda, büyük saray düğünlerinde şenlikler burada yapılırdı. XVII. yüzyıl başlarında Sultan Ahmet Camisi yapılınca Atmeydanı çok daraldı. Eskiden çok geniş olan Atmeydanı’nın yalnız at ve araba koşularına ayrılan alanı 1 18,5X370 metre ölçümündeydi.

Atmeydanı’nın ortasında bugün 72X300 ölçümünde bir park, dolaylarında Tapu Dairesi, İktisadî ve Ticarî ilimler Akademisi, Sultan Ahmet Camisi ve Divanyolu vardır. Bahçenin içinde Dikilitaş, Örme Sütun, Bur-malı Sütun, Alman Çeşmesi bulunmaktadır.

Dikilitaş, Mısır’da III. Tutmosis (M. Ö. 1504-1450) tarafından Heliopolis’te Güneş Tapınağı önüne Tanrı Ammon adına diktirilmiş bulunan anıtlardan biridir. Roma İmparatorlarından İulianus 361’de bunu Bizans’a getirtmek üzere yerinden kaldırmış ise de, ölümü üzerine iş yarıda kalmıştı. Yıllarca yerde bırakılan taş, nihayet 390’da İmparator I. Theodosios tarafından getirtilerek buraya diktirilmiştir. Yüksekliği 30 metreyi bulan taşın Bizanlılar tarafından yapılmış kaidesinin yüzlerinde Bizans hayatını canlandıran, Atmeydam’ndaki koşuları gösteren kabartmalar vardır.

Advertisement

Orme Sütun’un ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber Konstantinos Porphyrogennetos (911-959) tarafından diktirildiği veya eskiden kalma bir sütunun tamiri suretiyle vücude getirildiği sanılı/or. Sütunun üzerini kaplıyan ve İmparator Ma-kedonya’lı I. Besileios’un fetihlerini gösteren tunç levhalar Lâtinler’in istilâsı zamanında (1204-1261 ) para döktürülmek üzere yerlerinden sökülüp eritilmiştir.

Yılanlı Sütun denilen ve Yunanlıların Plataiai’de Persler’e karşı sağladıkları zaferin (M.Ö. 479) anısı olarak Delphi’deki Apollon ‘ tapınağına sunulmuş bulunan sütun ise Büyük Konstantinos tarafından Yunanistan’dan getirtilerek buraya diktirilmiştir.

Halk arasında Alman Çeşmesi diye anılan çeşme 1895’te Almanya İmparatoru II. Wil-helm tarafından II. Abdülhamit’e bir cemile olarak yaptırılmıştır.

At meydanı, Bizans devrinde olduğu gibi Osmanlı devrinde de bazı ayaklanmalara ve iç savaşlara sahne olmuştur. Türkiye’de ilk defa tertip edilen genel sergi At meydanı’nda açılmıştır (28 şubat 1863). İzmir işgalini protesto maksadı ile İstanbul halkının yaptığı büyük miting de burada olmuştur (23 mayıs 1919).

At Meydanı Olayları

XVII. yüzyılda, IV. Mehmet’in (1648-1667) ilk saltanat yılında yeniçerilerle sipahiler arasında Atmeydanı’nda korkunç ve kanlı bir şehir savaşı oldu. İstanbul halkının bir kısmı ve devlet adamlarından bazıları, Sultan İbrahim’in tahttan indirilip öldürülmesinden memnun olmamışlardı. Sultan İbrahim’i tahttan indirip öldürenler yeniçerilere dayanmış olduklarından, bu seferki muhalifler de sipahileri elde etmek suretiyle yeni bir fitne çıkarmak istiyorlardı. Sipahiler Atmeydanı’nda toplanıp sadrâzamla şeyhülislâmı istemediklerine dair saraya haber gönderdiler. Hükümdar, hâdise çıkarmadan dağıldıkları takdirde sadrâzam ile şeyhülislâmı azledeceğine dair söz verdi. Bu söz Atmeydanı’ndaki sipahileri yatıştırmadığı gibi Ortacami’de toplanan yenjçeri ağalarını da çok kızdırdı. Dağılmaları için sipahilere elçi gönderdiler. Elçinin sipahiler tarafından öldürülmesi üzerine iç savaş bütün dehşetiyle başladı. İyi silâhlanmamış bulunan ve idare edilemiyen sipahilerin yenilmesiyle sona erdi (28 ekim 1648).

Advertisement

At meydanı’ndaki önemli bir başka ayaklanma da 1656 yılı mart ayında olmuştur.

Uzun zamandır devam edegelen hoşnutsuzluğun bir neticesi olarak, Girit’ten gelen Yeniçeriler «Biz savaş günlerinde taşları yastık, toprağı yatak yaptık. Ulufelerimiz niçin verilmiyor?» diye sokaklarda dolaşmaya başlamışlardı. Alınan tedbirler fayda vermediği gibi sipahiler de ayaklandılar. Saraydan aracı olarak gönderilen Kara Abdullah Efendi’yi parçaladılar. Padişah II. Mehmet’i Alayköşkünde ayak divanına çağırdılar, öldürülmesini istedikleri devlet adamlarının idamına padişahtan ferman aldılar.

İdam edilenlerin cesetleri sürüklenerek At meydanı’na getirildi, orada bulunan meşhur çınarın dallarına asıldı. Bu kanlı facia tarihimize «Vaka-i Vakvakiye» adı ile geçti.


Leave A Reply