Eski Bekçiler

0
Advertisement

Yaşı belirli bir seviyenin üstündekilerin hatırladığı bekçilik sisteminin bel kemiği eski bekçiler ile ilgili bilgilerin yer aldığı sayfamız.

Eskiden toplum hayatında bekçinin önemli bir yeri vardı. Anadolu’dan gelen bu sağlam yapılı adamlara her bakımdan güvenilirdi. Bugünkü gibi ellerinde silâh ve düdük yoktu. Memleketlerinin kıyafetini asla değiştirmezlerdi. Kış gecelerinde kara koyun postundan yapılmış gocuklarına bürünürler, ucu demirli, ağır bekçi sopalarını düzenli bir şekilde sokaktaki taşlara vurarak dolaşırlardı.

Bekçiler geceleri sokakları dolaşmak, yangınları haber vermekten başka, gazetenin bulunmadığı çağlarda hükümet emir ve yasaklarını da mahalle halkına duyururlardı. Ayrıca, ölüm, doğum, düğün olan evlerin hizmetinde bulunur, evlerin, konakların kışlık odunlarını keser, evlere su taşır, yazları sayfiyelere gidenlerin everini bekler, kiralık evlere kiracı bulurlardı. Ekseriya mahalle kahvesinin üssündeki bekçi odasında yatarlardı. Bütün mahalle halkını tanırlardı. Uygunsuzları bilir, hoşa gitmeyecek olayları önlemek için ellerinden geleni yaparlardı. Mahallede uygunsuz kimselerin barınmasını önlerlerdi.

Bekçiler ramazanlarda, halkı sahura kaldırmak için, sahur vakti davul çalarak dolaşırlar, bu arada mâniler de söylerlerdi. Mahalle halkı gençleri pek saymayacağı için 30 – 35 yaştan yukarı olan bekçiler sakal bırakırlardı. Bunlara mahalleli «Bekçi Baba» derdi. Evliya Çelebi’ye göre XVII. yüzyıl ortasında İstanbul’da, 300’ü Eski Bedesten ve Yeni Bedesten’de olmak üzere, 12.000 bekçi vardı.

Bekçi Baba sopasının demir saplı ucunu taşlara vurarak, geceleri saati haber verirdi. Bazı bekçiler sopalarının demir ucu ile saat başlarında, saat sayısı kadar, «tak tak» diye vururken, buçukları da sopayı taşlarda sürüyerek hafifçe tıkrdatmak suretiyle belirtirlerdi. Çok daha usta olanları ise çeyrek saatleri de bildirirlerdi.

Advertisement

Leave A Reply