Afrika Edebiyatı Özellikleri Nelerdir? Başlıca Yazarları ve Eserleri Nelerdir?

0
Advertisement

Afrika kıtası edebiyat çeşitleri kaça ayrılır, özellikleri nelerdir? Eserleri ve yazarları kimlerdir? Afrika edebiyatı hakkında detaylı bilgi.

Edebiyat

Dar bir görüş açısından bakıldığında en azından üç Afrika ve bu yüzden de üç Afrika Edebiyatı olduğu görülür:

  1. Arap dünyasıyla olduğu kadar Avrupa ile de kültürel ve tarihsel bağları bulunan, genelde Müslüman Arap Edebiyatı çerçevesi içinde ele alındığı için bu yazının konusu dışında kalan, Sudan ve Akdeniz kuşağının Kuzey Afrika Edebiyatı.
  2. Kara derililerin çoğunlukta bulunduğu topraklarda filizlenen Afrika Edebiyatı.
  3. Güney Afrika ve Rodezya gibi, Avrupalıların egemen olduğu bölgelerde gelişen Beyaz Afrika Edebiyatı.

Afrika Edebiyatı :

Yazı dilinin olmayışı Afrika Edebiyatı’nın uzun süre bir sözlü edebiyat olarak kalma zorunluluğunda bıraktı. Sözlü olmasına karşın çok zengin olan edebiyatta 2.000’ini aşkın Afrika masalı vardır. Hayvan öykülerinin, kahramanlık destanlarının büyük yer tuttuğu bu masallar, köy ve kabile secerecileri tarafından alanlarda süslenip güçlendirilerek ve önemli olaylar kilometre taşları olmak üzere tarih düşürülerek anlatılırdı. Tıpkı krallık gibi, secerecilik de babadan oğula geçen bir meslekti. Dinsel söylenceler, genelde türkü olarak okunan şiirler, diyaloglarla şarkıların ve dansın içiçe örüldüğü göstermelik köy olunları öteki başlıca sözlü edebiyat türleriydi.

Çağdaş Afrika Edebiyatı ise çeşitli akımlardan etkilenmekle birlikte kendi yerel gelenekleriyle evrensel kültürün bir karması görünümündedir. Yeni kurulan devletler bir yandan sözlü edebiyat ürünlerini derletip yazıya geçirtirken yeni kuşak edebiyatçılar da yerel dillerini büyük kümelerin içinde (Haussa, Svahili, Yoruba) değerlendirme yollarını aramaktadırlar. Bu konuda ilk akla gelen kişi Thomas Mofolo’dur (1875-?).

Güney Afrika’da yetişen bu Hıristiyan yazarın Soto diliyle yarattığı üç romanı vardır: Birçok Avrupa diline çevrilen ilk eseri Moetti oa bochabela (Doğu Gezgini), ikincisi etkili bir aşk öyküsü olan Pitseng asıl baş eseriyse eski bir Güney Afrika kahramanlık öyküsü olan Chakar’du. Kendi dillerini kullanan başka yazarlar arasında Merriman Labor,şair Jacob Stanley Davies (Sierra Leoni’liler), Adelaide Casley-Hayford, Gana’lı Mabe! Dove Danquah anılır. D. O. Fangunwa, Yoruba dilini kullanmıştır; aynı dilde yazan Duro Ladipo, Herber Ogunde, Kola Ogunmola, Obutunde İjimere, ulusal tiyatrolarına oyunlar hazırladılar. Güney Afrika’da ise (bazen İngilizceyle birlikte) Zulu dili de edebiyatta işlendi (H.İ.E. Dhlomo, B.W. Vila-kazi, Ezekiel Mphahlek); Shona, Bemba, Tswana, Pedi, Lhosa, doğallıkla Soto dilleriyle yazan edebiyatçılar görüldü. Svahili diliyle yazan Tanzanyalı Shabaan Robert’in ilginç eserleri vardır.

Advertisement

Öte yandan, genel olarak Avrupa dillerinden biriyle kaleme alınan yazılı edebiyatın ancak 50 yıllık bir geçmişi vardır. Zenci Afrika Edebiyatı bu açıdan da anayurtlarında bağımsızlıktan önce ve sonra Fransızca kullananlar ile İngilizce kullananlar olmak üzere genelde başlıca iki büyük edebiyat dilimine ayrılır.

Fransızca Yazan Afrikalı Yazarlar :

Bu dilde eser veren Afrikalı yazarlar arasında en gözde edebiyat dalı şiir olmakla birlikte, zamanla roman ve denemeye de yer verildi. Senegalli Birago Diop (1906-1971) kısa öykülerinde eski Afrika uygarlıklarının kaynaklarını yeniden değerlendirerek ve denemeci Alioune Diop (1911) unutulmaya yüz tutmuş gelenekleri tüm saflığıyla ortaya çıkararak ünlenen kardeş iki yazardır. Senegal’in ünlü devlet adamlarından Chant d’ombre (Karanlığın Şarkısı) 1945, Hosties Noires (Kara Ayinler) 1948 gibi şiir kitaplarınızı, Anthologie de la nouvelle poesie noire et malgache de langue française (Yeni Zejıci Şiirinin Antolojisi ve Madagaskar’da konuşulan Malgaş Fransızcası) 1948 adlı eserin de yazarı olarak bilinen şair Leopold Sedar Senghor, 1960’ta Senegal Cumhurbaşkanı seçildi. Diop ailesinin en küçük üyesi olan Senegalli D. Diop, Malgaş Fransızcası ile yazan Madagaskarlı şairlerden Joseph Rabearivelo (1901-1937) ve Havana-Romnantoanina Madagaskarlı iki romancı Armand Rina ve B. Rodilsh Fransızca olarak yazan öbür önemli zenci yazarlardır.

Martinikli Aimé Cesaire ve Gineli Léon Damas gibi şairlerin öncülük ettiği negritude (zencilik) felsefesi Afrika’ nın varlığını ve sorunlarını dünyaya duyurmayı amaçladı. Bu konuda Cesaire’in Cahier d’un retour an pays nata, (Doğum Yerine Dönüşün Defteri) 1939 adlı kitabı yeterince yankı buldu. Bu kümeye eklenebilecek öteki Afrika şairleri (Moritanya’dan Edouard Maunick, Kamerunlu Eldlongue Epanya-Yondo, Kango’dan Tchicaya U’Tamsi, Senegalli Malick Fail) zenginliğin haklar sorununu dile getirdiler, sömürgeciliği yerdiler, Zenci kahramanları ön plana çıkararak yücelttiler. Kamerunlu Mongo Beti (1932) Afrika yaşamını çağdaş değerleriyle sundu; aynı ülkeden Ferdinand Oyono, Ganalı Camara Laye, Sembène Ousmane Fransızca yazan edebiyatçılar arasında en başta gelirler.

İngilizce Yazan Afrikalı Yazarlar :

Onikiyi aşkın Afrika ülkesinde İngilizce üretilmeye başlanan, özellikle toplumsal ve ahlaki değerlerin tartışıldığı edebiyatta, çeşitlilik ve canlılık yönünden önceleri Nijerya rakipsizdi. Biafra Savaşı’nın deneyimi bu ülkede güçlü duyguların oluşması için bir odak noktası yaratırken, Nukrumah’ın dikta yönetimi de Gana’da benzeri ulusal bir tepki yarattı. The Palm-Wine Drunkard (Hurma Şarabı Sarhoşu) 1952, My Life in the Bush of Ghosts (Hayaletli Ormandaki Yaşamım) 1954, The Brave African Huntress (Aslan Yürekli Bayan Avcı) 1958, Feather Women of the Jungle (Ormanın Tüylü Kadını) 1962 gibi gülmece romanları ve kısa öyküleriyle Amos Tutuola (1920); Things Fell Apart (Birbirine Ayrı Düşen Şeyler) 1958, No Longer at Ease (Huzur Artık Haram) 1960, Arrow of God (Tanrı’nın Oku) 1964, A Man of the People (Bir Halk Adamı) 1966, romanlarıyla geçmiş günlerin özlemini alaycı, buruk bir dille yansıtan Chinua Achebe (1930); Afrika dışında da geniş bir okur kitlesi bulunan ilk yazarlardı. Jagua Nana (1961), Burning Grass (Yanan Otlar) 1962, Beautiful Feathers (Güzel Tüyler) 1963, People of the City (Büyük Kent İnsanları) 1963, İska (1966) gibi Afrika yaşamından değişik görünümler veren romanlarıyla Cyprian Ekwensi (1921), A Dance of the Forests (Ormanlara Özgü Bir Dans) 1963, The Lion and the Jewel (Aslan ve Pırlanta) 1963, The Road (Yol) 1965 adlı oyunları ve Avrupalıları taklit etmeyi hüner sayan Zencileri taşlayan alaycı romanı The interpreters (Yorumcular) 1965 ile Wole Soyinka (1934) kısa sürede onlara katılmakta gecikmediler. Bu arada, Marksist görüşlerinden ötürü Jomo Kenyatta tarafından cezaevine konulan Kenyalı James Ngugi (1938), Weep Not, Child (Ağlama Yavrum) 1964. The River Between (Aradaki Irmak) 1965, A Grain of Wheat (Bir Buğday Tanesi) 1965 gibi romanları ve The Black Hermit (Kara Yalnızlık) 1968 adlı oyunuyla Doğu Afrika’nın en beğenilen yazarlarından biri olduğunu kanıtladı.

Three Plays (Üç Oyun) 1966 adlı kitapta yer alan Song of the Goat (Keçinin Şarkısı), The Masquerade (Maskeli Balo), The Raft (Sal) gibi güldürülerini ve toplu şiirlerini içeren A Reed in the Tite (Gelgitlerin Ortasında Bir Kamış) 1965 yazarı John Pepper Clark (1935); Dear Parent and Ogre (Sevgili Koruyucu ve İnsan Yiyen Dev) 1964, The New Patriots (Yeni Yurtseverler) 1965, gibi taşlama oyunları ve töreleri alaya alan cüretli romanı The Burntout Marriage (Yanıp Kül Olan Evlilik) 1967 ile belirli bir çizgiye ulaşan S arif Easmon; The African Child (Afrikalı Çocuk) 1959, The Radiance of the King (Kralın Parlaklığı) 1965 gibi destansı romanlarında Afrika gelenek ve göreneklerini özlemle dillendiren Camara Laye (1928); Wand of the Noble Wood (Soylu Tahtadan Yapılma Asa) 1961, Blade Among the Boys (Çocuklar Arasındaki Hırgür) 1962 adlı toplumsal eleştiri romanlarıyla Onuora Nzekwu (1928); The Second Round (İkinci Raunt) 1966 romanında siyasal taşlamayı ön planda tutan Lenrie Peters öteki önemli yazarlardır.

Öte yanan, Güney Afrikalı ve Rodezyalı bazı Zenci yazarlar ülkelerinde izlenen katı ırk ayrımı uygulamasına karşın sivrilmesini bildiler: Dark Testament (Kara Vasiyetname) 1942 adı altında yayımlanan öykü kitabı ve Song of the City (Büyük Kent Şarkısı) 1944, Mine Boy (Maden Çocuğu) 1946, Awreath for Udomo (Udomo İçin Bir Çelenk) 1956 gibi oldukça duygusal ama çarpıcı romanlarıyla Johannesburglu Peter Abrahams; kara derili Afrikalının kendi öz topraklarındaki köle yaşamını korkusuz bir anlatımla dillendiren Down Second Avenue (İkinci Caddeden Aşağısı) 1959 adlı kusursuz çalışması ile Pretoryalı Ezekeel Mphalele ilk olarak; 1974’te 3 Port Elizabeth Plays (Üç Port Eliza-bet Oyunu) adı altında yayımlanan kitapta yeralan iki oyunu Boesman and Lena (Boesman ve Lena) ile Statements (Deyişler) Afrika ve İngiliz tiyatrolarında gösteriye sunulan Athol Fugard ise daha sonra, dikkati çeken yazarlar oldular. Lewis Nkosi ve Alex La Guma aynı toprakların yetiştirdiği önemli Zenci yazarlardır. Bu arada, Neville Denny’nin yayımladığı Pan-African Short Stories (Afrika’ya İlişkin Kısa Öyküler) 1965, Paul Edwards’in yayımladığı Modern African Narrative (Modern Afrika Hikâyeleri) 1966, John Reed ve Clive Wake’in A Book of African Verse (Afrika Şiirinin Bir Kitabı) 1964, Richard Rive’in Modern African Prose (Çağdaş Afrika Düzyazısından Örnekler) 1964 Zenci yazarların eserleriyle ilgili başlıca antolojilerdir. Oladele Taiwo’nun An introduction to West African Literatür (Batı Afrika Edebiyatına Bir Giriş) 1967 ile “Black Orpheus” dergisinde çıkmış eleştiri yazılarını derleyip kitap halinde yayımlayan Ulli Bier’ in introduction to Afric an Literature (Afrika Edebiyatına Giriş) 1967 eleştiri dalında iki önemli eserdir. Ayrıca Angola’da av hayvanları ve avlanma yöntemleriyle ilgili olarak Portekizce yazılan bazı kitaplar, Etiyopyalı papazların kendi uydurdukları bir alfabe bu dille yaptıkları birkaç İncil çevirisi geriye kalan Zenci Afrika Edebiyatı’nı oluşturur.

Advertisement

Beyaz Afrika Edebiyatı :

Afrika’ya yerleşmiş Avrupalıların oluşturduğu bu edebiyatın yazarları eserlerini Afrikaanca ve daha çok İngilizce olarak yazarlar. Putataparlığa övgü içerikli büyük eseri Story o an African Farm (bir Afrika Çiftliğinin Öyküsü)’nü 1883 “Ralph iron” takma adıyla Yazan Alman kökenli kadın romancı Olive Schreiner (1855-1920) bu edebiyatı başlatan kişi olarak anılır. Yaklaşık yarım yüzyıl sonra onu izleyen William Plomer (1903-1973), tıpkı Schreiner gibi renk ayrımı göstermeksizin, hatta kara derili insanı sevecen bir yaklaşımla ele alan Turnboltt Wolfe (1926), Sado (1931), The Case is Altered (Durum Değişti) 1932, Ali the Lion (Aslan Ali) 1936, A Shot in the Park (Parkta Bir Silah Sesi) 1955 romanlarının ve I Speak of Africa (Ben Afrika’dan Konuşuyorum) 1927, Paper Houses (Kâğıttan Evler) 1927 adı altında yayımlanan kısa öykü kitaplarının yazarı olarak gösterilen tepki karşısında Güney Afrika’yı terk etmek zorunda kaldı. The W ayıgoose (İnatçı Kaz) 1928, Adamiastorn (1935), The Flowering Rifles (Çiçek Açan Tüfekler) 1939 gibi çağdaş uygarlığa başkal-dıran şiir kitapları ve Broken Record (Kırık Plak) 1934, Light on a Dark Horse (Bir Kara Atı Aydınlatmak) 1951 adı altında yayımlanan kendi öz-yaşam öyküleriyle şair Roy Campbell (1901-1957); içinde yaşadığı toplumu acı bir dille kınayan romanları God’s Stepchildren (Tanrı’nın Üvey Çocukları) 1924, The Burning Man (Yanan Adam) 1952, The Wizard Bird (Sihirbaz Kuşu) 1962 ile Sarah Getrude Millin (1889-1968), The Lost World oj Kalahari (Kalahari’nin Yitik Dünyası) 1959, The Heart of the Hunter (Avcının Yüreği) 1961 gibi gezi kitaplarıyla Laurens Van der Post (1906) ve Pauline Smith bu dönemde eser veren öteki yazarlardı. Irk ayrımı (aparheid) politikasının hükümetler tarafından ülkelerinin resmi uygulaması olarak benimsenmesinden soma, buna karşı büyük bir tepki edebiyatı gelişti: Alan Paton Güney Afrika’nın kara derili insanına duyduğu sempatiyi dile getiren romanı Cry the Belowed Country (Ağla, Sevgili Yurdum) 1948 ile başlattığı bu akımı Too Late the Phalarope (Artık Çok Geç Deniz Çulluğu) 1953, Debbie Go Home (Debbie Evine Git) 1961, Apartheid and the Archbishop (Irk Ayrımı ve Başpiskopos) 1973, Knocking on the Door (Kapı Vuruluyor) 1975, Ah But Your Land is Beautiful (Ama Senin Toprakların Çok Güzel) 1981 gibi öteki eserleriyle sürdürdü.

The Grass is Singing (Otların Şarkısı) 1950, The Golden Notebook (Altın Defter) 1962, Briefing for a Descent into Hell (Cehenneme İniş Brifingi) 1971, The Summey Before the Dark (Karanlıktan Önceki Yaz) 1973 gibi romanlarında Marksizmi benimsemiş kişilerle bu öğretiden kopmuş kişileri yüzleştirip durmaksızın tartıştıran Rodezyalı kadın yazar Doris Lessing (1919), Francis Carey Slater, Dan Jacobson ve Nadine Gordimer beyaz Afrika edebiyatının öteki temsilcileridir.

SANAT

Afrika’da geleneksel Sahraaltı sanatı yalnız kendi kültür bağlamı içinde anlaşılabilir. Bu bağlam, hem sanat dallarının ortaya çıktığı etnografik çevirisini, hem tarihsel çerçeveyi içerir. Afrikanın geleneksel sanatı insanın ruh durumu üzerinde iyi bir etki yapma amacını güder. Eserler birer güvenlik simgesidir. Belirli bir nesne; kabile önderliği, ruhsal ve bedensel sağlık, barışın korunması ya da saygınlıkla özdeşleştirilir, topluluk tarafından kabullenilen olumlu değerleri yansıtır ve güçlendirir. Simgelerin ve biçimlerin anlamı topluluğun tüm üyelerince hemen kavranır. Sanat dallarına ilişkin tarihsel kaynaklar sayılıdır.

Müslüman ve Avrupalı gezginlerin sanatlardan söz etmeleri, tarihçiler için pek önemli veriler sayılmaz. Örneğin, 1352’de Mali sarayının avlusundaki bir mask, 17. yüzyılın yarısında Benin tunç plaketleri tanımlanmışsa da bu tanımlamalar nesnelerin biçimleri konusunda tam bir fikir vermez. İlk gezginler yurtlarına sanat dallarından örneklerle döndüler. Bu durum, Avrupa’daki soyluları koleksiyonculuğa yönlendirdi, bazı eserler de müzelerde sergilendi. Gepe de birçok geleneğin canlandırılması, yalnız veri eksikliğinden değil, Afrikalı sanatçılar ye zanaatçılarla iletişim yokluğu nedeniyle olanaksızdır. Üstelik sanatsal biçimlerin ortaya çıkışını ya da bulunuşunu bildiren sözel anlatımlar genellikle \belgesel kanıt oluşturacak kadar yeterli değildir. Nok ve Ife’deki gibi arkeolojik kazılar figüratif sanat geleneğini gün ışığına çıkarmıştır. Gerçekte, pişmiş topraktan ya da madenden yapılmış, göreceli olarak, bozulmadan günümüze gelen sanatsal biçimler vardır, ancak araştırmalara daha yeni başlanmıştır. Birçok nokta arkeolojik kazıların yanı sıra daha yeni biçimlerin ve geleneklerin araştırılmasına bağlıdır. Antropolojiye ilişkin kanıtlar daha çoksa da, yetersizdir. Sanat; toprağın, hayvanın ve insanın verimliliği; zenginlik, güç ve bireysel zenginlik gibi toplumda olumlu kabul edilen değerlerle ilgiliydi. Üstelik, toplumsal denetimi etkileyecek işlevleri de vardı; yamyamlık, büyücülük, adam öldürme, zina gibi topluma ters düşen davranışları bulup çıkartır ve yasaklardı.

Afrika sanatının araştırılması, genelde biçemler, tipler ve üretim yöntemleriyle kendiliğinden sınırlandırılmıştır. Sanatın hareketli yönü pek açıklığa kavuşmamıştır; bu nedenle estetik sorunlar, sanatçının rolü ve durumu, sanatçıların ve sanatın gerek toplumsal, gerekse ruhsal yönleri konusunda pek az bilgi vardır. Güzel sanatlarla uygulamalı sanatlar ve sanatçı ile zanaatçı arasında tam bir ayrım yoktur; sanat dalları arasında bir sıradüzenin olup olmadığı, Batı dünyasındaki gibi resimle heykelin seramikten ve dokumacılıktan daha üstün görülüp görülmediği bilinmemektedir. Sanatçı zanaatçı bir uzmandı; genellikle belirli bir beceri elde edinceye kadar bir ustanın yanında çalışırdı. Aynı zamanda, ustalığını yarım gün çalışarak kazanırdı. Kültürünün öteki üyeleri gibi, geçimini sağlamak için tarımla ve başka işlerle uğraşırdı. Becerilerde ve zanaatlarda uzmanlaşma genellikle cinsiyete göreydi; genelde kadınlar çanak çömlek, erkekler tahta oymacılığı ve maden işleyiciliği yaparlardı. Batı Afrika’da halı, hem kadınlar hem de erkekler tarafından dokunurdu ama tezgâhlar farklıydı. Var olan kanıtlar sanatçıların toplumda belirli bir düzeyleri bulunduğunu, genellikle alt sınıfı oluşturdukları belirtir. Aynı zamanda, eserlerinin toplumca kabul edilen asal değerlere güç kattığı ya da toplumun temel gereksinmelerini yanıtladığı düşünülürdü.


Leave A Reply