Barış Etiği Nedir?

0
Advertisement

Barış Etiği Nedir? Barış Etiği konuları ve örnekleri nelerdir? Barış Etiğinin özellikleri hakkında bilgi.

Birlik ve Barış İle İlgili Özlü Güzel Sözler

Barış Etiği Nedir?

Barış etiği çoğu kez ekolojik etik kapsamında görülmektedir; çünkü öncelikle çevreciler ve Yeşiller sadece doğayla barışı değil, -özellikle de barış eylemlerinde- insanların birbirleriyle de barış içinde (“dünya barışı”) yaşamasını hedeflemişlerdir. Ancak barış etiği aslında, temel ilkesi adalet olan siyasal etiğin kapsamı içinde yer alır. Bütün insanlar için küresel ölçekte bağlayıcı olan insan haklarında ifadesini bulduğu biçimiyle, bütün insanlığı bir dayanışma topluluğu olarak kavrayan adalet anlayışı, “haklı” amaçları gerçekleştirmenin aracı olarak gösterilmek istenen silahı ve savaşı yasaklar.

Yok edici bir potansiyel içeren atom silahları çağında, Ernst Tugendhat’a göre “nükleer pasifist” olmak gerekir, zira “varolmak ya da olamamak” seçeneği giderek insanlığı radikal çözümlere zorlamaktadır. Ama Doğu-Batı çelişkisinin nasıl yumuşatabileceği, daimi barışa nasıl ulaşılabileceği yönündeki etik çözüm önerileri birbirlerine çok ters düşmektedir. Franz Alt, Hz.İsa’ya yönelerek “yüreğin geri dönüşünü” savunurken Andre Glucksmann “korku felsefesinden söz etmektedir “Atom Bombası

Alt, tekrar tekrar şu düşüncenin altını çizer:

Atom bombası tehlikesi, yaratılmış her şeyin ekolojisinin yok olması demektir. Atom bombası, bizim uygarlık buzdağımızın tepesidir.” . Alt, işin buralara varmasını, insanın teknik rasyonalitesinin tek yanlı olarak vurgulanmasının, “akıl ve bilimin kutsanmasının” sonucu olarak görmektedir. Bu nedenle, yaşamı sürdürmenin hayalini kurabilmek, barışı öğrenmek için aklımızın, yeniden duygularımızın ve sezgilerimizin okuluna dönmesi şarttır, diyor Alt. Anlayış ve zihniyetimizi kökünden değiştirmek, “homo economicus’u değil, homo humanus’u, gerçek insanı amaçlayan bir geri dönüşü gerçekleştirmek şarttır”. Bu geri dönüşü herkes gerçekleştirmek durumundadır; Alt’a göre, barışa zemin hazırlamak için bireyin şu soruyu sorarak ilk adımı atması gerekmektedir:

“Benden korkan ve benim de kendisinden korktuğum ötekinin bu duyguyu yenmesini nasıl sağlayabilirim? Kendimi düşmandan nasıl koruyacağım sorusu, artık başlıca derdimiz olmaktan çıkmalıdır. Asıl sorumuz, düşmanımı kendimden nasıl korurum olmalı. Bu da, akıllıca düşman sevgisi demektir. Barışa ancak ahlâki açıdan kendimizi üstün görmeyi bir yaiıa bırakırsak yakınlaşabiliriz. Şimdiye kadarki siyasal etiğimizin geniş ölçüde, parmağımızla hep ötekinin içindeki kötüyü gösterdiğimiz, kendi içimizdeki kötüyü unuttuğumuz… (bir) işaret parmağı etiği olduğunu görmek zorundayız.”

Advertisement
Glucksmann’a göre, pasifizm, öncelikle de “Yeşillerin” barış öğretisi, bir korkaklık felsefesidir.

Glucksmann, direnme hakkını değişik yorumlayarak, korkutanları korkutma hakkı biçiminde meşru bir denge sağlama tezi oluşturmuştur. “Eşit olmayanın en büyük tehlikenin karşısında (ötekiyle) aynı konuma getirilmesi sonucunda uşak uşaklığını üzerinden sıyırıp atar ve büyük biraderin, kendisini eğitimle değiştirme önlemlerine karşı koyar.” Her insanın kaybedeceği ve savunacağı tek bir hayatı, yani kendi hayatı olduğundan, atom bombası dahil bütün imkânlarla atom tehlikesine karşı direnme hakkı doğmaktadır, zira “nükleer silahlar barışı korur”

“Bütün bir gezegenin kadınlarını, çocuklarını, çocuklarının çocuklarını rehin almaya hakkımız var mı? Kendimizin de içinde yer aldığı uygar halkları kıyametle tehdit etmemiz doğru mu? Hayatta kalabilmek uğruna, yok olmayı bilerek riske atan bir kültür hâlâ kültür adını hak ediyor mu? Bu soru, kaba saba aktüelliğin önümüze koyduğu en felsefi, en ciddi ve en basit sorudur. Fazlasıyla rahat vicdanlar ne derlerse desinler, cevap ‘Evet’tir.”

Glucksmann tarih ve felsefe tarihi arasında gezinerek barışın her zaman silahla sağlandığını ve bu şekilde kuramsal olarak temellendirildiğini kanıtlamaya çalışırken Alt, onun bu görüşlerine karşı çıkar.


Leave A Reply