Coğrafyanın Tarihsel Gelişimi, Türklerin Coğrafya Alanındaki Çalışmaları, Katkıları

0
Advertisement

Coğrafya bilimi ne zaman ve nasıl doğmuştur? Coğrafya biliminin doğuşu ve gelişimi, tarihi, tarihçesi, Türklerin coğrafya alanında çalışmaları, katkıları hakkında bilgi.

coğrafya

Kaynak: pixabay.com

Coğrafyanın Doğuşu ve Gelişmesi

İnsanların ilk seyahate başlamasını coğrafyanın doğuşu olarak kabul edebiliriz. Deniz kıyılarında yaşayan ilkel insanların bir hayvan derisine doldurdukları tuzu, dağlık bir bölgedeki başka ilkel insanlara vererek karşılığında ayı derisi aldıklarını farz edelim. Bunlar köylerine döndükleri zaman geçtikleri yerlerden, gördükleri insanlardan bahsedecek, böylece birtakım coğrafya bilgileri getirmiş olacaklardır.

Coğrafya hakkında ilk çalışmalar Milâttan binlerce yıl önce yapılmıştır. M. Ö. 2700 yılına ait, Sümerlilerden kalma tuğla üzerine yapılmış bir dünya hartası bulunmuştur. Bu haritanın kenarında, haritada gösterilen yerler hakkında bilgiler de vardır. Başka bir harta da II. Ramses zamanından kalmadır. Mısırlılar’a ait olan bu harta (M. Ö. 1600) bir altın madeninin yerini göstermektedir.

Eski Yunanlılar coğrafyanın gelişmesinde en önemli rolü oynayanların başında gelir, komşu kıyıları dolaşmış, buraların haritasını çıkarmışlardı. M.Ö. 200 yıllarında Yunanlı coğrafyacı Eratosthenes dünya çevresinin 40 000 km. kadar olduğunu tahmin etmişti. Herodotos ise kitaplarında Akdeniz kıyılarını, Rusya bozkırlarını, Hindistanı, İran ve Anadolu’nun coğrafi özelliklerini anlatmıştır (M. Ö. V. yüzyıl). Genç V. yüzyılda Pythagoras da dünyanın küre biçimi olması gerektiğini ileri sürmüştü. Aristoteles (M. Ö. 384-322) Yer’in Ay’a düşen gölgesinin daire şeklinde oluşu ile bunu ispat etmiştir. Eski Romalılar da harta çizmeye büyük önem verirlerdi. Gerek savaş gerekse ticari gayelerle çeşitli hartalar yapmışlardı.

Eski Yunan ve Romalılar’ın coğrafya konusundaki çalışmaları Ortaçağ’da hemen hemen unutulup gitmişti. Bu devrede dünya coğrafya ilminin önderleri Müslümanlardı. İslâm coğrafyacıları Yunan coğrafyacılarının eserlerinden de faydalanarak yerin çevresini ölçmüş, birçok hartalar yapmışlardır. İdrisi’nin hatası bunların en önemlilerindendir. Gene bu devrede Kadızade-i Rumi, Uluğ Bey, Biruni gibi bilginler genel coğrafya konuları üzerinde çalıştılar. İbni Battuta, İbni Havkal, Mes’udi gibi gezginler de Afrika ve Asya’nın birçok yerlerini dolaştılar.

XV. yüzyıldan önce Avrupalılardın coğrafya bilgisi çok azdı. Yeryüzündeki denizlerin ancak yüzde yedisini biliyorlardı. XV. ve XVI.yüzyıllarda Portekizlilerce İspanyollar okyanuslarda seyahate başladılar. Vasco de Gama Hindistan’a gitti, Kristof Kolomb Amerika’yı keşfetti. Devam eden geziler sonunda coğrafya bilgisi hızla gelişti- Osmanlı coğrafyacılarının en ünlüsü Kâtip Çelebi ile gezginlerin en ünlüsü Evliya Çelebi, XVII. yüzyılda yaşamışlardır.

Advertisement
coğrafya

Kaynak: pixabay.com

Türklerde Coğrafya

Türklerde coğrafya alanındaki ilk çalışmalar, Osmanlı döneminde başladı ve astronomiyle matematiğe bağlı olarak gelişti. Rüknettin Ahmet’in Kazvini’nin Acai-bü’l-Mahlukat ve Garaib’ül Mevcudat (Varlıkların Garipleri ve Yaratıkların Acayipleri) adlı coğrafya ve kozmografya ile ilgili eserini çevirerek Çelebi Sultan Mehmet’e vermesi, Osmanlılarda bu konuda bilinen ilk çalışmadır.

Daha sonra kimi Türk bilginleri de coğrafya ve kozmografya eserleri yazdılar. Bunlar arasında en önemlileri Ali Kuşçu (öl. 1474) ve onun torunu olan Mirim Çelebi’dir (öl. 1525). Fatih Sultan Mehmet‘in buyruğu ile Ptolemaios’un coğrafyasında da ilerlemeler görüldü. Piri Reis ve Seydi Ali Reis‘in yaptıkları haritalar ve gittikleri yerlerle ilgili olarak yazdıkları kitaplar bu dönemin önemli coğrafya eserleridir. Çeşitli coğrafya bilgileri içeren Kâtip Çelebi’nin Cihannüma’sı, Evliya Çelebi nin 10 ciltlik Seyahatnamemi de aynı dönemin önemli eserleri arasında yer alır. 18. yüzyılda Avrupalı araştırmacıların birçok kozmoğrafya ve coğrafya eseri Türkçeye çevrildi. Tanzimat’tan sonra ((1839) coğrafya öğrenimi için gençler Avrupa’ya gönderildi. 1894’ten sonra ülkedeki topografya çalışmaları hızlandı.

Darülfünun 1915’te yeni düzenlemelerle öğrenime başlayınca Edebiyat Fakültesi’ne bağlı Coğrafya Bölümü de yeniden düzenlendi. Yurt dışmdan gelen öğretim üyeleri ve Faik Sabri (Duran), Prof. İbrahim Hakkı (Akyol), Hamit Sadi (Selen) gibi hocaların çalışmalarıyla coğrafya öğrenimi yaygınlaştı. Bu çalışmalara koşut olarak harita, meteoroloji, hidroloji, madencilik, jeoloji, toprak araştırmaları konularındaki çalışmalarda da ilerlemeler oldu. Cumhuriyet döneminde 1933’teki Üniversite Reformu sırasında coğrafya alanındaki çalışmalar artarak yoğunlaştı. 1935’te DTCF’de, ülkedeki ikinci coğrafya bölümü kuruldu. Ali Tanoğlu, Reşat İzbudak, Cemal Arif Alagöz gibi öğretim üyeleri ve yabancı hocalar, birçok coğrafyacı yetiştirdi.

1950′ den sonra DTCF’de yalnız Türk öğretim üye ve görevlileri ders vermeye başladı. Cumhuriyet döneminde, coğrafya alanında üniversite dışında da yoğun çalışmalar oldu. 1935’te MTA (Maden Tetkik Arama Enstitüsü) kurularak jeoloji araştırmaları geliştirildi. 1937’de kurulan Devlet Meteoroloji Enstitüsü, daha sonraki yıllarda çalışmalara başlayan DSİ (Devlet Su İşleri), TEK (Türkiye Elektrik Kurumu), EİE (Elektrik İşleri Etüd İdaresi) gibi kuruluşların ve Harita Genel Müdürlüğü’nün çalışmaları, Türkiye’de coğrafya biliminin daha da gelişmesine önemli ölçüde katkı sağladı.


Leave A Reply