En İyi Arkadaşım, İş Arkadaşım, İyi bir iş arkadaşı nasıl olmalı?

0
Advertisement

İyi bir iş arkadaşı kimi zaman sırdaşınız, işbirlikçiniz kimi zaman da psikoloğunuz olur. Kötü bir iş arkadaşı ise iş hayatınızın sadece kabusu olabilir.

Ofis Çalışanları

Yeni işinize başlamak üzeresiniz. Elbette gerginsiniz. Sizi nasıl bir işin beklediğini, kimlerle çalışacağınızı bilmiyorsunuz. Ama herkesin ortak dileği gününün büyük bölümünü geçireceği iş yerinde uyumlu ve mutlu çalışabileceği iş arkadaşlarına sahip olabilmektir. O nedenle yeni işe başlayanlar için ilk haftalar birer kabustan farksızdır. Özellikle birinci hafta insan asla kendisi gibi olamaz. Hep yapmacık davranışlar sergiler; ya çok iyi ve dışa dönük görünür ya da içine kapanır. Öğle yemeklerini tek başına yer, gazetede okuduğu komik bir haberi yanındakiyle paylaşamaz vs.

Birinci ay geçtikten sonra iş yerindeki ‘iyiler’ ve ‘kötüler’ yavaş yavaş kafada şekillenmeye başlar; iyiler arkadaş olur, kötüler rakip… İşte iş yerine uyum başladığı anda kişi de iş arkadaşları da gerçek kendileri olmaya başlarlar ve yapmacık davranışları bir kenara bırakıp (tabii tıyneti gereği hep yapmacık olanlar da vardır) aslına dönerler.

İş arkadaşlığı çok önemlidir. Zira az evvel de dediğimiz gibi hayatınızın önemli bir bölümünün iş yerinde geçtiğini düşünürseniz iyi bir iş arkadaşının hem yardımcınız, hem sırdaşınız, hem psikoloğunuz olduğuna hak vereceksiniz. Ama çoğu zaman iyi bir iş arkadaşı bulmak kolay değildir. Bunun sebeplerine geçmeden önce “iyi bir iş arkadaşı nasıl olmalıdır?” sorusunu cevaplamak gerek.

Ofis Arkadaşlığı

Advertisement
İyi bir iş arkadaşı:
  • Dedikoducu olmamalıdır. Çünkü sizin işle ilgili ona anlattığınız her şeyin birkaç gün sonra başkalarının ağzında sakız olduğunu görmek pek güven verici olmaz herhalde. Eh, arkadaşlığın temelinde de güven olduğunu kabul ediyorsak dedikoducu bir iş arkadaşının yarardan çok insana zararı vardır. Hemen ondan kaçıp uzaklaşmak gerek.
  • Kendine güvenmelidir. İş yerlerinde (kimi zaman özel hayatta da) çelişkili bir zayıf kişilik-güçlü kişilik arkadaşlığı vardır. ‘Güçlü kişilik kendisi gibi dominant bir karakteri yanında istemeyeceği için kendisinden daha zayıf bir karakteri arkadaş olarak seçer’ şeklinde de özetleyebiliriz bu durumu. Böyle bir arkadaşlığın ne güçlüye ne de zayıfa yararı vardır. Çünkü kendisinin güçlü olduğuna inanan, -tabiri caizse- gerektiğinde dişini geçirebileceği bir arkadaş seçerek bu duygusal alışverişe 1-0 önde başlayarak hile yapmıştır. Diğerininse böyle bir güçlü-zayıf ilişkisinden muhtemelen haberi yoktur. Ancak biraz zaman geçtiğinde olanları anlayacaktır.
  • Bencil olmamalıdır. İş arkadaşları arasında bireysellik ve bencillik sıklıkla görülür. Kimi zaman kabul edilebilir görünse de bencil bir iş arkadaşı çekilmezdir, siz de kabul edin. Hazırlamanız gereken ortak projenin tüm iyi taraflarını kendine mal eden, bütün angaryaları üzerinize yıkan bir partneri kim ister ki? Sizin günlerce uğraşıp tamamladığınız bir projeyi yöneticilerine sunarken sürekli “ben” diye bahsetmesi sizi çileden çıkarmaz mı? Cevap evetse, iş arkadaşınız sürekli “…ben…; hep ben…” diyorsa ondan uzaklaşın.
  • Sizin onu dinlediğiniz kadar sizi dinlemelidir. İş arkadaşlığı meşakkatli bir arkadaşlıktır. Özveri ister. Siz kendinizi çaresiz hissettiğinizde sizi umutlandıracak, sizi harekete geçmeniz için cesaretlendirecek, kendinizi suçladığınızda sizi tarafsızca eleştirebilecek biri olmalıdır. Bunları yapabilmek için de sizi tanımaya, anlamaya ve dinlemeye çalışmalıdır.
  • Sizi başkalarına karşı korumalıdır. Bu cümleyi görünce insan “tabii ki ben kendimi koruyabilirim, arkadaşımın beni korumasına ne gerek var?” diyebilir ama iş yerlerinin dinamiklerini hepimiz biliriz. Pek çok insan birlikte çalıştığı insanların yüzüne karşı dedikodu yapmaz. Bu tür şeyler arkadan konuşularak yapılır. İşte böyle bir durumda, sizin hakkınızda dedikodu yapıldığında iş arkadaşınız dedikoduya katılmak yerine sizin hakkınızı savunmalı ve dedikodunuzu yapanlara yaptıklarının doğru olmadığını söylemelidir. Ama iyi bir arkadaş daha sonra gelip size “senin dedikodunu yapıyorlardı. Ben de onların ağzının payını bir güzel verdim” diyerek olayı ballandırarak anlatmamalıdır. Zira bu, olayların büyümesine sebep olabilir.

Bu maddelere daha pek çok şey eklenebilir: Kıskanç olmamalı, vasatın üzerinde bir zekaya sahip olmalı, dürüst olmalı, vb. gibi… Ama bunlar üsttekiler kadar gerekli değil. Çünkü dedikoducu bir iş arkadaşı hayatınızı kabusa çevirebilir ama kıskanç bir iş arkadaşı ile –biraz uğraşırsanız- rahatlıkla başa çıkabilirsiniz.

İyi bir iş arkadaşlığı kurmanın temelleri tüm sağlıklı ilişkilerde olduğu gibi karşılıklı iletişim ve alışveriştir. Yani arkadaşınızdan iyi olmasını beklerken sizin de en az o oranda dürüst ve özverili olmanız gerekli. Yani nalıncı keseri gibi her durumu kendinize yontmamanız gerekiyor.

Lafı fazla dolandırmadan, yukarıda sıraladığımız iyi iş arkadaşlarının tam tersi olan ‘kötü iş arkadaşları’ ile nasıl başa çıkılır, kötü iş arkadaşlarından daralan iş yaşamı nasıl daha ferahlatılır onun cevaplarına bakalım:
  • Dedikoduya dedikoduyla karşılık vermeyin: Çoğu iş yerinde, yapılan dedikodular kontrataklarla büyütülüp çığ haline getirilir. Bu, çoğu zaman dedikodu yapan hariç herkesin başını yer. O nedenle ‘kısasa kısas’ asla çözüm değildir. Doğrusu, dedikoduyu yapanı uygun bir dille uyarmaktır. Olmuyorsa olayı fazla büyütmeden üstünüzü durumdan haberdar ederek topu ona atıp onun uğraşmasını sağlamaktır. Tabii bu madde iş yerini ilgilendiren dedikodularla başa çıkmak için geçerlidir. Özel hayatınızı ilgilendiren dedikodular söz konusuysa mücadelede yalnızsınız. Oturun ve böyle bir malzemenin iş arkadaşlarınızın ağzına nasıl sakız olduğunu düşünün. Mücadele için çıkış noktanız da burası olsun.
  • Ne pısırık olun ne de cazgır: Eğer iş yerinizde sürekli fitne fesat çıkarmaya çalışan birisi varsa sakin ve soğukkanlı tavrınızı koruyun. Anlattıklarını dinleyin ama ona katıldığınızı belirten sözler sarf etmeyin. İşin aslını öğrenin. Doğrusunu ona da anlatın ve fitnenin kaynağı konusunda üstünüzü uyarıp işin büyümesini engelleyin. Bu, size ispiyonculuk gibi gelebilir; doğru bir üslupla yapmadığınız takdirde gerçekten de öyledir. Ancak iş arkadaşınız gerçekten sürekli iş yerinizle ilgili doğru olmayan sözler sarf ediyorsa bu zamanla tüm çalışanları etkisi altına alacak bir huzursuzluğun işaretleri olabilir.
  • Hakkınızı koruyun: İş yerindeki arkadaşınız ortak yaptığınız her işi kendine mal ediyorsa sakın ola ki “Nasılsa ben yeteneklerimin ve bilgimin farkındayım, varsın o kendini bir şey sansın” havalarına girmeyin. Öyle bir an gelir ki siz bile yeteneklerinizden şüphe eder hale gelirsiniz. Böyle bir durumda, sizin yaptığınız işi sahiplenen üstünüz bile olsa marifetin sizde olduğunu gerekli kişilere hissettirin ya da anlatın. Yeteneklerinizi gizlemeyin. Terfi zamanı geldiğinde masada sizin de olmanız ve kendinizi göstermeniz için bu gerekli.
  • Gerektiğinde üç maymunu oynayın: Her durumda verecek bir cevabınız mutlaka olsun ama bu cevapları yerine saklayın. Yani neyi nerede söyleyeceğini bilmek çok önemli. Yöneticiniz veya iş arkadaşlarınızla ilgili bildiklerinizi birbirlerine yetiştirmeyin. İş arkadaşlarınızı yöneticilerinize şikayet etmeyin. Yöneticilerinizin de sizinle paylaştığı ve aranızda kalmasını istediği bilgileri (her ne kadar başkalarının bildiğini bilseniz de) iş arkadaşlarınıza anlatmayın. Bu iş yerindeki itibarınız için gerçekten çok gerekli. Ayrıca önemli mesleki bilgileri rakip şirketlerle ya da iş dışından arkadaşlarla paylaşmayın. Meslek sırrı denilen bir şey vardır ve hem şirket itibarı hem de sürekliliği için bu tip bilgilerin saklanması daha doğrudur.
  • İş arkadaşlarınızla aranıza paranın girmesine izin vermeyin: Çoğu iş yerinde uluorta konuşulmasa bile maaşlar, alınan primler, ikramiyeler büyük merak konusudur. Kim ne alıyor, diye herkes birbirinin ağzını aramaya çalışır. Böyle bir durumda siz ne maaşınızı, priminizi, ikramiyenizi söyleyin ne de başkasınınkini merak edin. Size soran olursa da doğrudan “onu ilgilendirmediğini” söyleyin. Maaşınızı, yetenekleriniz ve liyakâtiniz ile orantılı olarak ancak siz yöneticilerinizle sorgulayabilirsiniz. İş arkadaşlarınızla maaşlarınız konusunda tartışmaktan kaçının.

Son olarak şunu unutmayın: İyi bir iş arkadaşı bulmak iyi bir iş arkadaşı olmak kadar zor. O nedenle önce kendinize iyi bir çalışan ve arkadaş olup olmadığınızı sorun. Daha sonra da arkadaşlarınızı sorgulayın.


Leave A Reply