Fildişi oymacılığı nedir, nasıl yapılır? Fildişi oymacılığının fildişi sanatının özellikleri nelerdir, tarihçesi hakkında bilgi.
Fildişi Oymacılığı Hakkında Bilgi
Tarih öncesi devirlerde yaşamış olan ilk insanlar öldürdükleri fil ve mamut dişlerinden bazı eşyalar yapmayı öğrenmişlerdi. Eski Mısır’da M. Ö. 3000 yıllarında fildişi oyma sanatı bir hayli ilerlemişti. Sudan’dan gelen fildişlerini, Nil nehrinde avlanan gergedanların boynuzlarını oymacılıkta kullanıyorlardı. Mısırlılar, fildişi eşyaları çağunlukla kırmızıya, koyu kahverengine, siyaha, yeşile boyarlardı. Fakat bu iş için kullandıkları boyanın bileşimi bilinmiyor.
Fenikeliler fildişi oymacılığına pek meraklıydılar. Fildişi eşyalara altın, cam, tahta gibi maddeler de karıştırırlardı. Eski Yunanlılar da Fenikeliler’den özenerek, fildişinden yaptıkları heykellere altın koymaya başladılar. Roma ve Bizans’ta da fildişi oymacılığı rağbet gören bir sanat halini almıştı. Bizans saraylarında fildişi heykellere, çeşitli süs eşyalarına çok rastlanmıştır.
Yakın Doğu ve Kuzey Afrika’daki İslam ülkelerinde fildişi oyma sanatı çok ilerlemiştir. İslam ülkelerindeki saraylarda, camilerde fildişi oyma kapılara, çeşitli fildişi eserlere çok rastlanır. Bu arada Harunurreşit’in Şarlman’a hediye olarak gönderdiği fildişi satranç takımı güzelliğiyle bütün dünyaya ün salmıştır. İslam ülkelerinde fildişi oymacılığı ileri bir sanat halini almıştı. Bugün de o devirlerden kalma eserler dünyanın büyük müzelerini süslemektedir.
Türklerde Fildişi
Fildişi, Türkler’de de çok rağbet görmüştür. Fakat Bizans ve İslam fildişi oymalarının aksine, Türk fildişi oyma eserlerinde sadelik göze çarpar. Camilerimizde, müzelerimizde eski devirlerden kalma pek çok güzel ve sade fildişi eserlere rastlanır.
Fildişi sanatı, sonraları yavaş yavaş gözden düşmeye başladı ve eski ustaların yerlerine yenileri yetişmeyince bu sanat geriledi.