Advertisement
İçinde kan, kanamak kelimesi geçen deyimler nelerdir? Kan deyimlerinin anlamları ve açıklamaları. Kan hakkında deyimler ve anlamları.
Kan İle İlgili Deyimler
- *** al kanlara boyanmak
1) yaralanmak; 2) vurularak ölmek; 3) şehit olmak. - *** altın leğene kan kusmak
varlık içinde hastalık veya sıkıntı çekerek yaşamak. - *** (aralarında) kan olmak
aralarında kan davası bulunmak. - *** başına kan çıkmak
öfkelenmek, hiddete kapılmak, kontrolünü yitirmek: “Bizim merkez memuru celallidir, başına çabuk kan çıkar, hatırınızı kıracak şeyler yapar.” -P. Safa. - *** benzi kanlanmak
sağlıklı duruma gelmek, canlanmak. - *** benzinde kan kalmamak
kansızlık sebebiyle yüzü sararmak. - *** benzine kan gelmek
sağlıklı duruma gelmek, canlanmak: “Yirmi dört saat evvel Allah’tan ziyade Abdülhamit’ten korkan kâtiplerin henüz benizlerine kan gelmemişti.” -Ö. Seyfettin. - *** (bir şey) kanına işlemek
1) bir şeyi aşırı ölçüde benimsemek: “kanıma işleyen müzik ateşinden, kurduğum şarkıcılık düşlerinden ne yazık ki söz edemeyeceğim.” -M. Mungan. 2) büyük ölçüde etkisinde kalmak: “Her şeye karşın iş adamlığı kanına işlemişti.” -T. Yücel. - *** (bir şeyin) kanını emmek
insafsızca sömürmek: “Yıllarca, yüzyıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa hâlinde katı toprak üzerine attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun.” -Y. K. Karaosmanoğlu. - *** (birinden) kan gitmek
1) büyük ve küçük abdestini yaparken kan gelmek; 2) kadınlarda aybaşı çok kanlı olmak. - *** (birine) kan kusturmak
çok eziyet çektirmek: “Fakat sonra bana haftalarca kan kusturdunuz, dedim.” -R. N. Güntekin. - *** (birine) kanı kaynamak
çabucak sevgi duymak: “Sonra da kanları kaynamıştı bu genç, yakışıklı ve zeki çocuğa.” -Ç. Altan. - *** (birini) kan boğmak
beynine kan hücumuyla ölmek. - *** (birinin) kanı kaynamak
coşkun ve kıpırdak olmak: Çocuğun kanı kaynıyor. - *** (birinin) kanına ekmek doğramak
1) birinin ölümüne yol açarak sevinmek; 2) birini küçük düşürmek, birine zarar vermek. - *** (birinin) kanına susamak
belasını aramak: “Ben onun kanına susadım diyor, başka bir şey demiyor.” -Y. Kemal. - *** (birinin) kanını kurutmak
canından bezdirmek. - *** (birinin) kanını yerde koymak
birini öldüreni ölümle cezalandırmamak: “Oğlum Halil’in kanını yerde koyarsanız bu dünyada da öteki dünyada da ak sütüm size haram olsun.” -Y. Kemal. - *** (birinin) kanlısı olmak
birinin katili olmak: “Ananın kanlısı olmak, ölünceye kadar ateşten gömlek giymektir.” -Y. Kemal. - *** biti kanlanmak
sıkıntı içinde yaşayan bir kişi para ve varlık yönünden güçlenmek: “Fakat geçim durumunu az çok düzene sokmuş ve biti kanlanmışlar için rütbe ve şeref, paranın da üstündedir.” -R. N. Güntekin. - *** burnu (bile) kanamamak
1) zarar görmemek, yarasız beresiz olmak; 2) tehlikeli bir durumdan yara bere almadan kurtulmak: “Burunları bile kanamadan ganimete kavuşacaklardı.” -F. F. Tülbentçi. - *** ekmeğini kana doğramak
büyük bir sıkıntı ve üzüntüye katlanmak. - *** elinden kan çıkmak
cinayet işlemek: “Kırk kanını Allah’a affettirmeye çalışırken kazara, elinden yeni bir kan çıkmıştı.” -Ö. Seyfettin.
*** elini kana bulamak (bulaştırmak)
öldürmek.
- *** gözleri kan çanağına dönmek (kanlanmak)
1) uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak: “Kerem’in kusacağı geliyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü.” -Y. Kemal. 2) sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak. - *** gözünü (gözlerini) kan bürümek
adam öldürecek kadar öfkelenmek. - *** içi kan ağlamak
çok üzüntü duymak: “Demin Raif Efendi’nin karısını dinlerken içim kan ağlıyordu.” -Y. K. Beyatlı. - *** içinden kan gitmek
içi kan ağlamak: “Şu kadıncağıza öyle acıyorum ki içimden kan gidiyor.” -O. Kemal. - *** iki eli (kızıl) kanda olsa
“elindeki iş ne kadar önemli olursa olsun” anlamında kullanılan bir söz: “Eğer gece vakti hekim lazım olursa sen benim pencerenin altına gel, bir nara bas, iki elim kızıl kanda olsa yetişirim.” -H. Taner. - *** kaleminden kan damlamak
1) yazıları acı ve dokunaklı olmak; 2) etkili yazmak: “Kaleminden kan damlayan kavgacı yazarları sevmiyordu.” -T. Buğra. - *** kan ağlamak
büyük bir üzüntü içinde bulunmak. - *** kan akıtmak
kurban kesmek. - *** kan akmak
1) savaş, çatışma, dövüş olmak; 2) ölmek. - *** kan alacak damarı bilmek
nereden veya kimden çıkar sağlanabileceğini bilmek. - *** kan beynine sıçramak (çıkmak)
çok sinirlenmek, hiddetlenmek, kontrolü yitirmek: “O görüntü gözlerimin önünde canlanınca kan beynime sıçrıyor, kendimi kaybediyorum.” -A. Ümit. - *** kan çanağı gibi
kanlanan (göz). - *** kan çekmek
1) yüz ve huy, anne veya baba tarafının yüzüne ve huyuna benzemek; 2) akrabalar birbirlerine yakınlık duymak. - *** kan çıkmak
kan dökülmek, cinayet işlenmek. - *** kan dere gibi akmak
vücudun bir yerinden çok kan akmak veya bir savaşta çok kişi yaralanarak ölmek. - *** kan dökmek
ölüme yol açmak, cana kıymak: “Şimdiyse durum değişmiş, şu sazevinde oturanlar toprak için kan bile dökebilirlerdi.” -Y. Kemal. - *** kan gövdeyi götürmek
çok kan dökülmek: “Cephelerde kan gövdeyi götürürken bu macera adamının aramızda ne aradığını düşünüyordum.” -R. N. Güntekin. - *** kan gütmek
kan dökerek öç almak istemek. - *** kan istemek
öldürülen bir kimsenin öcünün alınmasını istemek. - *** kan (kanı) başına çıkmak (sıçramak veya toplanmak)
öfkelenmek: “kan başına çıkarmış zavallının ve hep bağırmak, bağırmak istermiş.” -P. Safa. - *** kan kaybetmek
1) herhangi bir nedenle vücuttan çok kan akmak: “Kadın o kadar kan kaybetmiş ki az daha ölecekmiş.” -M. Ş. Esendal. 2) mec. güçsüzleşmek, etkisini kaybetmek. - *** kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
çok eziyet çektiği hâlde durumunu iyi göstermek. - *** kan olmak
insan öldürülmek. - *** kan revan içinde kalmak
her yanı kana bulanmak: “Çıplak ayağım kan revan içinde kaldıkça öbürüne bakıp şükredeceğim.” -S. Çokum. - *** kan revan içinde
her yanı kana bulanmış: “Öteki arkadaşların kan revan içinde sağa sola fırlatıldıklarını müşahede ettim.” -A. İlhan. - *** kan ter içinde
çok terli, yorgun ve perişan bir durumda: “İşte şimdi de kan ter içinde oturdum masanın başına.” -N. Hikmet. - *** kan tere batmak
kan ter içinde kalmak: “Yaptığınız yürüyüş, başka zamanlarda kan tere batmadan yapılacak işlerden değildir.” -R. N. Güntekin. - *** kan tutmak
1) kan gördüğünde bayılmak; 2) şok geçirmek. - *** kan vermek
1) hastaya, yaralıya kan aktarmak; 2) kan nakli için kan aldırmak. - *** kan yürümek
bir organda aşırı kan birikmek. - *** kana boyamak (bulamak)
kan içinde bırakmak: “Ondan on beş yıl sonra, Feriye sarayını kana boyayan ve zavallı babacığımın felaketine sebep olan faciayı…” -Y. K. Karaosmanoğlu. - *** kana kan istemek
kısas yapılmasını istemek. - *** kana susamak
öldürme hırsı duymak. - *** kanayan yara olmak
sürekli sıkıntı, üzüntü ve zarar veren bir durumda olmak.
*** kanı donmak (çekilmek)
donakalmak, çok şaşırmak.
- *** kanı ısınmak
birine karşı yakınlık duymak: “kanları çabuk ısındı birbirine.” -N. Cumalı. - *** kanı içine akmak
derdini dışa vuramamak. - *** kanı kurumak
1) çok usanmak, çok bıkmak; 2) mec. bitkin, yorgun, cansız duruma düşmek. - *** kanı sulanmak
kansızlığa uğramak. - *** kanı temizlenmek
öldürülenin arkasından, öldüren kişi veya yakınlarından birini öldürerek öç almak. - *** kanına dokunmak
çok sinirlenmek: “Bırak Allah’ını seversen müdür bey! Bazen kanıma dokunuyor vallaha. Sen onun oruçlu olduğuna inanıyor musun?” -H. Taner. - *** kanına girmek
1) birini öldürmek veya öldürtmek: “kanıma gireceksiniz ama ne yapalım siz sağ olun.” -R. N. Güntekin. 2) bir kızın kızlığını bozmak. - *** kanını içine akıtmak
sıkıntısını belli etmemek. - *** kanını kaynatmak
heyecanlandırmak, coşturmak: “Görenin kanını kaynatan bir tadı vardı duruşunun, bakışının.” -Y. Kemal. - *** kanıyla ödemek
yaptığının cezasını hayatıyla ödemek. - *** kanlı bıçaklı olmak
aralarında herhangi bir nedenden dolayı birbirini öldürecek kadar düşmanlık bulunmak. - *** kanlı yaş (yaşlar) dökmek
büyük üzüntüyle ağlamak. - *** (vücudun bir yerine) kan oturmak
bir damarın çatlamasıyla sızan kan, dokular arasına akıp kalmak. - *** yanağına kan gelmek
yüzü daha canlı ve renkli olmak, iyi beslenmekten dolayı gürbüz görünmek. - *** yanağından kan damlamak
çok sağlıklı olduğu benzinden anlaşılmak: “Sağımızdaki, yanağından kan damlayan iri Çerkez’i gösterdim.” -Ö. Seyfettin. - *** yüreği kan ağlamak
derinden acı duymak, çok üzülmek: “Yüreği kan ağlıyordu, onların şu perişan, sürüm sürüm hâllerini gördükçe…” -Y. Kemal. - *** yüreği kanamak
aşırı üzüntüden sarsılmak: “Zaten kostüm meselesinden dolayı üzülen ve hırçınlaşan yüreği sanki bir diken yığınına sürtünür gibi kanıyordu.” -Y. K. Karaosmanoğlu. - *** yüzünden kan damlamak
çok sağlıklı olmak, sağlığı yüzünün renginden belli olmak. - *** yüzüne kan gelmek
sağlığı yerine gelmek, benzinin solgunluğu geçmek.
“Ağır Kanlı”
Davranışları yavaş olan tembel,
uyuşuk kimse
Ağır Kanlı Anlamı – İle İlgili Cümleler
- ***Ağır kanlı davranışlarla annesini çileden çıkarıyordu.
- ***O kadar ağır kanlı bir insan ki, o anlayana kadar diğeri işi bitirdi bile.
- ***Ben onla hiç bir yere gitmem çünkü ben tez canlı o ağır kanlı.
- ***Bu kadar ağır kanlı olmazsan işlerin daha çabuk biter.
- ***O ağır kanlı kızla ortak olduğuna inanamıyorum.
- ***Her ne kadar ağır kanlı gözükse de içinde telaşlı bir çocuk vardı.
- ***Ağır kanlı davranmaya devam edersen bu işi de elimizden kaçıracağız.
- ***Bu kadar heyecanlı ve tez canlı olmak seni yoruyor, biraz ağır kanlı olmaya çalış..
- ***Çizgi filmlerdeki ağır kanlı karakterleri hep çok sevmişimdir.
- ***Bu ağır kanlı davranışlarını gördükçe içim sıkılıyor.
- *** O ağır kanlı insanı işe alarak kar elde etmen mümkün değil.
Yorum yapılmamış
fen dersinde ise yaradı
fen derisine müthis
ÖDEVİME YARDIMCI OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜRLER. <3
ödevime yardıcı olduğunuz için teşekkürler
çok güzel teşekkür ederiz 🙂
bana kanla ilgili deyimler söylermisiniz
cok güzel
ödevime yardıcı olduğunuz için teşekkürler
Kani diken akmak deyimi ne demek bulamadım yardım edermisiniz
Kanı dikine akmak olarak geçen bir dieyim var. Bu da aktif ve yerinde duramayan hızlı bir hayat yaşayan kişiler için kullanılmaktadır.