Olympe de Gouges, Kadın Hakları Uğruna Ölen Kadın Hayatı ve Yaşadıkları

0
Advertisement

Olympe de Gouges kimdir ve ne yapmıştır? Olympe de Gouges’ın Kadın haklarını savunması, Fransız Devrimi dönemi yaptıkları ve yaşadıkları hakkında bilgi.

OLYMPE DE GOUGES (1748-1793)

Kadının siyasal hayata katılımı uzun ve zorlu bir süreçte gerçekleşti. Anaerkil düzenden, ataerkil düzene geçişle birlikte, kadıftın fiziksel gücü de hesaba katılarak erkek kadını koruması altına aldı. Ve bu koruma, erkeğin kadını “dışarıda hayal ettiği” her sanrı ile yüzyıllardır devam eden bir sancı ve eziyete dönüştü. Kadının bundan rahatsız olması bir yana, sesini çıkarması için yüzyıllar gerekecekti. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda kadın statü hakkı için konuşmaya ve tartışmaya başladı. Demokrasinin ve aydınlanmanın beşiği sayılan Fransa’da kadınlar, siyasal hak mücadelesi için kanlarını akıtmak zorunda kaldılar. Hatta onsekizinci yüzyılda Fransa’da bir kahraman siyasal hakları için verdiği mücadelede başını kaybedecekti. Kadının siyasal arenada boy göstermesi gerekliliğini savunan bu isim Olympe de Gouges’du.

Olympe de Gouges

Onsekizinci yüzyıl deyince aklımıza gelen en önemli olay şüphesiz Fransız İhtilalidir. Yedi Yıl Savaşları ve ardından Fransa’nın Amerika’ya sağlamak zorunda kaldığı ekonomik destek, ülkeyi mali sıkıntıya sokmuştu. Ekonomide tehlike çanları çalıyordu. Köylüler daha da yoksul hale gelmişti. Şehirlere göç günden güne artıyor ve her köşe başı işsizler ve aç insanlarla doluyordu. Gün ışığını görmeden çalışan kadın ve erkekler, akşam karanlığında evlerine dönüyorlardı. Çalışan ve çalışmayan arasındaki tek fark, diğerinin daha az aç olmasıydı. Temelde ekonomik sorunlarla başlayan olaylar zinciri, parlamento dâhil olmak üzere tüm halkı çepeçevre sardı. Geçmişte gerçekleşen pek çok olayda olduğu gibi bu ihtilalin de temel kavgası: “Ekmek” ti.

Erkeğin ve insanın tarihi yazılıyordu ve kadın bu tarihin tam da içine yerleşti. Kadın hakları, cinsiyet, kadının sosyal rolü, siyasal hakları, evlilik, miras gibi kadını ilgilendiren pek çok konu, Fransız ihtilali ile siyasal alana taşınıyordu. İki cinsin ilişkisi tartışılıyor, kadın siyasallaşmak istiyordu. Bu bir devrimdi. Kadın erkeğe meydan okuyordu. Erkeklerle eşitlik artık bir slogandı.

Olympe De Gouges Dünyaya Gelir

İşte, böyle sancılı ve kanlı bir dönemde Olympe De Gouges adlı bir kadın, sesini son nefesine kadar kendi cinsinin haklarını elde etmek için kullandı. 7 Mayıs 1748de Fransa’nın güneyindeki Montauban’da doğdu. Babası Marquis Lefranc de Pompignan isimli soylu bir Fransızdır. Annesi ise Pierre adında başka bir adamla mutsuz bir evliliği olan ve çamaşırcılık yapan bir kadındır. Olympe’in asıl adı Marie Gouges’du. Belki babasının tutumundan dolayı, belki de taşra hayatının sıkıcılığından, henüz onyedi yaşında iken, Louis Aubry ile evlendi. Ancak bu kaçış onun mutsuzluğunu artırmaktan başka bir işe yaramadı. Kocası öldükten sonra oğlu Pierre ile Paris’in yolunu tuttu. İsmini değiştirerek Olympe adını aldı. Yıl:1770’di. Dikkat çekici bir güzelliği vardı. Bunu kullanarak, birkaç ilişkisi oldu ve mali desteğini bir ara sevgililerinden karşıladı. Biyolojik babası öldükten sonra maddi sıkıntılarına da bir çözüm bulmuş oldu. Bu arada sosyal konularda oyunlar ve denemeler yazmaya başladı. 1774 yılında kölelik karşıtı “L’Esclavage des Nègres” “Zenci Köleliği” adlı oyunu kaleme aldı. Evlilik dışı ilişkiler ve boşanma ile ilgili yazılar yazdı. Ne acıdır ki Olympe okuma yazma bilmiyordu ve yazılarını bir sekreter kaleme alıyordu. Ancak eğitimsizliği geniş bir dünya görüşü sahibi olmasına engel değildi.

Advertisement

Olympe de Gouges

Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi

Fransız İhtilali’nin ardından doğan düşünceler ve oluşan siyasal koşullarda kadının adı koyulmamıştı. Oysa ekonomik yoksunluktan çıkılan bu zorlu yolun ardından kadınların da erkeklerden talepleri vardı. Örneğin, devrimci derneklerde erkeklerle yan yana durabilseler bile oy hakları yoktu. Pek çoğu hiç eğitim almamıştı. Aile içerisinde erkek egemenliğinin kalkmasını istiyorlardı. Ekonomik özgürlük talep ediyor, sosyal eşitlikten bahsediyor, birey ve yurttaş olmak istiyorlardı. Miras haklarının değişmesini istiyorlardı. Eşini seçebilmek ve istediği zaman boşanmayı talep ediyorlardı. Bu haykırışlar Olympe’de de yankısını bulmuştu. Kadın arkadaşlarıyla birlikte 1791 yılında “Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi’ni yayınladı.

Olympe de Gouges kadın ve erkek eşit olmadığı müddetçe devriminin de tamamlanmayacağına inanıyordu. Bu inançla erkekle kadının haklarının mutlaka kanun önünde eşit sayılması gerektiğini savunmuştu. Hatta bildirgelerinin onuncu maddesi bunu açıkça ve acıyla haykırmaktaydı: “İdam sehpasına çıkmak hakkına sahip olan kadının, kürsüye çıkma hakkı da olmalıdır.”

Kadınların siyasal alanda özgürlüklerini kısıtlayan pek çok yasaya rağmen, ihtilal döneminde, kadınların da elde ettikleri önemli haklar vardı. Kız evlatlar, malların paylaşılmasında artık erkeklerle eşit duruma gelmişlerdi. Erkeklerle kadınların olgunluk yaşlan da aynı kabul ediliyordu. Tanıklık yapma hakkını elde ettiler. Komünal mallarda pay sahibi olmaları kararlaştırıldı. Anne ve baba çocuğu karşısında eşit duruma getirildi. Boşanmalar kolaylaştırıldı. Ancak edinilen bu haklar tümüyle medeni haklardı. Siyasal haklara izin çıkmamıştı. Bu gelişmeler kadınlara siyasal topluluklarda bir yer edinmelerinin hayati bir gereksinim olduğunu daha da açık hale getirdi.

Fransız İhtilali sırasında devrimciler arasında farklı görüşler oluşmuştu. Bu görüşleri paylaşanların kurduğu en büyük üç parti, Jirondenler, Jakobenler ve Anayasacılardı. Olympe de Guoges bir Jironden taraftarıydı. Bu sempatisini 1793’te dile de getirecekti. Oysa o dönem Jakoben taraftarları ülkeye hâkimdi. Jakobenler arasında kadının siyasete karışması hiç de hoş karşdanmıyordu. Özellikle bu konu nedeniyle, de Gouges, Jakobenlerin önde gelen isimleri Robespierre ve Marat’la ilgili düşüncelerini de sert bir biçimde kaleme alıyor, onların yanlış yolda olduğunu ifade ediyordu.

Benim cinsimi ezme hakkını sana kim verdi?

1792 Aralığında, Konvansiyonun karşısına, XVI. Louis’nin savunucusu olarak dikildi. Kral olarak hatalı bulduğu bu adamı, insan olarak hatalı bulmuyordu. Olympe de Gouges idam karşıtı görüşlerini de dile getirmekten çekinmiyordu. Bardağın taşmasına az kalmıştı. Jakobenler gittikçe öfkeleniyorlardı. Zor yıllardı. Hem kadın hem erkek için… Ve Jakobenler soluk aldırmıyordu. Olympe onlara, “Erkek adil olabilir misin? Benim cinsimi ezme hakkını sana kim verdi? Gücün mü, yeteneklerin mi?” diye sesleniyordu. Haddini aşıyordu…

Advertisement

Üç Kupa adlı Federalistlerin bir ilanından yola çıkarak yazdığı makale onun sonunu getirdi. Temmuz 1793’te tutuklandı. Giyotine giderken: “Darağaçları ve cellâtlar; iki cins arasında ayrım gözetmeksizin derleyerek dünyaya örnek teşkil eden ve Fransa’nın şerefi olması gereken devrimin sonuçları bunlar mıdır?” diye haykıracaktı. Tarih 3 Kasım 1793’tü. Olympe, Jakobenlerin baskıcı ve zorba tutumuna karşı, insan olmayı öneriyordu. Kadın haklarını siyasal düzlemde tartışmayı ve bu hakları elde etmeyi savundu. Ölüm nedeni, diğer kadınlara kötü örnek olan bu kadının sesinin yükselmesini önlemekti. Kadınlar aslında de Gouges ile birlikte toptan cezalandırıldılar. Susturuldular. 1793 ve sonrası Olympe de Gouges ve daha pek çok insanın ölümünü beraberinde getirdi. Kral XVI. Louis, Kraliçe Marie Antoinette dâhil olmak üzere yaklaşık 40 bin insan giyotinle idam edildi.

Olympe de Gouges

Mücadele Giyotine Götürdü Ama Aydınlanma Sürdü

Fransız Devrimi, eşitlik, adalet, hürriyet, milliyetçilik, cumhuriyet gibi kavramların öne çıkmasını sağladı. Yeni Çağ bitti ve yakın çağa geçildi. Yüz binlerce insan başka bir insanla eşit olabilmek uğruna hayatını kaybetti. Pek çok kadın ve erkek sokakta bir araya gelmiş ve rejime karşı mücadele verirken, kadınların, burjuvazinin kazandığı zaferin yalnızca erkek egemenliği olduğunu anlamaları uzun sürmedi. Kadının eşitlik mücadelesi ise Olympe de Gouges gibi liderlerin büyük uğraşları sonucu sesini duyurabildi. 45 yıllık hayatı erkeğin giyotinine mahkûm olsa da, ondan sonra adım atacak kadınlar için önemli bir el kitabı bıraktı.

Kadın ve Kadın Yurttaş Hakları Bildirgesi’nde söz edilen haklar, her yurttaşın sahip olması gereken yalnızca temel haklarıydı, fazlası değil. Kadının da erkek gibi özgür doğduğundan ve eşit haklara sahip olması gerektiğinden bahsediyordu. Özgürlük, güvenlik, mülkiyet ve baskıya karşı direnme hakkının hem erkek hem de kadın için vazgeçilmez haklar olduğunu söylüyordu. Kadının yasalar önünde erkek kadar eşit olması gerekliliğini vurguluyordu. Kamusal alanda kadına yer verilmesinin öneminden bahsediyordu. Evrensel haklar olarak sunulmasına karşın, toplumun yalnızca yarısını kapsayan haklar uğruna binlerce kadın ölmüş, ancak onlara yine de evde oturmaları buyrulmuştu. Yalnızca bir cinse tanınan bu eşitsizliği Olympe gibi kadınların kabul etmesi beklenemezdi. O da kendisinden bekleneni yaptı, sorguladı ve haykırdı ve öldü.


Leave A Reply