Paleontoloji Nedir?

0
Advertisement

Paleontoloji bilimi nedir ne anlama gelir? paleontoloji biliminin uğraşı alanları ve Paleontoloji ile ilgili genel ve temel bilgilerin bulunduğu yazımız.

Eski çağlardaki canlı varlıkları inceleyen, bu arada taşıllarla (fosillerle) uğraşan bilim dalıdır.

Paleontolojinin çalışma alanı toprak altıdır, çünkü eski çağlarda yaşamış, bugün ortadan kalkmış hayvanların, bitkilerin taşlaşmış kemikleri ancak yeraltının çeşitli derinliklerindeki kayalar arasında bulunur.

Paleontoloji (eski varlıkbilim) ikiye ayrılır:

1 — Paleofitoloji: Bitki taşıllarını inceler: böylece, eski çağlarda yetişen bitkileri araştırır.

2. — Paleozooloji: Yayvan taşıllariyle uğraşır, eski çalğarda yaşamış hayvanları inceler

Advertisement

Paleontolojinin bitkibilim (botanik), hayvanbilim (zooloji) ile olduğu kadar yer bilim (jeoloji) ile de yakından ilgisi vardır. Gerçekten, eski varlık bilim araştırmaları bu üç alanda birçok bilgiler edinilmesini sağlar: Fosiller üzerinde yapılan incelemeler, varılan buluşlar bir yandan bitkilerin, hayvanların gelişmesini, hangi türden yeni türler türediğini ortaya koyarken, öte yandan, taşılların bulunduğu kaya katman (tabaka)larının yaşını da meydana çıkarır.

Paleontolojinin çok eski bir tarihi vardır. Modern paleontolojiyi kuran her ne kadar Fransız bilgini Cuvier ( 1769 1832) ise de ondan çok daha önce bu konu üzerinde çalışmış olanlar vardır Heredotos’a göre Eski Mısırlı rahipler bazı deniz kabukları üzerinde derin incelemeler yapmışlardır. Aristoteles, Ksenophon, Strabon da fosiller üzerinde çalışmışlarsa da, kesin bir sonuca ulaşamamışlardı.

Ortaçağ’da ise bilim adamları bu fosillerin nereden ve nasıl geldiğini izah etmek için garip birtakım hikayeler uydurmaktan daha ileri gidememişlerdi. Yalnız, XV. yüzyılın sonlarına doğru ünlü sanat ve bilim adamı Leonardo da Vinci gerçeğe çok yakın buluşlar yapmayı başardı. XVI yüzyılda Frascataro, Bernard Palissy gibi bilginler kayalar arasında bulunan bu kabukların, çok eskiden yaşamış olan canlılara ait olduğunu ileri sürdüler. Daha sonra Cuvier araştırmalarını bu yönden ilerleterek, o zamana kadar bir türlü sınırlandırılamamış bazı hayvan kemiklerini sıraya koydu, Jura devrinde keseli memelilerin yaşamış olduğunu ileri sürdü. O sıralarda pek çok bilgin memelilerin ortaya çıkışının çok daha yeni olduğunu sanıyorlardı.

Bugün paleontolojinin bize öğrettiklerine göre, yeryüzünde canlı varlıklar yavaş yavaş gelişmiştir. Hayat denizde başlamış, kabuklularla beraber organik hayat ortaya çıkmıştır. Böceklerden birçoğunun vücut yapılışı bakımından ince, nazik olmaları yüzünden taşıllarına zor rastlanıyor. Bunun yanıbaşında yumuşakçaların taşılları ise böceklerinkinden sayıca çok daha fazladır.

Omurgalıların incelenmesi sırasında eskilik sırasına göre önce balıklar, sonra kurbağalar, daha sonra da sürüngenlerin meydana gelmiş olduğu görülüyor. Bu arada uçan sürüngenler, dev kertenkeleler, iguanodon, bronto-zor ve benzerî gibi dev gövdeli hayvanlar gelir. Kuşlar ise çok gelişmiş beşinci parmakları ile öteki parmakları arasında gerili bir deri sayesinde uçmaya başlamışlardır Bütün bunlardan sonra da en gelişmiş omurgalı sınıfı olan memeliler ortaya çıkmıştır. İnsanın gözükmesi ise bunlardan çok daha yenidir

Bitkilere gelince; bu konuda en eski taşıllar Amerika’da bulunan «at kuyrukları» dır. Devon devrinden günümüze kalan sek çok bitki taşılı vardır Bunlar eğreltiotları ve benzeri gibi ilkel bitkilerdir. Karbon devrinde ise bu bitkilerin toprağın altında birikerek sıkışıp kalmasından bugün kullandığımız kömür, petrol gibi yakıtlar meydana gelmiştir. Açık tohumlulardan sonra kapalı tohumlular vetişmiş, böylece bitki dünyası zamanla gelişip çeşitlenmeye başlamıştır. Bitki taşılları üzerinde yapılan araştırmalardan anlaşıldığına göre günümüzdeki çiçekler ancak Dördüncü Zaman’da ortaya çıkmıştır.

Advertisement


Leave A Reply