Peygamber Efendimizin doğuşu ve çocukluk yıllarının özellikleri, ailesi. Peygamberimizin doğumu ve çocukluğu hakkında bilgi
Peygamberimizin Doğduğu Ev
Peygamberimizin Doğumu
Peygamberimiz (s.a.v), Mekke’deki Kureyş kabilesinin Haşimoğulları kolundandır. Babası Abdullah, dedesi ise Abdulmuttalib’di. Büyük dedesinin adı Haşim’in asıl adı Amr olup görevi Kabe’yi ziyarete gelenlerin su ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak idi. Dedesi Abdulmuttalib Kabe’nin yanındaki zemzem suyunun yerini tekrar bularak, orayı kazan kişidir. Aynı zamanda ziyaretçilerin su ve yiyecek ihtiyaçları bu aile tarafından karşılanmaya devam ediliyordu. Kabe’yi yıkmak için Mekke önlerine gelen Ebrehe ile görüşmeler yapan yine Abdulmuttalib idi. Kur’an-ı Kerim’deki Fil suresinde bu olay hakkında bilgi verilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v)’in babası Abdullah ailenin diğer fertleri gibi ticaretle uğraşmaktadır. Abdullah,Amine hatun ile evlendikten kısa bir süre sonra ticari bir sefer dönüşü dayılarının yaşadığı Medine (yesrib)’de hastalandı ve genç bir yaşta vefat etti. Bu olaydan kısa bir süre sonra Ebrehe olayının vuku bulduğu yılda 20 Nisan 571 yılında Mekke’de doğdu.
Çocukluk yılları
Peygamberimiz (s.a.v), babasının ölümünden sonra doğmasından ötürü, dedesi Abdulmuttalib’in himayesinde büyümeye başlamıştır. O dönemin varlıklı aileleri, çocuklarını, daha sağlıklı şartlarda yetişmesini sağlamak için yaylalarda yaşayan göçebe ailelere verirlerdi. Aynı uygulama Peygamberimiz (s.a.v) içinde yapıldı ve Halime adlı sütanneye verildi. Yayla şartlarının sağlığı bakımından faydalı olmasından ötürü 4-5 yaşına kadar sütkardeşleri ile birlikte çok mutlu bir hayat sürmüştür. Annesi Amine ile yaptıkları Medine yolculuğunda Peygamberimiz (s.a.v) henüz 6 yaşındadır. Medine dönüş yolculuğunda annesinin hastalanması ve vefatı Peygamberimiz (s.a.v)’in hüzün dolu yaşantısının acı bir başlangıcı oldu. Artık babasız olan hayatına annesinin yokluğu da katılmıştır ve ileride yetim ve öksüzlerin hem babası hem de peygamberi olacak olan Peygamberimiz (s.a.v) artık sevgili dedesine emanettir.
Hüzün yolculuğu devam eden küçük Muhammed’in yaşı 8 olduğunda, dedesinin kaybıyla bir kez daha o mübarek kalbi yalnızlığın acısını yaşadı.
Şimdi hayatını, hiçbir zaman şefkatini ve desteğini esirgemeyecek olan maddi imkanı yeterli olmayan ve kalabalık bir aile olan amcası Ebu Talib’in yanında geçirecektir artık. Biz sözlerimizi, her yetim ve öksüzde o mübarek yetim ve öksüzün kendisini görebilen, şefkat ve merhamet dolu gönüllere selam olsun diyerek bitiriyoruz.
