Advertisement
Vurmak kelimesinin farklı anlamları ve bu farklı anlamlar ile cümleler. İçinde vurmak kelimesi geçen cümleler ve anlamları, örnek cümlelerin yer aldığı sayfamız.
Anlamı : Elini veya elinde tuttuğu bir şeyi bir yere hızla çarpmak.
- Çocuk elindeki çatalı durmadan masaya vuruyordu.
- Çocuk emeklerken elindeki oyuncakları yere vuruyordu.
- Sırf komşuları rahatsız etmek için elindeki sopayla duvarlara vuruyordu
- Eğer sineklikle koluma vurursan tabi ki canım acır.
Anlamı : Ses çıkarmak için bir şeyi başka bir şey üzerine hızlıca çarpmak.
- Kapıya iki kez hızlı hızlı vurduktan sonra içeri girdi.
- Davula öyle rastgele vurma, demedim mi sana?
- Kapıyı vurarak, arkasına bakmadan çıktı ve gitti.
- Sahile vuran dalgaların hoş sesini dinleyerek uykuya dalmışım.
Anlamı : etkilemek.
- Genç şairin bu kitabındaki şiirleri beni ilk okuyuşta vurdu.
- Ona ilk görüşte vuruldum.
- Bu sözleri ile beni resmen kalbimden vurdu.
- O güzel gözler beni öyle etkiledi ki, kalbimi derinden vurdu.
Anlamı : Hızla değmek, çarpmak
- Uyku esnasında elimi kanepenin demirine vurmuşum.
- Hızla gelen araba yaya geçidinden geçen yaşlı kadına vurdu.
- Kız konuşurken babası aniden yanağına vuruverdi.
- Aniden ayağa kalkınca, kafamı tavana vurdum.
Anlamı : Silahla yaralamak, öldürmek
Advertisement
- Mafyadan uzak dur; topuklarından vuruverirler.
- Kalbinden vurulunca, aldığı yara ile hayatta kalması mümkün değildi zaten.
- O kadar keskin bir nişancıydı ki, her attığını vurmayı başarabiliyordu.
- Amacı öldürmek değildi, sadece yavaşlatmak amacıyla bacağından vurdu.
- Zıpkınla dalan balıkçı, hayatındaki en büyük balığı vurarak annesine sürpriz yaptı.
- İsrail Gazze’yi roketlerle aralıksız vurdu.
Anlamı : Olumsuz yönde etkilemek.
- Ekonomik kriz bizim şirketin yatırımlarını da vurdu.
- Onun bu kararları bizim hazırlıklarımızı vuruyor.
- Pandeminin ekonomiyi vurması sonucunda binlerce kişi işsiz kaldı ve ülkedeki fakir sayısı arttı.
- Kışın yaşanan don, yazın yaşanan kuraklık, bu sene tarımı hem kışın hem yazın vurdu.
- Dolar endeksinin artması ülke ekonomisini vurdu.
- Ailesindeki kavgalar çocuğun derslerini olumsuz etkileyerek notlarını vurdu.
- Çip krizi otomobil sektörünü vurdu.
Anlamı : akmak, koymak, bağlamak
- Seni buradan ellerine kelepçe, ayaklarına zincir vurup öyle götürecekler!
- Ellerime, ayaklarıma prangalar vursalar, sana gelmeme engel olamazlar.