Waialeale, Dünyanın Ormanlarla Kaplı En Nemli En Güzel Yerlerinden Biri

0
Advertisement

Hawai’nin volkanik dağı olan Waialeale Dağı, Ormanlarla kaplı yamaçları ve sönmüş volkanı ile burası dünyanın en nemli yeridir.

Waialeale Dağı

Bir deniz kazasına uğramış olmasına rağmen hala çekiciliğini kaybetmemiş Jessica Lange, 1976 yılındaki King Kong filminin yeniden çekilen modern versiyonunda yüksek bir tepeye doğru yaklaşmaktaydı ve sessizce şöyle fısıldadı “bunun hayatımdaki en büyük şey olacağını hissediyorum”. Kılı kırk yaran bir izleyici bu söze şöyle bir cevap verebilirdi “Ve de en nemli”. Olayın geçtiği yer büyük bir maymunla karşılaşacağı yer olan Kauai, yani Hawaii’nin en fazla yağış alan merkezi bir adasıydı.

Waialeale Dağı

Bu ada, Hollywood’un ünlü yaratıkları için kullanılabilecek en uygun adaydı. Bu sönmüş volkanik dağ (Waialeale Dağı olarak bilinir) okyanus tarafından yükselmekte ve geniş kraterinin neredeyse tamamı bulutlar tarafından gizlenmektedir. Bıçak gibi keskin dağ silsileleri binlerce yıldır yağmurlarla oyulmuş derin dere yataklarını birbirinden ayırmakta ve üstünde taşıdığı yeşil bitki örtüsü altın rengi kumsallara kadar inmektedir. Film yapımcılarının Kauai’yi tercih etmeleri şaşırtıcı değildir: South Pasific filminin bir bölümü ve Raiser of the Lost Ark filminin başlangıç sahneleri burada çekilmiştir. Waialeale okyanus yüzeyinden yükselen volkan sıralarından bir tanesidir, okyanus altı yüksekliği 5500 m’dir.

Bunların hepsi lavın sıcak delikten okyanus yüzeyine çıkması sonrasında oluşmuştur. Buradaki okyanus zemini, yeryüzü katmanlarından birisinin yarı erimiş tabakanın üzerinde hareket etmesiyle, yolda 100 mm kuzeyden batıya doğru hareket etmektedir. Sıcak nokta olduğu yerde kalmaya devam etmektedir.

Her bir volkan erimiş kayalık kaynağından kayan dış kabuk ile yavaş yavaş taşınmış ve daha sonra sönmüştür, bu durum bir diğerinin sıcak nokta üstünde oluşmasına neden olmuştur. Kauai’deki Waialeale Volkanı neredeyse 6 milyon yıl önce bu yolla şekillenmeye başlamış ve adaların en yenisi olan Hawaii ise henüz oluşumunu tamamlamamıştır.

Advertisement

Waialeale Dağı

Taşkın su

Kelime anlamı “taşkın su” anlamına gelen Waialeale dünyaca tanınan bir yerdir. Zirveye düşen yağmur oranı yılda ortalama 12.350 mm’dir. Bu oran Londra’ya yağan yağmur miktarından 20 kat daha fazladır. Bu ortalama bir değer olup 1948 yılında düşen yağmur oranı ortalama oranın üç kah olarak kaydedilmiştir. Bu şiddetli yağmurlar Pasifik Okyanusu’ndan kuzeydoğuya doğru esen nem yüklü bulutlarla taşınırlar. Hava dalgası Waialeale’nin eteklerine çarptığında boğazda korkunç bir uğultu meydana getirir ve bu hava dalgası taşımakta olduğu yağmur yükünü yoğunlaştırarak dağa bırakır.

Bu yağmur sularına bağlı olarak dağda sera bitkileri yaygınlaşmıştır. Alakai Bataklığı, sisli görünümü içinde çay rengi sularıyla siyah çamur yosunlarına ve çok nadir bitki ve kuş çeşitlerine ev sahipliği yapar. Alakai sisinde bir hayalet gibi görünen ağaçlara lapalapa adı verilir ve bu ağaçlar hafif donlarda yapraklarını titretirler, bir diğer ağaç türü ise parlak kızıl çiçekleri olan Ohia’dır.

Ağaçların neredeyse tümü, parmağınızla dokunduğunuzda ince bir yeşil tabakanın bulaşmasına neden olacak kadar nemli bir yosun tabakasıyla kaplanmış durumdadır.

Waialeale’de az sayıda büyük memeli yaşamaktadır. İnsan yardımı olmaksızın adaya tek başına gelmiş olan tek ada memelisi yarasadır, tüm diğer memeliler bu tropikal cennette yaşamaya gelmiş olan insanlar tarafından getirilmiş ve üreyerek soylarına devam etmişlerdir.

Puslu bulanık sular ve bataklıklar

Polonezliler buraya M.S 750’de çift yelkenli kanolarla 4000 km seyahat ettikten sonra yerleşmişlerdi. 19. yüzyılda Japonlar, Amerikalılar, Filipinliler, Çinliler ve birçok Avrupa ülkesinden insanlar adanın şeker kaynakları yüzünden Kauai’ye gelmişlerdi.

Advertisement

Polonezliler adaya domuz getirmişlerdi. Günümüzde meraklı biyologlar adanın içlerinde yapmış oldukları incelemeler sonucunda özellikle çamurlu ve sarp kayalıklarda bazı yabani domuz türlerine rastlamışlardır. 1778’de adayı ziyaret etmiş olan İngiliz gezgin Kaptan Cook tarafından getirilmiş olan keçiler dağın eteklerinde görülmektedir. Toynakları her ne kadar çamura ve bataklığa alışık olmasa da dışa doğru genişleyerek tabak şeklini almaya başlamıştır.

Waialeale Dağı

Yaşadıkları ormanların yok edilmesi ve aralarındaki yiyecek rekabetinden ötürü Hawaii adalarındaki birçok kuş türünün soyu tükenmeye yüz tutmuştur. Kauai’deki kuşlar diğer adalara oranla daha fazla yiyecek seçeneklerine sahiptirler. Yayılmalarını engelleyen ve önemli bir tehdit unsuru olan firavun fareleri de burada yoktu. 19 yüzyıl boyunca Hawaii adaları şeker kamışı için önemli bir kaynak olmaya başlamıştır. Bitkilere sıçanlar dadanmış ve 1883 yılında firavun fareleri adaya getirilerek sıçanların kontrol altına alınması amacıyla kullanılmaya başlanmıştır. Firavun fareleri bir yandan farelere saldırmakta, bir yandan da yere yuva yapan kuşların yumurta ve yavrularını yemişlerdir.

Bazı kuş türleri sadece Kauai’de yaşamaktadır. 100 mm büyüklüğündeki uçan kuş olan “anianiau” adanın üst bölümlerindeki ohia ağaçlarında yaşar. Diğer kuşlar Alakai Bataklığını mesken tutmuştur. Ürkütücü ıslıklar çıkartarak öten Kauai oo türü sadece bu bataklıklarda yaşarlar ve başka hiçbir yerde yaşamaya alışkın değillerdir.

BALIKÇILIK

Kauai Dağı’nın en ender deniz kuşu güvercin boyutundaki “ao”dur. Yuvası oyuklarda olup diğer adalarda yaşayanlar firavun fareleri için kolay bir avdır. Bu hantal küçük kuşlar balık avından dönerken rahatsız edici keskinlikte sesler çıkartırlar, yoğun bitki örtülü alanlara çarparlar ve ağaçların altındaki çalılar vasıtasıyla oyuklarına ulaşırlar. Bu kuşlar, havalanmak için bir bitkinin üzerine çıkar ve güçlü bir hava akımı bekleyerek yükselmeye çalışırlar.

Yağmur, çamur ve sarp yamaçlar ziyaretçilerin hevesini kırmaktadır ve bu durum Waialeale’nin ve diğer Hawaii adalarının bir turizm merkezi olmasını ve buraların zarar görmesini engellemektedir. Firavun fareleri kıyılarda tutulmuş olsaydı bu ada bir cennet bahçesine döner ve film yapımcıları için vazgeçilmez bir set kimliğini kazanabilirdi.


Leave A Reply