Yıldız Sarayı Nerededir? Yıldız Sarayı Hakkında Bilgi

0
Advertisement

Yıldız Sarayı nerededir? Yıldız Sarayı’nın tarihi, tarihçesi, mimarisi, özellikleri nelerdir? Yıldız Sarayı’nı kim yaptırmıştır, hakkında bilgi.

Yıldız Sarayı

Yıldız Sarayı Nerededir? Yıldız Sarayı Hakkında Bilgi

Yıldız Sarayı; Beşiktaş’la Ortaköy arasındaki sırtlarda, İkinci Abdülhamit‘in 33 yıllık padişahlık süresini içinde geçirdiği ünlü sarayın adıdır. İstanbul’un diğer saraylarından farkı; çok geniş bir korunun içine yer yer serpiştirilmiş birçok köşk (kasr)lerden meydana gelmiş olmasıdır.

Tarihçesi

Yıldız Sarayı’nın bulunduğu yer, III. Selim zamanından beri saray mensuplarının ilgilerini çekmişti. Bu koru içinde ilk köşkü bu padişahın annesi Mihrişah Sultan yaptırmıştır. II. Mahmut; buranın güzelliğine, Boğaz’a ve Marmara’ya hâkim manzarasına hayran kalarak başka bir köşk daha yaptırdı. Adını “Yıldız Kasrı” koydu. Sık sık bu köşke gelir, etrafı seyreder, saz âlemleri tertipletirdi. II. Mahmut‘un oğlu Sultan Abdülmecit, bir söylentiye göre, bu köşkü onartıp Yıldız adlı bir gözdesine hediye etti. Zamanla burada birkaç köşk daha yaptırıldı. Sultan Abdülâziz zamanında köşkler çoğalmış, koru da usta bahçıvanlar elinde, tabiî ve bakir görünüşüne dokunulmadan, yeniden düzenletilmiş, zenginleştirilmişti. Padişahlar içinde, devamlı olmamakla beraber, Yıldız sitesini mesken olarak ilk kullanan Abdülâziz oldu. Malta, Çadır, Çit köşklerini de yaptırdıktan sonra; bugün Beşiktaş’tan Ortaköy’e giden ana cadde üzerinde hâlâ duran kemerli köprü ile, burayı Çırağan Sarayı’na bağlattı.

Yıldız Sarayı

Sultan Abdülâziz 1876 yılında; Dolmabahçe Sarayı karadan ve denizden kuşatılmak suretiyle, tahttan indirilmişti. II. Abdülhamit‘in, bu olaydan duyduğu endişe yüzünden, Dolmabahçe’de oturmak istemediği, bu sebeple Yıldız’a yerleşmiş olduğu tahmin edilmektedir. Abdülhamit, Yıldız Sarayı’na yerleştiği zaman saray arazisi şimdiki kadar geniş değildi. O zaman burada, başlıca, bugün Teknik Okul’un bir kısmı olan Yıldız Kasrı ile Harb Akademisi’nin bir kısmı olan büyük mabeyin dairesi ve Şale, Malta, Çit, Çadır köşkleri bulunuyordu. Padişah, Beşiktaş’tan Ortaköy’e kadar uzanan arazinin, halk elinde olan kısımlarını da satın alarak saray bölgesinin sınırlarını genişletti. Çevreyi kalın duvarlarla sınırladı.

Advertisement

İlk zamanlar, özel harem dairesi halkı ile, Yıldız Kasrı’na yerleştikten sonra, kısa zaman içinde birçok yeni, fakat nispeten küçük küçük binalar yaptırdı. “Hamidiye Camisi”ni de bu arada inşa ettirdi. İlk oturduğu “Hünkâr Sofası” ve “Hünkâr Dairesi”nden sonra daha arkada yeni daireler hazırlatıp buraya taşındı. Merasim köşkü ve diğer binaları ile Yıldız Sarayı, küçük bir mahalle görünüşünü almıştı.

Yıldız Sarayı

Yıldız Sarayı’nda Neler Bulunurdu?

Mesken olarak kullanılan, saray görevlilerinin resmi makamlarının bulunduğu pavyonlar dışında; fabrika niteliğinde imalâthaneler (İş yerleri: Marangozhane, demirhane, çini atelyeleri vs.), tiyatro, müze, kitaplık, eczane ve daha çeşitli yapılar bulunmaktaydı. Ayrıca Sarayın çevresinde 14 binden fazla asker ve muhafız barındıran kışlalar yer almıştı. Yıldız Sarayı’nın iç içe üç büyük kapısı vardı. Bunlardan ilki “Koltuk Kapısı” adıyla anılırdı. Hamidiye Camisi’nin yanındaki bu kapı, genel hizmetlerle hizmetliler içindi. Buradan birinci avluya girilirdi. Büyük Mabeyn binası ve Çit Kasrı buradaydı.

Abdülhamit yabancı devlet elçilerini burada kabul edip görüşürdü. Sarayın başlıca görevlilerinin makamları da bu avludaydı. İkinci kapı “Saltanat Kapısı” idi. Burası padişaha mahsustu, Küçük Mabeyn Dairesi burada bulunuyordu. İkinci avluya açılan bu kapıdan “Hünkâr Sofası”na gidiliyordu. “Valide Kapısı” ya da “Harem Kapısı” adını taşıyan kapı, üçüncü avluya açılıyordu. Üçüncü avlu 10 metre yüksekliğinde duvarlarla çevrilmişti. Abdülhamit’in özel ev halkı, yani haremi bu avludaki pavyonlarda yaşardı. Çok süslü, küçük, fakat zarif saray tiyatrosu da buradaydı. Bu avludan iç bahçeye geçilirdi. Bu bahçede de bir havuz vardı.

Yıldız Sarayı’ndaki ayrı köşklerden en güzelleri Malta ve Şale kasırları idi. Malta Kasrı iki katlıydı; hem hâkim manzarası, hem de mimarlığı yönünden şaheser nitelikteydi. V. Murat, üç aylık saltanatı sonunda tahttan indirildiğinde, bir süre, burada oturtulmuş, sonra “Çırağan Sarayı“na gönderilmişti. Abdülhamit’in özel dairesine özel bir kapıdan da gidilirdi. İstanbul’u ziyaret edişlerinde padişah; Alman İmparatoru Wilhelm’le Sırbistan Kralını bu köşkte misafir etmişti. Şale Köşkü, Cumhuriyetten sonra da İstanbul’a gelen yabancı devlet başkanları veya eşleri için misafirhane olarak kullanılmıştır.

Advertisement


Leave A Reply