Bale ve Bale Çeşitleri, Türkiye’de ve Dünya’da Balenin Gelişimi

1
Advertisement

Bale nedir? Bale çeşitleri, balenin özellikleri, balenin tarihçesi, bale çeşitleri, Türkiye ve dünyada balenin gelişimi hakkında bilgi.

bale

Kaynak: pixabay.com

Bale ve Bale Çeşitleri

Bale, Kendine özgü teknikleri, gelenekleri, yöntemleri ve eğitim türleri olan bir dans biçimidir. İtalyanca ballan “dans etmek” fiilinden türemiştir. Aynı zamanda bir topluluğu ya da eseri tanımlamak için de kullanılır (Ankara Devlet Balesi, Kuğu Gölü Balesi, vb). Bale (yapım olarak ele alındığında) dans, müzik, dekor ve kostümden oluşan bir bileşkedir.

Klasik Bale:

15. yüzyılda İtalya’da doğdu. Soyluların eğlence aracı olarak gün ışığına çıkan bale sanatı o dönemlerde kralların, düklerin, prenslerin tekelindeydi. Yapımların çoğunda soylular dans eder, koreografi çevre düzeni, giysi tasarımı yine bir soylunun imzasını taşırdı. İlk “profesyonel” bale gösterisi olan Ballet Comique de la Reine (Kraliçenin Komik Balesi) o çağlarda oluştu. Klasik anlamda ilk koreograf olan Balthasar de Beaujoyeux, adı geçen parçayı önce Paris’te (1581), ardından Fransa ve İtalya’nın değişik kentlerinde sergiledi. Beaujoyeux’ye göre bale bedenlerin geometrik kurallarına uyarak hareket etmesiydi; bu geometrik biçimleri belirleyen müziğin vurgu ve ritmiydi. Balenin bu tanımı özde geçerliyse de günümüzde bale yeni, çarpıcı boyutlara ulaşmıştır. Klasik balenin akademi ilkeleri Fransa Kralı XIV. Louis’in 1661’de Paris’te Kraliyet Dans Akademisi’ni kurmasıyla belirginlik kazandı. O günden başlayarak balenin asıl tekniği ayakların beş değişik pozisyonundan ve kolların bu pozisyonlarla uyuşan hareketlerinden yola çıkar oldu. Klasik balenin her adımı ya da hareketi bu beş pozisyonun birinden başlar ve sonunda yine bunlardan birine döner. Yine de klasik balenin o günden bu güne geliştiğine, laboratuvar çalışmaları ve arayışlar sonucu beş temel pozisyona yeni dans adımları, duruşları ve hareketleri eklendiğine değinmek gerek. Tüm pozisyonların adı bale uzmanları tarafından kodlanarak bir “uluslararası bale terminolojisi” oluşturuldu.

Klasik balenin doruk noktası olarak nitelendirilebilecek eser Uyuyan Güzel Çaykovski’nin müziği, Marius Petipa’nm koreografisi ve Mariinsky topluluğunun dansçılarının deneyimli hareketleriyle kusursuz bir bütünlük oluşturan yapım ilk kez 1890’da St. Petersbourg’da sahnelendi; günümüze kadar gelmiş geçmiş en kusursuz bale gösterilerinden biri olarak akademi ve konservatuvarlarda üstüne incelemeler yazıldı. Petipa ve Mariinsky bale topluluğunun etkisi özellikle 19. yüzyıl sonlarında duyuldu (bu topluluk günümüzde Kirov Balesi adıyla bilinir). Bu etkinin Batı’ yı da çekim alanma alabilmesi ise Sergey Diaghiler’in Rus Baleleri adlı gezici topluluğu aracılığıyla gerçekleşti. 20. yüzyılda yeşeren klasik bale topluluklarının en önemlileri şunlardır: Metropolitan Balesi Amerikan Dans Tiyatrosu (ABD), Sadler’s Wells Balesi (İngiltere), Kraliyet Balesi (İngiltere), Festival Balesi (İngiltere), Paris Opera ve Balesi (Fransa), Danimarka Kraliyet Balesi (Danimarka), Bolşoy Balesi (Rusya), Kirov Balesi (Rusya).

Modern Bale:

Günümüzde bale geniş bir gösteri grafiği çizer; klasik bale, çağdaş bale, modern dans, dans tiyatrosu, mimodans bu grafiğin üstündeki önemli noktalardan yalnızca birkaçıdır. Klasik balenin dışında kalan tüm eğilimleri modern bale adı altında toplamak konuyu özetleyebilme açısından uygundur. Modern balede estetik (görüntü) amaç değil araçtır; önemli olan duygusal ya da düşünsel düzeyde iletişimdir. Bale “beğenilmek için” yaratılmış bir eğlence öğesinden “anlaşılmak için” uğraşan bir düşünsel atılıma dönüşmüştür. Bugün koreograflar beş temel pozisyona uymak zorunluluğunu duymazlar; klasik balenin yerleşik kalıplarını yapay ve kısıtlayıcı bulurlar, kimi de her dansçının öz koreografisini yaratması gerektiğini savunur. Klasik bale giysileri, bale pabuçları, görkemli dekor anlayışı modern dansa gönül vermiş koreograf için salt tarihsel bağlamda değerlendirilir. Günümüzde bale yerel ya da folklorik dans öğelerinin çoğunu barındırır.

bale

Kaynak: pixabay.com

Çağdaş koreografların önemli bir bölümü insan doğasından ve bireyin öz benliğinden kaynaklanan “içgüdüsel” bir hareketin yanlış olmayacağını, “yerleşik” koreografik kalıpların “arkeolojik” olduğu görüşünde birleşirler. Çağdaş baleyle modern dans sınırsız hareket özgürlüğüne yer verirken, çağdaş bale yapımları dans tasarımını klasik balenin önceden saptanmamış “adım/hareket” öğretisi üstüne kurar. Modern dansın eğitim tekniklerinde klasik yöntemlere yer yoktur. Ayrıca, modem dansın belirli bir adım hareket terminolojisi bile bulunmaz; koreograf ya da dansçı her an doğaçlamaya yönelebilir.

Advertisement

Modern dans, balenin tanımındaki etmenlerle (dans, müzik, dekor, kostüm) sınırlı kalmak zorunda değildir. Modern yapımlarda film, video, diyalog, canlı radyo ve televizyon yayınlarından yararlanıldığı bilinir. Martha Graham, Georges Balanchine, Maurice Bejart, Jerome Robbins, Merce Cunningham, Twyla Tharp, Pina Bauscha, Carolyn Carlson, Alvin Ailey, Lothor Höffgen ve Molissa Fenley bu türün en önemli ustaları arasmda sayılabilir. 18. yüzyılda yaşayan dansçı ve koreograf Georges Noverre, Bale ve Dans Üstüne Mektupları (1760), adlı eserinde şöyle not düşer: “Bale belirli bir yörenin ya da kültürün malı olmayan uluslararası bir sanat dalıdır. Aynı zamanda balede yanlışlara yer yoktur; bestecinin, koreografın, dansçının, dekorcunun ve kostümcünün ortak amacı kusursuzluk olmalıdır”. Aralarındaki kuramsal ayırım ne kadar geniş olursa olsun iki görüş de hem klasik hem de modern bale için son derece geçerlidir.

Türkiye’de Bale:

Geleneksel dans anlayışının güçlü olduğu Türkiye’de “stilize” balenin yerleşmesi Batı’ya oranla oldukça geç oldu. 1935’lerde İstanbul’ daki Beyoğlu ve Eminönü halkevlerinde bazı denemeler (Bir Orman Masalı, Antikacı Dükkânı, Çiçek Bahçesi, Köy Düğünü, İnci’nin Rüyası, Bora) gerçekleştirildiyse de bunlar amatör düzeyde kaldı. 1947’de İngiliz Kraliyet Balesi’nin kumcusu Dame Ninette de Valois, Türkiye’ye çağrıldı; ilk Türk bale okulu Dame Ninette’nin denetiminde 6 Ocak 1948’de Yeşilköy’de açıldı. Okul 1950’de Ankara’ya taşındı ve Devlet Konservatuvarı’na katıldı. Dame Ninette de Valois, Audrey Knight, Joy Newton, beatrice Appleyard, Loma Munsford, Robert Lunnan, Travis Kemp ve Molly Lake gibi benzeri eğitmenlerin yoğun çabaları sonucu Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü 1957’de ilk mezunlarını verdi. 1960’ta Robert Harrold, Manuel de Falla’nm El Amor Bruja adlı eseriyle Richard Strauss‘un Salome’sini sahneye koydu. Todd Bolender’in  Türkiye’ye gelmesiyle de genç Türk balesi emekleme çağından dinamizm dönemini geçti.


1 Yorum

Reply To 05435076960 Cancel Reply