Eski Tarihte Hayvanlara Verilen Önem ve Günümüzde Şiddet

0
Advertisement

Sokak hayvanlarına, hatta sahipli ev hayvanlarına fiziksel ve ruhsal eziyet edip acımasız davrananlar konusunda hala büyük sorunlar yaşıyor ve her birimizi derinden üzen haberlerle sıkça karşılaşıyoruz.

Eski Tarihte Hayvanlara Verilen Önem ve Günümüzde Şiddet

Masum hayvanlar sebepsiz yere öldürülüyor, eziyet görüyor, yüzlerce ev hayvanı evlerde, özellikle yazlıklarda, sahipleri sıkılınca sokaklara terk ediliyor. Bu vicdansız terk ediş de onlara ve yaşam haklarına uygulanan bir şiddet seklidir. Zira genel olarak gereksinimlerinin karşılanmasına alışkın olan ev hayvanları, terk edilince biyolojik ihtiyaçlarını karşılayamaz ve yaşama kabiliyetlerini kaybederler. Bir mucize sonucu hayatta kalıp tekrar sahiplendirilenler ise ruhsal ve fiziksel olarak zayıf düştükleri için çok fazla yaşayamazlar.

Biraz ilgi ve karın tokluğundan başka hiçbir beklentileri olmayan, içgüdüleri ile yaşayan bu muhtaç canlılara neden kötü muamele yapılıyor?

Oysaki tarihte bütün medeniyetler ve dinler hayvanların yaşamına saygı göstermiştir.

Arktik insanlar (inualar) için insanoğlu ve hayvanlar eşitti, ikisi de aynı ruh veya başka bir deyimle “yasam özüne” sahipti.

Sokak Hayvanları

Advertisement

Eski Mısır ve Aztek töreleri gereği yılanlar, kediler insanüstü yeteneğe sahipti ve kutsaldı. Antik Yunan kültüründe, Mısırlılarda, Hindistan’da, Çin’de; maymundan kuşa çok çeşitli hayvan türleri kutsal kabul edilmiş ve korunmuştur.

Orta Asya bozkırlarından günümüze hayvanlarla birlikte yaşayan Türklerde de İslamiyet öncesinden baslayan hayvan sevgisi vardı. 12 hayvanlı takvimi kullanan eski Türklerde özellikle atın çok özel bir yeri vardı. Örneğin; atın sahibi öldüyse, atı asla feda edilmez, kuyruğundan kesilen bir kısım sahibinin yattığı yere yerleştirildi. Atların gömüldüğü ayrı mezarları vardı.

Hayvanların bir can taşıdığı ve onların da diğer canlılar gibi kutsal olduğu düşüncesinin, Türklerde yakın tarihe kadar var olduğu, hem kişisel olarak hem de vakıflar yoluyla hayvanlara olan yaklaşımın çok medeni olduğu, 17.yy da Avrupalı gezginlerin seyahatnamelerindeki kayıtlarında da yerini almış. Yabancı gezginler izlenimlerinde Türklerin sokakta yaşayan kedi, köpek ve yük hayvanlarına besledikleri sevgiden ve hayvanları korumaya yönelik kanunlarla hayvanlara ne kadar sevecen yaklaştığından bahsetmisler.

Sokak Hayvanları

Gezgin Jean du Mont, gözlemlerini Şöyle kaydetmiş; “Türklerin hayırları hayvanlar için bile geçerlidir. Eti yenmeyen kedi köpek gibi hayvanları öldürmek Türklerde suçtur.

Bir diğer gezgin olan Jean Thevenot 1655’deki anılarında; ölen bazı kişilerin geride kalan kedi ve köpeklerinin beslenmesi için güven duydukları yakınlarına para ve mallarını bıraktıklarını yazmış.

Advertisement

III. Murat döneminde hayvanlara verilen önem

1587’de III. Murat yük hayvanlarına taşıyabileceklerinden fazla yük yüklenmesini yasaklamış ve cuma günleri hayvanların dinlendirilmesi için semerlerine çivi bağlanmasını karara bağlamış, uymayanlar cezalandırılmış.

Top çeken büyükbaş hayvanlar yaşlanınca, kasaplara satılmak yerine ölene kadar bakılmaları için maaşa bağlanmış. Zabıtalar sahipli hayvanların karınlarını yoklayıp sahiplerinin onları iyi besleyip beslemediğini kontrol ederlermiş. Bir Türk meskeni inşa edilirken kuşların susuz kalmaması için uygun yerlere mutlaka su yalakları yapılırmış.

Osmanlıda Mancacılık mesleği varmış. “Manca” denen kedi köpek yiyeceğini satar, insanlar bu yiyeceklerle sokak hayvanlarını besler veya dileyen parasını verir, mancacı onun yerine sokak hayvanlarını beslermiş.

Günümüzde de sıcak yaz günlerinde birçok hayvan sever kapısının önüne sokak hayvanları susuz kalmasın diye su kabı bırakır. Bazı kişiler de bu durumdan rahatsızlık duyar ve şikayetçi olur.

Sokak Hayvanları

O günlerden bu günlere ne değişti?

Hayvanları sevmek, korumak yemek içmek kadar doğal, ne övünülecek ne de yerilecek bir davranış. Yasamın gerekliliklerinden biridir. Bütün canlılar faydalıdır ve yaşamaya hakkı vardır. Yaşadığımız coğrafyanın sadece bize ait olmadığının bilincine varmamız gerekiyor. Ancak modernleşme ile “sahipsiz”e sahip çıkmaya tedirginlikle bakıyoruz. Geniş doğa alanlarının. mahallelerin yerini modern yaşam alanları aldı. Şehirleşme, insanların yeni yasam ilkeleri. hayvanların doğal yaşam alanlarının azalıp yok olmasına sebep oldu.

Kendi baslarına yaşamlarını sürdürebilmeleri imkansız hale gelen, beton yığınları ve alış-veriş merkezleri içinde sıkışıp kalmış hayvanlar aslında bizden çok fazla bir şey beklemiyorlar… Zulüm etmediğimiz sürece aynı ölçüde seviyorlar… Yok saydığımızda öfkelenmiyorlar. Onları arada sırada fark etmek kendimizi daha iyi hissettirecektir…

Sokak Hayvanları

Dünyada yasallaşmıs olan hayvan haklarının, Türk ye’de de uygulanması gerek. Sokak hayvanlarına ve evde beslenen hayvanlara yaşam hakkı tanıyacak ve her türlü şiddet eğilimine karşı caydırıcı olacaktır.

Hayvan Hakları Kanunu Yasası“nın yürürlüğe girmesi ümidi ile 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü; Şefkat dolu olsun….

Advertisement


Leave A Reply