Advertisement
İçinde ve anlamında Hatır geçen atasözleri ve deyimler nelerdir? Hatır ile ilgili deyimler ve atasözleri, anlamları ve açıklamaları.
Arka resim kaynak: pixabay.com
Hatır İle İlgili Atasözleri
- bir acı kahvenin kırk yıl hatırı vardır
iyilik küçük de olsa unutulmaz. - bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı (hakkı) vardır
iyilik küçük de olsa unutulmaz. - bir selam bin hatır yapar
selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir, gönül kazanmakta büyük önemi vardır. - yarım elma, gönül (hatır) alma
armağan küçük de olsa gönül almaya yeter.
Hatır İle İlgili Deyimler
- (birinin) güzel hatırı için
yüzünden, sebebiyle: ‘İnanınız ki müdürün güzel hatırı için işime başladım.’ -M. Ş. Esendal. - (birinin) hatırı için
bir kimsenin, gönlü hoş olsun diye: ‘Ama bunca eziyete sırf oğlunun hatırı için katlandığına emin değildi artık.’ -A. Kulin. - (birinin) hatırı kalmak
gücenmek, kırılmak: ‘Eve geldiğiniz, gittiğiniz, bir yerde rastlaştığımız zaman elimi saygıyla öpmezseniz hatırım kalır.’ -N. Hikmet. - (birinin) hatırından çıkmamak
sevdiği, saydığı birinin isteğini reddetmeyip gönlünü kırmaktan çekinmek. - (birinin) hatırını kırmak
üzmek, gücendirmek. - hâl hatır (hâlini hatırını) sormak
bir kimseye ‘nasılsınız, ne durumdasınız’ anlamında nezaket sorusu yöneltmek: ‘Karşılıklı oturdular, hâl ve hatır sordular, sonra sustular.’ -R. H. Karay. ‘Rapor almışsa, çiçekler, kolonyalar getirir, hâlimizi hatırımızı sorar, moral verir.’ -M. İzgü. - hatır almak
gönül almak. - hatır eylemek
hatırlamak: ‘Benim Orhan isminde bir tanıdığım olmadığından, başka bir nam altında bir nankörü hatır eylemiş olsan bile…’ -P. Safa. - hatır gönül bilmek (saymak veya tanımak)
kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymak. - hatır gönül yapmak
birini tutum ve davranışlarıyla mutlu etmek. - hatır gönül yıkmak (kırmak)
kişilere karşı gösterilmesi gereken saygı kurallarına uymamak. - hatır (hatırını) saymak
gerekli saygıyı göstermek. - hatır için çiğ tavuk yemek
bir kişiyi gücendirmemek için yapılması güç olan şeyleri bile yapmak. - hatır sormak
hâl hatır sormak: ‘Önce karşılıklı hatır sormakla başlayan konuşmaların ardından, tarlaların durumuna geçti.’ -N. Cumalı. - hatıra (hatır ve hayale) gelmemek
bir şeyin gerçekleşeceği, olacağı hiç düşünülmemek: ‘Yemin, her hatır ve hayale gelmez cümlelerin ucunda bir kurdele, bir fiyonk gibi açılıveriyordu.’ -A. Ş. Hisar. - hatırı sayılır
1) oldukça çok: ‘Adamları aracılığıyla bu konuda hatırı sayılır bir külliyata sahip oldu.’ -İ. O. Anar. 2) önemli, saygın, saygıdeğer: ‘Sabit Bey Ağabey mahalle tulumbacıları arasında en hatırı sayılır adamlardandır.’ -H. Taner. - hatırına bir şey gelmesin
bir düşüncede, sözde veya davranışta kötü bir amaç güdülmediğini anlatan bir söz. - hatırına gelmek
hatırlamak, aklına gelmek: ‘İçeriyi dinlemediği hatırına geldi.’ -Y. K. Karaosmanoğlu. - hatırına getirmek
hatırlamasına yol açmak: ‘Tüfeğini omzuna vurup çapraz fişeklerini kuşanan bir kişinin ölümü hatırına getirmesi garip olmaz mı?’ -N. Cumalı. - hatırında kalmak
unutmamak, hatırlamak: ‘Birçok söz daha söylemişti. Hepsi hatırımda kalmamış olsa gerek.’ -N. F. Kısakürek. - hatırında tutmak
unutmamak. - hatırından (hatır ve hayalinden) geçmemek
aklına gelmemek, düşünmemek: ‘Herhangi bir devletin İstanbul’a taarruzu artık hatırından geçmiyordu.’ -Y. K. Beyatlı. - hatırını hoş etmek
sevindirmek, memnun etmek. - hatırını sormak
hâl hatır sormak: ‘Herkes içten görünüyor, hatta yıldızımın hiç barışmadığı insanlar bile dostça elimi sıkıyor, hatırımı soruyorlar.’ -A. Ümit.