Hece Ölçüsü Nedir? Özellikleri

0
Advertisement

Hece Ölçüsü nedir? Hece ölçüsü nasıl bulunur, özellikleri nelerdir, hece ölçüsü kullanan şairler ile ilgili bilgi.

Hece Ölçüsü; nazımda kullanılan bir uyum (ahenk) ölüsü. Türkçenin yapı özelliklerine uyan hece ölçüsü bir manzum parçanın dizelerinde hece sayısı eşitliğine dayanır. Dilimizde ses değeri bakımından birbirinden değişik heceler (kısa, uzun, çok uzun) olmadığı için, dizelerdeki hece sayısı eşitliği, ses değeri bakımından da doğal bir eşitlik demektir. Ayrıca her kalıbın uygun duraklamalarla bölünmesinde ulusal beğeni; güzellikler bulduğu gibi, bunların bölünmelerini de belirlemiştir. Sanatçılar da doğup yetiştikleri toplumun etkisinde, kendilerini eğiten ulusal beğeninin izinde oldukları için yüzyıllarca ozanlarımız, toplumun en çok yeğler göründüğü kalıpları kullanmış: ulusal beğeninin üstün tuttuğu durakları uygulamışlardır. Bir öğe daha, duraklar sözcükleri bölmemelidir. Türk beğenisinin sevdiği, alıştığı aradığı kalıplar şunlardır:

1- Yedili (Duraksız, 4/3 duraklı; azınlıkla 3/4); Mani ölçüsü.

2- Sekizli (Duraksız, 4/4 duraklı); İlâhi, Nefes ölçüsü.

3- ll’li (6/5, 4/4/3 duraklı); Koşma ölçüsü.

4- Ondörtlü (7/7 duraklı); son dönem şiirleri.

Advertisement

Ama halkın beğenisi yüzyıllarca uygulanmış bu çeşit denemelerle arayışların ortalamasından oluştuğuna göre başka kalıplar kullanmak genellikle etkisiz olmuştur.

Anadolu’daki tekke şairlerinin hece ölçüsünün ulusal beğeniye dayalı kalıplarını kullanmaya dikkat ettiklerini görüyoruz. Demek ki 13-14. yüzyıllarda Türkçenin ve hece ölçüsünün geleneği büsbütün kaybolmamıştır. Her zaman bir ezgi (beste) eşliğinde söylenen saz şiirinin, hece ölçüsünün bazı kalıplarını işleyerek canlı tuttuğu metinler taramasıyla ortaya çıkmıştır: 7, 8, 11. Bu üç ölçüden ilk ikisi artarak ya da eksilerek aynı ritmi sürdüren kısa-uzun dizeler biçimine dönüşebilir: 7/7, 8/8,4/4/4/4.

Milli edebiyatla başlayan bilinçlenme, dili kurtarma ve aruz ölçüsüne yadsımaya kadar uzandı. İlk hece şairleri, bu ölçünün sınırlarını yokladılar. Halk şiirini iyi tanımadan başlayan bu çalışmalar ilk adımda olumlu sonuçlar getirmedi (M.E. Yurdakul, Z. Gökalp…). Halk şiirinin uyum olanaklarıyla vakitli ilişki kuranlarsa aruz karşısında yer alabilecek bir ölçünün değerini onaylattılar (R.T. Bölükbaşı, F.N. Çamlıbel….). Batı şiiriyle ilgi kurma fırsatı bulan çağdaş sanatçılarımızın bir bölümü, alışılmış kalıplar dışında yeni güzellikler bulunabileceğini onaylatan eserleriyle her kalıbı denediler. (C. S. Tarancı, A.M.Dıranas). Tam bu sıralarda özgür koşuk (serbest nazım) eğilimiyle şiirde ölçünün gereğini araştıran bakışlar başlamıştı (1930 sonrası). Böylece hece ölçüsünde direnenlerin bir bölümü, fazla bir başarıya erişmeden ölçülerin zorunlu olmadığı sonucuna yaklaştılar.

Yeni şiirimizin ölçüyü yadsır gibi görünen pek çok ürününde hece ölçüsünün çeşitli kalıplarım bulmak olanaklıdır. Birçok kişiye artık hece ölçüsünün kullanılmadığını andıran nokta ise şiirlerin baştan sona aynı kalıpla yazılma dikkatinin bırakılışıdır. Gerçekten ölçüsüz gibi görünen nice şiirde çok zaman hecenin, bazen aruzun bile bazı uygulamaları vardır. Bir şiirde birkaç kalıp kullanabileceğinin olanağını gösteren Serveti Fünunculardan sonra özgür koşuk içinde de aynı tutumlara rastlanmaktadır. Bazen en dağınık bir şiirin içinde birdenbire kulağınıza yatkın bir dize gelirse bu yüzyıllarca sürmüş sanat ve eğitim alışkanlığının yarattığı bir yakınlık durumundan doğmaktadır.


Leave A Reply