İletişim Becerileri Nelerdir? İletişim Becerilerinin Önemi ve Açıklaması

0
Advertisement

İletişim becerileri nelerdir? Mesaj gönderme, mesaj alma becerileri, sözlü ve sözsüz iletişimin özellikleri hakkında bilgi.

İLETİŞİM BECERİLERİ

iletişim becerileri; I. Mesaj gönderme ve II. Mesaj alma becerileri şeklinde iki kategoride incelenebilir. Gönderme becerileri, birisiyle konuşulduğunda yaygın olarak kullanılan becerilerdir. Mesaj alma becerileri ise, daha etkili bir dinleyici haline gelmede kullanılabilen tekniklerdir.

I. Mesaj Gönderme Becerileri

Mesajların, “sözlü” ya da “sözsüz” olarak iletilmesindeki becerilerdir.

1. Sözlü İletişim

Sözlü iletişim “dil ve dil-ötesi” olmak üzere 2 alt sınıfa ayrılmaktadır.

a. Dil ile iletişim; insanların kelimeleri kullanarak karşılıklı konuşmalarıdır.

Advertisement

b. Dil-ötesi iletişim ise, sesin niteliği ile ilgilidir. Örneğin; sesin tonu ve sesin hızı, şiddeti, hangi kelimelerin vurgulandığı, duraklamalar vb. özellikler, dil-ötesi iletişim sayılır. Dil ötesi davranışlarımızı, isteyerek ya da istemeyerek sergileyebiliriz. Bazı kelimelerin üzerine bilerek basa basa konuşabilir, karşımızdakini korkutmak için bağırabiliriz ya da konuşurken farkında olmadan ses tonumuz alçalıp, yükseliyor, sesimiz titriyor olabilir.

2. Sözsüz İletişim

Göz ilişkisi, yüz ifadeleri, vücut duruşu, kıyafet, aksesuar, mekânı kullanma, dokunma, kafa işaretleri, el ve kol duruşu, bacakların duruşu, beden yönelimi, oturma biçimleri.

II. Mesaj Alma (Dinleme) Becerileri

Etkili iletişim, kişilerin birbirlerini doğru olarak anlamalarıyla gerçekleşebilir. Kişilerin birbirlerini doğru şekilde anlamaları ise, birbirlerini etkili dinlemelerini gerektirir.

1. Pasif (Edilgen) Dinleme

Karşımızdakini sessizce dinlemektir. “Sessizlik”, karşımızdaki kişiye gerçekten kabul edildiğini duyumsatan ve bizimle duygularını daha fazla paylaşması için onu yüreklendiren, çok güçlü sözsüz bir iletidir. Ancak dinlerken sürekli sessiz kalmak karşımızdaki kişide dinlenmediği düşüncesini yaratabilir. Bu nedenle dinlerken, özellikle duraklamalarda, dinlediğimizi gösteren sözlü ya da sözsüz belirtiler vermekte yarar vardır. Bunun için baş sallama, gülümseme gibi kabul (onay) tepkiler kullanılabilir.

2. Kapı Aralayıcı Mesajlar

Bazı insanlar duygularını dile getirmek, sorunlarını anlatmak, konuşmayı sürdürmek için yüreklendirilmeye gereksinim duyabilir. Bu tür bir destekleme için verilen mesajlara, kapı aralayıcılar denir. Örneğin; “İlginç”, “Anlatmak ister misin?”, “Devam etmek ister misin?”, “Bu konuda bir şeyler söyleyecek gibisin” gibi mesajlar, doğru kullanıldığında iletişimin sürmesine yardımcı olabilir.

3. Etkin (Katılımlı) Dinleme

Etkin (katılımlı) dinlemede, dinleyen suskun ve pasif değildir. Etkin dinleme, alıcının duyduğunu geri göndererek doğru anladığını ve söyleneni işittiğini göstermesi açısından edilgin dinlemeden ayrılmaktadır. Genel bir tanımla, geri bildirim kullanılarak dinlemeye, etkin dinleme denir.

Advertisement

Etkin dinleme, söylenen hakkında bir hükme varmaksızın, konuşan kişinin ilettiği duyguların anlaşıldığını belirtmek için söylenenleri geri yansıtarak dinlemektir. Yorum yapmamak ve karşıdaki kişiye duygularının anlaşıldığını göstermek, onun daha fazlasını anlatması için rahat olmasını ve söylediklerinin yargılanma riskinin olmadığını anlamasını sağlamaktadır. Böylece yaratılan kabul edici, eleştirel ve yargılayıcı olmayan ortam, konuşmacının kişisel savunmalara başvurmasını engellemekte ve kendisini güvende hissetmesini sağlamaktadır.

Çoğu zaman kişiler, karşılarındaki kişileri kendi algısal dünyalarına göre anlamaya çalışmakta ve kendi algısal dünyalarına uymayan uyaranları reddetmektedirler. Bu da etkili iletişimin kurulmasını imkânsızlaştırmaktadır. Etkin dinleme, dinleyicinin düşünce ve duygularını askıya almasını gerektirmektedir. Bu açıdan etkin dinleme becerisini kullanan kişinin, karşıdaki kişinin duygu ve düşüncelerini daha iyi anlayabilmesi için onunla empati kurması önemlidir.

Empati kurmak için öncelikle karşımızdaki kişinin bizim gibi bir varlığı, bizden farklı değer yargıları ve inançları olduğunu bilmek ve bunu kabul etmek gerekir (Kişiyi olduğu gibi kabul etme). Bu kabulden hareketle, etkileşimde bulunduğumuz kişinin haklı/haksız, iyi/kötü biçiminde yargılanmaması, sadece onun durumunun anlaşılabilmesi için çaba gösterilmesi gerekir. İletişimde ortaya çıkabilen yargılama, eleştirme, dinleyicinin anlatılanları kendi bakış açısında değerlendirmesi gibi açık iletişimi engelleyici davranışları ortadan kaldırmak için, karşıdaki kişiyi olumlu bir tutum içinde, dikkatle dinlemek; onun ne hissettiğini ve ne demek isteğini anlamaya çalışmak ve bunları açık bir şekilde özetleyerek ortaya koymak gerekmektedir. O halde; etkin dinleme kişiyi olduğu gibi kabul etmeyi ve empati kurmayı gerektirir.

4. Etkin Dinlemeyi Gerçekleştirmede İki Önemli Koşul

1. Koşulsuz Kabul / Saygı

“Kabul etme” ile kastedilen karşımızdakinin söylediği her şeyi onaylama, ileri sürdüğü fikirlere katılma veya tüm yorumlarını kabullenme demek değildir. Karşımızdakini yargılamadan ve eleştirmeden olduğu gibi kabul etmek, ona saygı duymaktır. Karşımızdaki ile düşünce, fikir ya da yorumlarda tümüyle zıt kutuplarda bile yer alsak, karşımızdakinin duygularını anlama ve saygı gösterme çabasıdır. Karşımızdakinin söylediği her şeyi kendimiz için yanlış bulsak bile, onu kendimize uydurma çabasına girmememiz duygu ve düşünceleri küçümsemememizdir.”

EMPATİK ANLAYIŞ

5. Kendimizi Karşımızdakine Anlatma Saydamlık/İçtenlik ve Dürüstlük

Kişinin başkaları tarafından onaylanma ya da dışlanma ve reddedilme korkusu yaşamadan kendini ortaya koyması ve başkalarıyla ilişkilerinde kendi duygularını ifade etmesi, saydamlık olarak adlandırılır. Hümanist yaklaşımın temsilcisi Rogers, içtenliği, kişinin başkalarıyla ilişkilerinde onların davranışlarının kendinde meydana getirdiği olumlu ya da olumsuz duyguları onlarla paylaşabilme açıklığı olarak almaktadır. Elbette kişi, başkalarının davranışlarının kendi üzerinde bıraktığı etkiyi onlarla paylaşırken saygısızlık yapmamalı, incitici bir dil kullanmamalıdır. Bunun için ben dili kullanılmalı; sen dilini kullanmaktan kaçınılmalıdır.

BEN DİLİ

SEN DİLİ

Bir İletişim Becerisi “Soru Sorma”

Soru, kişilerin sözel iletişimde bulunduğu hemen her durumda kullanılan bir tekniktir. Farklı amaçlarla soru sorulabilir. Soru sormak önemli bir iletişim becerisidir.

Kişiler arası iletişimi zenginleştirmek, karşıdakini etkin dinlemeyi kolaylaştırmak, karşıdaki kişinin etkin dinlendiğini ve anlaşıldığını anlamasını sağlamak, bir problemin kaynağını araştırmak amacıyla soru sormadan yararlanılabilir.

Bu amaçla soru sorulduğunda,

  • • soruların çok özenli,
  • • fazla olmayacak biçimde,
  • • yargılayıcı, hesap sorucu olmadan,
  • • yerinde (yersiz olmayan)
  • • konuşmayı sürdürecek açık uçlu sorular olması istenir.

Sorular “açık uçlu soru” ve “kapalı uçlu soru” olarak ikiye ayrılır:

1. Açık uçlu sorular; yönlendirici olmayan, konuşmayı sürdüren soru tipleridir. Daha fazla bilgi almayı sağlar ve konuşanın keşif yapmasına yarar. Dinleyenin dikkatli dinlediğini gösterir. Bu tip soruda “nasıl?”, “ne?”, “hangi?” gibi soru kökleri uzun açıklamalar yapmayı sağlayabilir.

Advertisement

Örneğin; “Ayşe sana neler söyledi?”, “Öğretmen sana öyle söyleyince sen ne yaptın?”

2. Kapalı suçlu sorular ise; “evet” ya da “hayır” gibi kısa sözcüklerle yanıtlanır. Yanıtlayıcı az düşünür. İstenen belli bir alanla ilgili konuşmayı yönlendirir.

Örneğin; “Dün evde miydin?”

İLETİŞİM PENCERESİ – JOHARİ PENCERESİ


Leave A Reply