İslamda Mucize

0
Advertisement

İslamda mucize nedir? Peygamberlerin mucizeleri, İslamdaki mucizevi olaylar hakkında bilgi.

mucizeİslamda Mucize

Peygamberlere mahsus, ancak onların gösterebilecekleri harikulade hallere mucize denilir. Ümmetlerinin istekleri üzerine, Allah elçisi Peygamberlerin, peygamberliklerini ispat için gösterdikleri bu olağanüstü olaylar “hiç bir teknik, fenni veya başka sebebe bağlı değildir.” Allah’ın dilemesiyle istenilen her an gösterilebilir. Apaçık meydandadır. Allah, Peygamberlerini mucizelerle kuvvetlendirmiştir. Peygamberlerin haricinde hiç kimse, ne kadar üstün insanlar olurlarsa olsunlar mucize gösteremezler. Böyle bir iddiada bulunan insanlar kafir olurlar.

Mucize lügatta; “aciz ve kudretsiz kılmak” gibi manalara gelir.

Tabiat kanunlarına ters, fakat mümkün olaylardır. İlahî hikmetler gereği meydana gelir. Bunlar Peygamberlerin kendi icatları değil, Allah’ın yarattığı fiillerdir. Zaten insan gücünün üstünde, benzeri meydana getirilmiyecek harikalardır.

Peygamberlerin pek çok mucize gösterdikleri kesindir. Kur’anı Kerim’de bu olağanüstü olaylar son derece açık ve kesin bir üslupla açıklanmıştır. Hz. Salih’in devesi, Hz. ibrahim’in ateşte yanmaması, Hz. Musa’nın asası, Hz. İsa’nın ölüleri diriltmesi ve nihayet Peygamberimizin parmağının bir işaretiyle ayı ikiyer bölmesi mucizelerden bazılarıdır.

Advertisement

Peygamberimizin en büyük mucizesi Kur’an-ı Kerim olmakla beraber, O’ndan daha nice mucizeler zuhur etmiştir. Mesela bir ihtiyaç anında parmaklarından sular fışkırmış, ağaçlar yürüyüp gelerek kendisine selam vermiş, duası bereketiyle kısır koyunların göğüsleri sütle dolmuş, Miraç olayı meydana gelmiş; Peygamberimiz bir gece içinde Mekke’den Kudüs’e gelerek yüce Allah’ın katına çıkıp, O’nunla vasıtasız görüşmüştür.

Mucizeyi inkâr küfürdür. Her şeyi yoktan var eden yüce Allah nice harikalar meydana getirmeye kadirdir.

Ağlayan Kütük

Cuma Namazı Müslümanlara ilk farz kılındığı zamanlarda mescitte henüz minber yapılmamıştı. Peygamberimiz bir hurma kütüğüne dayanarak mü’minlere hutbe irad ederlerdi. Epey bir zaman böyle devam etti. Daha sonraları marangoza sipariş verildi ve camiye bir minber yapıldı. Buraya kadar olaylar normal seyrini takibetti, hiç bir fevkalâdelik yok. Fakat bundan sonrası hiçte öyle değil. Peygamberimiz konuşmasını yeni minberde yapmaya başladığı 2aman, o daha önce üzerine çıktığı veya dayandığı hurma kütüğü Peygamberimizden ayrılmanın üzüntüsüyle ağlamaya başladı. Hem öyle ağlamak ki, camidekilerin hepsi bu iniltiyi bu ahu figanı işittiler. Hatta onlar da zavallı kütüğün bu açıkla haline dayanamayıp etrafına toplanarak ağlamaya başladılar.

Orada bulunanlardan Câbir (R.A.) bunu şöyle dile getirmektedir: “Ağaç parçası sanki bir çocuk gibi feryat etti” diyor. Enes (R.A.) ise kütüğün ağlayışını: “Sersemlemiş acıklı bir insan gibi” diye tarif ediyor. Yine olayı yaşayanlardan Sehl ibni Sa ‘d da: “Ağaç parçası öyle iniledi ki; cemâat başına üşüştüler ve onların da yüreği dayanamayıp çok ağlaştılar” demiştir. Orada bulunan ashap kütüğün bu ağlayışını çeşitli şekilde tarif ederek bazısı gebe bir devenin iniltisine, bazıları ise öküz böğürtüsüne benzetmişlerdir.

Bu vaziyet karşısında peygamberimiz (s.a.v.) minberden indi, onu hem okşadı hem de ona şöyle seslendi:

Advertisement

“- istersen seni eskiden olduğun yere götürüp yeniden dikeyim, orada yeniden yetiş. Eğer istersen seni Cennete dikeyim de Cennet ırmaklarından, pınarlarından kana kana iç, orada güzelce yetiş ve meyve ver. Allah ‘ın o sevgili kulları; Cennetteki insanlarda senin lezzetli meyveni yesinler. Nasıl istersen öyle yapayım.” deyince; canhıraş feryatlarla inildeyip duran o cansız hurma kütüğünün; susturulmak için avutulan bir çocuk gibi, iniltisi gittikçe hafifleyerek sakinleşti.

Hasretine dayanamadığı peygamberin bu ilginç teklifleri karşısında o kütük, dünyayı değil de âhireti seçtiğini, Cennette yetişmek istediğini Peygamberimize bildirmiştir. Daha sonra Resulullah’ın yüce emirleri ile minberin altına gömüldü.


Leave A Reply