Advertisement
Kaba nedir, sözlük anlamları, gerçek ve mecaz anlamları nelerdir? Kaba ile ilgili cümleler. İçinde kaba kelimesi geçen cümle örnekleri, örnek cümleler.

Arka resim Kaynak: pixabay.com
Kaba Kelimesiyle Gerçek, Mecaz ve Yan Anlamların Kullanıldığı Cümleler
- * Bu kaba davranışlarla bir kız tavlayabilmen mucize olur.
- * Bu ayakkabılar bu elbisenin altında çok kaba durmuş.
- * İnsanların bu kadar kaba olabildiklerine şaşırıyorum.
- * Eğer kaba davranmazsan istediğini yaptırabilme ihtimalin artar.
- * Kaba etlerine vurarak annesi onu cezalandırdı.
- * Dikişleri çok kaba olduğu için ona diktirmiyorum.
- * Müteahhit inşaatı kaba sıva halindeyken bırakıp, kaçtı.
- * Ses tonu çok kaba olduğu için çağrı merkezindeki işi alamadı.
- * Kaba kuvvet ile işlerini halletmeye alışan kişilere laf anlatmak çok zordur.
- * Kabaca bir dikdörtgeni andıran eyalet topraklarının kuzey-güney uzunluğu yaklaşık 650 km, doğu-batı uzunluğu yaklaşık 550 km, yüzölçümü 295.023 kilometrekaredir.
Kaba Nedir? Sözlük Anlamı
- “Kaba”
1. Özensiz, gelişigüzel yapılmış, zevksiz, sakil, ince karşıtı
“Cebinden kaba fil dişi saplı bir de çakı çıkardı.” – Ö. Seyfettin
2. Taneleri iri
“Kaba çakıl.”
3. Terbiyesiz, görgüsü kıt, nezaketsiz (kimse)
“Kaba, hantal, şivesiz bir sürü adamlar kafesinin önüne toplanırlar.” – R. H. Karay
4. Hafif olduğu hâlde kalın veya hacimli
“Kaba bir yün döşekle temiz bir şilte, yastık yorgan buldum.” – H. R. Gürpınar
5. Kuyruk sokumunun her iki yanındaki şişkin yer
6. Terbiyeye, inceliğe aykırı, çirkin, kötü
“Çocuklardan biri ağzından çok fena, çok kaba bir şey kaçırdı.” – O. C. Kaygılı - “kabasını almak ”
1. biçim verilecek bir maddenin gereksiz yerlerini gidermek
2. bir yeri veya bir şeyi gelişigüzel, üstünkörü temizlemek - “kababurun ”
Sazangillerden, ırmak ve göllerde yaşayan, eti kılçıklı küçük bir balık (Chondrostoma nasus) - “kaba but”
Kıç
“Kimi azık torbasını, kimi yanındakinin kaba budunu yastık yapmıştı kafasına.” – R. Enis - “kabadayı ”
1.Kendine özgü namus kurallarını esas alıp toplum kurallarının dışına çıkarak zorbalık yapan kimse
“Ramazan, sertliği, zulmü ile ün salmış bir kabadayı idi.” – H. E. Adıvar
2. Yürekli
“Doğrusu kabadayı çocuktur.”
3. Bir şeyin en iyisi, başta geleni
“Bunun en kabadayısı yüz bin lira.” - “kaba düzen ”
1. Şöyle böyle, üstünkörü yapılan iş
2. Çalgıları pes seslere akort etme işi - “kaba et ”
Kıç - “kaba kâğıt”
Bir şey sarmak için kullanılan kalın kâğıt - “kabakulak”
Tükürük bezlerinin, özellikle kulak altı bezlerinin iltihaplanmasıyla beliren bulaşıcı, salgın ve ateşli bir hastalık, kabaşiş, yazma (I)
“Her ikisi de şimdiye değin kabakulak geçirmemiş olduklarından, uzak durmaları gerekiyordu kardeşimden.” – E. Şafak - “kaba kurgu ”
Filme son biçimini vermek üzere seçilen çekimlerin, senaryodaki sıralanışa göre birbirine eklenerek oluşturulan ilk kurgusu - “kaba kuşluk”
Öğleden bir iki saat önceki zaman - “kaba kuvvet ”
Bir amaca ulaşmak için zorbalık yaparak veya güç kullanarak tutulan yol - “kaba saba ”
1. Görgüsüz
“Bir kaba saba, utangaç köy delikanlısının gözlerini yumarak öptüğü eller arasında benimki de vardı.” – R. N. Güntekin
2. Özensiz
3. Görgüsüz bir biçimde
“İnsanların kaba saba davranabildiklerini görmüştü görmesine de, bir şehrin küstahlığına ilk kez tanık oluyordu.” – E. Şafak - “kaba sakal ”
Gür ve geniş sakallı - “kaba sıva ”
İnce sıvadan önce duvarlarda bulunan pürüzleri doldurup kapatmak için yapılan sıva - “kaba sofu ”
Dinî kuralları yanlış yorumlayarak ibadet ve düşüncede aşırılığa kaçan kimse
“Kaba sofular bir zamanlar uygarlık düşmanlığını, yabancı dil düşmanlığı ile birleştirmişlerdi.” – H. Taner - “kaba su”
Kireçli, içilemeyen ve sabunu köpürtmeyen su - “kabaşiş ”
Kabakulak - “kabataslak ”
Bir şeyin ayrıntılarına girmeden ana çizgilerini belirten
“Biz burada sadece tekâmül seyrine göre kabataslak bir tasnif denemesi yaptık.” – A. K. Tecer - “kaba tekne ”
Denizde seyretmeye, sefere uygun olmayan tekne - “kaba yapı ”
Bir binayı dış etkenlere karşı koruyup ayakta tutan temel, ana duvar, kiriş, çatı vb.nden oluşan asıl gövde - “kaba yel ”
Lodos