Sosyoloji Nedir ve Özellikleri

0
Advertisement

Sosyoloji nedir ne gibi özellikleri vardır ve sosyoloji bilimi hangi konular ile ilgilenmektedir. Sosyolojinin gelişmesi ve diğer bilim dalları ile ilişkisi.

Sosyoloji Nedir?

SOSYOLOJİ [Toplumbilim], insan topluluklarının yaşayışını, bu yaşayışı yöneten kanunları inceleyen bir bilim koludur.

Sosyoloji çok geniş bir alanı kaplar. Bunun için, tarifi üzerinde bile doğrudan doğruya sosyoloji bilginleri de tam anlaşmış değildir. Hangi konuların bu bilim içine gireceği hala kesin olarak kestirilememiştir.

İnsanların hemen hepsi hayatını bir topluluğa bağlı olarak geçirir: Önce, bir ailesi vardır; sonra, okulda, oyunda, iş hayatında çeşitli kimselerle birlikte çalışır. Böylece, topluluklar meydana getirme eğilimi hayatın temelinde vardır. Sosyolojinin başlıca görevi de toplum hayatına yol çizen kânunları bulmak, insanların toplu yaşayışlarını incelemektir.

Toplum Nedir

Advertisement

Topluluğun davranışlarını inceliyebilmek için, sosyologların önce topluluğun ne demek olduğunu, bu topluluğu meydana getiren şartları bilmesi gerekir.

Bir futbol oyunundaki seyircileri düşünelim. Bunlar bir topluluk meydana getirirse de bu topluluk ancak oyunun süresince vardır, oyun bitince dağılırlar. Bu gibi geçici toplulukları da incelemek gerekir, çünkü buralarda da insanların çeşitli davranışları kendini gösterir. Yalnız, insanları bütün ömür boyunca bir arada tutan, hatta devrini tamamladıktan yüzlerce yıl sonraya kadar bile süren etkilerin incelenmesi çok daha önemlidir. Sosyologlar bu etkileri incelemek için çeşitli yollara başvururlar.

Önce, insanları bir araya getiren en önemli sebepler ele alınır. Birlikte yaşamanın ilk sebebi sevgi ve arkadaşlıktır. Bu maksatla meydana gelen küçük topluluklar «aile»yi meydana getirir. Ondan sonra sıra, bu aile topluluklarını birbirine bağlayan sebeplerin araştırılmasına gelir. Bunların en önemlileri dinî inanışlar, çeşitli tehlikelerden ortaklaşa korunma isteğidir. Bazı gelenekler de toplulukları bir araya getirir.

Toplulukların birleşmesini, böylece, büyük toplumlar meydana gelmesini sağlayan en önemli noktalardan biri de iş bölümüdür. Türkiye’yi ele alalım. Yurttaşlarımızdan kimisi çiftçilik, kimisi el sanatları, kimisi makinacılıkla uğraşır; kimi öğretmendir, kimi bankacı, kimi doktor… Böylece, herkes ayrı bir alanda çalışmaya başlayınca, haliyle, herkesin birbirine ihtiyacı olur. Böyle bir iş bölümü yurdun kalkınmasını, yurttaşların daha iyi bir hayat sürmesini sağlar. Eski Yunan filozoflarından Plato böyle bir iş bölümünü toplumun temel direği saymıştır.

İşte bu şekilde bağlarla birleşmiş topluluklara «toplum» denir. «Toplumbilim» demek olan «sosyoloji» sözü Lâtince «socius» (arkadaş) sözünden gelir. Bazı sosyologlar bir topluluğun «toplum» niteliğini kazanabilmesi için, birliği meydana getiren bağları, geleneklerini kendinden sonra gelen kuşaklara geçirebilmesinin şart olduğunu ileri sürerler.

Kültür ve Kurumlar

Advertisement

İnsanların atalarından kalma bilgi, görgü, düşünüş, davranışlar, sanat eserleri, toplu yaşama usulleri bir toplumda, kültürü meydana getirir. «Toplum» adını alabilecek her topluluğun kendine has bir kültürü vardır. Ortak bir kültürü olmak toplumun ilk şartlarından biridir.

Toplum kültürünün çeşitli yönleri aynı biçim, aynı örnek üzere gelişir. Bu gelişmelerdeki alışılmış davranışlara «müessese» denir. Toplumsal müesseseler bir gelenekler, adetler topluluğudur. Bunların en önemlileri arasında, evlilik, mülkiyet, eğitim, din, hükümet sayılabilir.

Ancak, bu gibi müesseseler daima aynı şekilde sürüp gitmez. Topluluklar çeşitli şartlar altında müesseseleri meydana getiren gelenekleri de yeni şartlara göre değiştirirler. Bir zamanlar çok uygun sayılan bir müessese sonradan yersiz, manasız görülebilir, hatta büsbütün ortadan kalkabilir. Örneğin XIX. yüzyıl Avrupası’nda düello son derece yaygındı; kendine göre kuralları, şartları vardı. Bugün tamamen kanun dışı edilmiştir. Din eskiden, hemen bütün dünyada devlet işlerine çok fazla karışan bir toplumsal müesseseydi. Bugün, modern devletler din müessesesini devletin dışında bırakmışlardır.

Toplumsal müesseseler önceden anlaşma, kararlaştırma yolu ile kurulamaz. Çeşitli tecrübeler sonunda ağır ağır doğar, zamanla gelişerek kendilerini bütün topluma kabul ettirirler. Artık böyle bir müesseseye o toplumda yaşayan herkes uymak zorunda kalır.

Sosyoloji ve Başka Bilimler

Sosyoloji, çeşitli toplulukların davranışlarını birçok’ yönleriyle incelediği için, çalışma alanları çok geniştir. Bu alanlardan hemen hepsi ayrı ayrı bilimlerin konusu içine girer. Sosyolojinin bu bilimlerle olan ilgisini kesin olarak açıklamak çok güçtür.

Sosyoloji, insanların anlaşması, toplumu meydana getirmesi konusundaki davranışlarını anlamak için «psikolojiden büyük ölçüde faydalanır. Ayrıca, geçmiş toplumların davranışlarını, kuruluşlarını, âkıbetlerini bilmek bakımından da «tarih»e başvurmak zorundadır. Tarih öncesi zamanlarda yaşamış toplulukların durumu hakkındaki bilgiyi de «arkeolojiden alır. Geçmiş toplumları incelerken dikkate çarpan en önemli nokta insanların ham madde, barınak, yiyecek bakımından toprağa bağlı oluşlarıdır. Onun için, coğrafyanın bir bölümü olan «beşerî coğrafya» da sosyologların başvuracağı kaynaklardan biridir.

Sosyologlar bütün bunları incelemek suretiyle toplumun ana meselelerini, toplumu meydana getiren şartları öğrenirler. Bütün bu çalışmaların insanların nasıl olup da çevrenin etkisinden kendilerini, kurtardığını ortaya koyar. Keşiflerin, icatların insanın ne gibi .ihtiyaçlarından doğduğu araştırılır.

Öte yandan, düşüncenin gelişmesi de önemli bir inceleme konusudur. Eski insanlar karşılaştıkları olayların hemen hepsini birtakım «ruh»lara, cinlere, perilere, tanrılara yorarlardı. Zamanla bu boş inanların yerini bilime dayanan olumlu düşünceler aldı, insanlar sihirin, büyünün pençesinden kurtuldular. İşte insan düşünüşündeki bu gelişmeler de sosyolojinin konusu içine girer.

Bugünün sosyolojisi sadece toplumu incelemekle kalmıyor, birçok toplum meselelerini halletme yollarını da araştırıyor. Bu meselelerin başında cahillik, fakirlik, işsizlik, savaş, çeşitli suçlar gelir.

Sosyolojinin Gelişmesi

Advertisement

Sosyoloji en yeni bilimlerden biridir. XIX. yüzyılda yaşayan Fransız filozofu Auguste Comte (1798-1857) tarafından kurulmuştur. Sosyoloji adı da bu filozof tarafından bulunmuştur.

Sosyolojinin kurucusu Auguste Comte olmakla birlikte, toplumsal araştırmalar daha eski çağlarda başlamıştır. Örneğin İngiliz düşünürlerinden John Howard (1726-1790), hapishanelerdeki hayatı incelemiş, mahpuslara daha insanca bir yaşama sağlanması üzerinde incelemelerde bulunmuştu.

XIX. yüzyılın yarılarında Avrupalı filozoflar toplum meseleleri üzerindeki bu gibi araştırmaları gerçek bir bilim haline getirmeyi düşündüler. Bu konudaki çalışmalardan sonra, sosyoloji bilimini kurmak şerefini Auguste Comte kazandı. Ondan sonra birçok sosyologlar yetişti. Zamanımızda başka bilimler gibi sosyoloji de birçok dallara ayrılmıştır.


Leave A Reply