T harfi, Türkçede bulunan T harfi ile başlayan eş anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları. T Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
T Harfi İle Başlayan Eş Anlamlı Kelimeler
taahhüt: üstlenme,
taahhütlü: alındılı, bağıtlı,
taammüden: bile bile, tasarlayarak,
taarruz: saldırı,
taassup: bağnazlık,
tabaka: kat, katman,
tabansız: korkak,
tabetmek: basmak,
tâbi: bağlı,
tabiat: doğa.
tabiatıyle: kendiliğinden,
tabii: 1. doğal. 2. şüphesiz,
tabiiyet: 1. bağlılık. 2. uyrukluk,
tabip: hekim,
tabir: 1. deyim. 2. yorma,
tacil: hızlandırma,
tacir: tüccar,
tacizlik: tedirginlik,
tadilât: değişiklik,
tafsilat: ayrıntı,
tahakkuk: gerçekleşme,
tahakküm: zorbalık.
tahammül: 1. dayanmak. 2. kaldırmak. 3. katlanmak. 4. sabır,
taharet: temizlenme, temizlik.
tahassüs: duygulanma,
tahayyül: düşleme, imgeleme.
tahdidat: sınırlamalar, kısıntılar.
tahıl: hububat, zahire,
tahkikat: soruşturma,
tahlil: çözümleme,
tahliye: boşaltma,
tahmin: oranlama,
tahminen: aşağı yukarı,
tahrif: değiştirme,
tahrik: kışkırtma,
tahrip: yıkma.
tahsil: 1. alma, toplama. 2.öğrenim,
tahsilât: toplama,
tahsisat: ödenek, karşılık,
tahta: ahşap,
takat: güç.
takatsiz: dermansız,
takdim: 1. sunma. 2. tanıtma.
takdimci: sunucu, tanıtıcı,
takdim etmek: 1. sunmak. 2.tanıtmak,
takdir: beğenme,
takdis: kutsama,
takılgan: muzip,
takibat: kovuşturma, izleme,
takip etmek: izlemek,
takriben: aşağı yukarı,
takribi: yaklaşık,
takrir: önerge,
taksim: bölüştürme,
taksimat: bölüntüler,
taksirat: 1. kusurlar, suçlar. 2. alın yazısı,
takunya: nalın,
takviye: sağlamlaştırma, pekiştirme, kuvvetlendirme,
talan: yağma,
talebe: öğrenci,
talep: istek.
talih: 1. şans, baht. 2. kader, yazgı, alın yazısı,
talihli: şanlı, kaderli.
talihsizlik: şanssızlık.
talim: 1. öğretim. 2. yetiştirme. 3. alıştın,
talimat: yönerge, direktif,
talimatname: yönetmelik,
talip: istekli,
tam: eksiksiz,
tamah: aç gözlülük, hırs.
tamahkâr: aç gözlü, hırslı,
tamam: bütün, eksiksiz, tüm.
tamamen: büsbütün,
tamamlama: bütünleme, bitirme,
tamim: genelge,
tamir: onarım.
tamlayan: belirten,
tan: şafak, fecir,
tanı: teşhis,
tanıdık: bildik, dost.
tanık: şahit,
tanıklık: şahitlik,
tanım: tarif,
tanınmış: ünlü.
tanıtma: takdim.
Tanrı: Allah, Hak, Rab.
tanrısal: ilahi.
tanrısız: dinsiz, imansız, putperest,
tantana: görkem,
tanzim: düzeltme, düzenleme.
tapınak: mabet,
tapınmak: ibadet etmek,
taraça: seki.
taraf: 1. yön. 2. bölge. 3. kat, yan.
taraftar: yandaş, yanlı,
tarh: çıkarma,
tarım: ziraat,
tarımsal: zirai,
tarif: tanım,
tarihi: tarihsel,
tartaklamak: hırpalamak,
tartışma: 1. münakaşa. 2. münazara.
tarumar: darmadağın,
tarz: biçim, usul.
tasa: gam, kaygı, kuşku, endişe.
tasalanmak: hüzünlenmek, gamlanmak,
tasarı: proje,
tasarım: tasavvur,
tasarlamak: tasavvur etmek, zihinde kurmak,
tasarruf: biriktirim, tutum,
tasavvur: 1. tasarım. 2. göz önüne getirme,
tasdik: onaylama, doğrulama.
tasdik ettirmek: onaylatmak,
tasfiye: arıtma,
tashih: düzeltme,
taslak: kroki, şema, müsvedde.
tasnif: sınıflama,
tastamam: upuygun,
tasvip: onama,
tasvir: betimleme,
taşımacı: nakliyeci,
taşınır: menkul,
taşınmak: göçmek, nakledilmek,
taşıyıcı: hamal,
taşkın: aşın.
taş kömürü: maden kömürü,
taş yürekli: acımasız,
tat: lezzet, zevk, çeşni, haz.
tatbik: 1. ameliye. 2. pratik,
tatbikat: uygulama,
tatil: dinlence, ara.
tatlı: leziz, şirin,
tatmin: doygunluk,
tatminkâr: doyurucu,
tatsızlık: kavga,
tav: 1. uygun durum. 2. (hayvanlarda) semizlik. 3. kıvam,
tavassut: aracılık.
taviz: ödün.
tavsiye: öğütleme,
tayin: atama,
tayyare: uçak.
taze: körpe, dinç.
taziyet: baş sağlığı,
tazyik: basınç, baskı,
tebarüz: belirme,
tebdil: değiştirme,
teberru: bağışlama,
tebessüm: gülümseme,
tebligat: bildiri, bildirme,
tebrik: kutlama,
tecavüz: 1. saldırı. 2. sataşma.
tecil: erteleme, geciktirme,
tecrit: yalıtım, izolasyon,
tecrübe: deneyim, deneme, sınama,
teçhizat: donatım,
tedarik: bulma, sağlama,
tedarikli: gerekeni önceden sağlamış,
tedavi: iyileştirme,
tedbir: önlem, ihtiyat, temkin.
tedhiş: yıldırma, terör,
tedirgin: huzursuz, bezmiş,
tediye: ödeme.
tedrisat: öğretim,
teessüf: acınma, üzülme,
teessür: üzülme, üzüntü,
teferruat: ayrıntı,
tefsir: yorum,
teftiş: denetim, denetleme,
tehdit: gözdağı, korkutma,
tehir: erteleme, geciktirme,
tehlike: çekince,
tehzip: düzeltme, temizleme,
tek: biricik, yalnız, eşsiz,
tekâmül: 1. evrim, gelişim. 2.olgunluk,
tekdir: azarlama,
tekdüze: yeknesak, monoton,
tekerlek: teker,
tekerlenmek: yuvarlanmak,
tekerrür: tekrarlanma, yinelenme,
teklif: öneri, önerme,
tekniker: teknikçi.
tek parça: yekpare,
tekrar: yeniden, gene.
tekrarlamak: yinelemek,
tekrarlı: mükerrer,
teksir: çoğaltma,
tekstil: 1. dokuma. 2. dokumacılık,
tekzip: yalanlama.
telaffuz: söyleyiş,
telafi: karşılama, giderme,
telâş: kaygı, tasa.
telkin: aşılama,
tema: ana duygu,
temas: değinim, dokunma, ilişki.
temaşa: 1. seyir. 2. piyes,
temayül: eğilim,
temayüz: sivrilme,
tembih: uyan, uyarma,
temel: esas.
temelli: devamlı, daimi, temenni: dilek.
temin: sağlama,
teminat: güvence,
temiz: 1. lekesiz, kirsiz. 2. özenli.
temkinli: ağırbaşlı, ölçülü,
temsil: oyun.
temsilci: mümessil,
temyiz: ayırt etme.
tenakus: azalma,
tenakuz: çelişki,
tenasül: üreme,
tenasüp: orantı,
teneffüs: solunum,
tenezzül: alçalma,
tenha: ıssız, boş.
tenkit: eleştiri,
tentene: dantela.
tenzil: indirme,
tenzilât: indirim,
teori: kuram, nazariye,
tepki: reaksiyon,
terakki: ilerleme,
teras: taraça, seki.
terbiye: 1. eğitim. 2. görgü,
tercih: yeğleme,
tercüman: çevirmen,
tercüme: çeviri,
tereddüt: duraksama, kararsızlık,
terfi: yükselme,
terk: bırakma,
terör: tedhiş, yıldırma, yılgı,
tersine: aksine, bilâkis,
terslenmek: yüz bulamamak, azarlanmak,
terslik: aksilik,
tertibat: düzen,
tertiplemek: düzenlemek,
tertipsiz: düzensiz, savruk,
tesadüf: rastlama, rastlantı,
tesadüfen: rast gele.
teselli: avuntu,
teselli etmek: avutmak,
tesir: etki.
tesis: kurma,
tesis etmek: kurmak,
teskin: yatıştırma,
tespit: saptama,
tesviye: düzleme,
teşbih: benzetme,
teşebbüs: girişme,
teşekkül: oluşum,
teşerrüf: onurlanma,
teşhir: 1. gösterme. 2. sergileme.
teşhis: 1. kişileştirme. 2. tanı.
teşkil: oluşturma,
teşkilât: örgüt,
teşrif: şereflendirme,
tetkik: inceleme,
tevazu: alçak gönüllülük,
tevdiat: yatırım,
teveccüh: güler yüz, yakınlık gösterme,
tevekkeli: boşuna, nedensiz,
tevellüt: doğma, doğum,
tevhit: birleştirme,
tevkif: alıkoyma, tutuklama,
tevzi: dağıtma, üleştirme,
teyakkuz: uyanıklık,
teyit: 1. doğrulama. 2. gerçeklemek,
tezahür: belirme.
tezahürat: gösteri,
tezat: karşıtlık,
tezkere: pusula,
tezlik: çabukluk,
tıp: hekimlik,
tıpatıp: tastamam,
tıpkı: aynı.
tırtıklamak: aşırmak, çalmak,
tifo: karahumma.
tiksinme: nefret etme, iğrenme,
tinsel: ruhi.
titiz: müşkülpesent,
tiz: ince, keskin (ses),
tok: doymuş,
tok gözlü: gözü tok.
tolerans: hoşgörü,
tonton: güzel,
toparlak: kürevi.
toplam: yekûn,
toplum: topluluk, cemiyet,
toplumbilim: sosyoloji,
toprak: 1. arazi. 2. kara. 3.ülke. 4. zemin,
topyekün: toptan,
tor: 1. ağ. 2. acemi,
toraman: tombul (çocuk),
tosbağa: kaplumbağa,
toy: 1. acemi, tecrübesiz. 2. ziyafet.
töre: örf, görenek, gelenek, ahlâk,
tören: gösteri,
tövbekâr: tövbeli.
tuhaf: acayip, garip, değişik, antika.
tuhaflık: 1. tuhaf davranış. 2. garabet,
turfanda: yeni.
tutarlı: dengeli, çelişmesiz,
tutku: eğilim,
tutkun: bağlanmış,
tutsak: esir.
tutu: rehin, ipotek,
tutucu: muhafazakâr,
tutuk: durgun, çekingen,
tutuk evi: tevkifhane,
tutum: davranış.
tutumlu: idareli, eli sıkı.
tutumsuz: eli açık, idaresiz,
tuzak: hile.
tuzağa düşürmek: aldatmak,
tüh: yazıklar olsun,
tükenmek: bitmek,
tüketmek: bitirmek,
tüm: bütün, topu, tamam,
tümce: cümle,
tümör: ur.
tümsekli: dışbükey,
tür: cins, çeşit,
türemek: 1. ortaya çıkmak. 2. oluşmak.
Türkoloji: Türkbilim.
tütsü: buhur,
tüze: adalet,
tüzük: nizamname.
EŞ ANLAMLI KELİMELER SÖZLÜĞÜ
A – B – C – Ç – D – E – F – G – H – I – İ – J – K – L – M – N – O – Ö – P – R – S – Ş – T – U – Ü – V – Y – Z