Osmanlı İmparatorluğu Kuruluş ve Yükselme Dönemi

0
Advertisement

Dünya tarihine damga vurmuş büyük Türk imparatorluğu olan Osmanlı İmparatorluğunun kuruluş ve yükselme dönemleri ile ilgili bilgilerin yer aldığı yazımız.

Osmanlı İmparatorluğu Türkler’in tarih boyunca kurdukları en geniş devlettir. XVI. yüzyılda devletin yüzölçümü 20 milyon kilometrekareyi bulmuş, imparatorluk dünyanın üç ana karasına yayılmıştı. Osmanlı İmparatorluğu, XIV. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar, 600 yıl sürdü.

SELÇUKLULAR’DAN SONRA ANADOLU

Anadolu Selçuklularının son hükümdarı II. Mesut 1308’de öldüğü zaman, Anadolu Türk Birliği çoktan parçalanmış bulunuyordu. Anadolu yarım yüzyıldan beri İran Moğolları’nın (İlhanlıların) elindeydi, İlhanlılar, XIII. yüzyılın son yıllarında İslam dinini yeni kabul etmişler, dil, kültür bakımından da Türkleşmişlerdi. Ancak, Moğol geleneklerini de bırakmamışlardı. Selçuklu hanedanı İlhanlı baskısı altında gitgide sözü geçerliğini yitiriyordu. Bu arada, Batı Anadolu’daki Türk uç beyleri de bağımsızlıklarını elde etme yoluna gidiyorlardı. Anadolu Türk devletleri İlhanlılar’ın üstünlüğünü kabul etmişlerdi. Çünkü, Selçuklu hanedanı düştükten sonra, bu Türk beyliklerinin başında bulunan hanedanlardan hiçbiri kendini «Anadolu Sultanı» ilan etmeye cesaret edememişti.

ANADOLU BEYLİKLERİ

1308’e doğru, Karamanoğulları o çağlarda Larende denilen Karaman’ı kendilerine merkez yaptılar. Anadolu Türk Beylikleri’nin en güçlüsü gibi görünüyorlar, Selçuklu tahtına oturduklarını öne sürüyorlardı. Bir yandan da, İlhanlılar’a karşı Mısır – Suriye Türk Memlûk imparatorluğu ile işbirliği yapıyorlar, tam bağımsızlık taslıyorlardı. Anadolu, Toroslar’la Fırat’a kadar Memlûklar’ındı. Bu alan üzerinde kurulan Dulkadiroğulları ile Ramazanoğulları beylikleri de İlhanlılar’ı değil, Memlûklar’ı imparator tanıyorlardı.

Advertisement

Öte yandan, Orta Anadolu’nun en büyük kesimini kaplayan Eretna Devleti‘ nin genişliğine uygun bir gücü yoktu. Germiyanoğulları ise eski sözügeçerliklerini kaybetmişlerdi. Germiyanoğulları’ndan ayrılan Aydınoğulları ile güneybatıdaki Menteşeoğulları‘nın da güçlü birer donanmaları vardı.

Anadolu Beylikleri bu durumdayken, yalnız Osmanlı Beyliği parlak bir geleceğe ulaşacak gibi görünüyordu. Bu da, beyliğin başında bulunan Osman Bey’in siyasal yeteneği sayesindeydi.

OSMANLI BEYLİĞİ GENİŞLİYOR

Ertuğrul Gazi, 1281 yılında, beyliğini oğlu Osman Gazi’ye bırakmıştı. Bu küçük beyliğin yüzölçümü 3.000 kilometrekareyi aşmıyordu. Osman Bey’in, daha sonra oğullarının 45 yıllık çabaları sonunda, beyliğin sınırları bir yandan Marmara’ya, bir yandan da Karadeniz’e yaklaştı. Hele Bursa’nın alınmasıyla, Osmanlı Beyliği pek önemli bir duruma yükseldi. İlk kez böyle büyük bir şehri egemenlikleri altına alan Osmanlılar, artık geleceklerinden emindiler.

TÜRKLER AVRUPA TOPRAKLARINDA

Osmanlı tahtına şimdi Orhan Bey oturmuştu. Orhan Bey, Ege – Marmara -Karadeniz üçgenini elinde tutup, Avrupa’ya geçti, Çanakkale Boğazı’nı aştı. Öte yandan, Karesioğulları Beyliği‘ni de topraklarına katarak, Balıkesir’i, Çanakkale’yi aldı, Ege’ye çıktı, İznik, İzmit gibi önemli Bizans şehirlerini ele geçirdi; Karadeniz’e, Üsküdar’a dayandı. Bu arada, Ankara’yı da almış, Anadolu’nun en güçlü devletini kurmuştu. Karamanoğulları artık gölgede kalmıştı.

Advertisement

1454 yılında, Orhan Bey, çeşitli amaçlarla Rumeli’ne, Avrupa yakasına çıkarmış olduğu Türk ordularının başına oğlu Süleyman Paşa’yı geçirdi; sonra, ordulara Çanakkale Boğazı’nı aşma emrini verdi. Bu olay, Türk tarihinin en önemli olaylarından biridir. Avrupa tarihinde de bir dönüm noktası olmuştur.

OSMANLI TÜRKLERİ HAÇLILAR’I BOZGUNA UĞRATIYOR

1362’de Osmanlı tahtına geçen I. Murat’ın amacı Osmanlı Devleti’ni güçlü bir Avrupa imparatorluğu haline getirmekti. Bu arada, yalnız Hıristiyanlar’la savaşmaya dikkat etti; Anadolu Beylikleri ile silâhlı çatışmaya girişmekten kaçındı. Ancak, üstünlüğünü Anadolu Beylikleri’ne kesinlikle tanıtmaktan da geri kalmadı. Bu beylikler, I. Murat istedikçe ona asker bile yolluyorlardı. Türkler, Sırpsındığı’nda, Çirmen’de, Kosova’da Haçlı Orduları’nı üst üste bozguna uğrattıktan sonra, Tuna’ya atlamak için hazırlıklara giriştiler.

YILDIRIM BAYEZİT TİMUR’A YENİLİYOR

Osmanlılar’ın başına Yıldırım Bayezit geçmişti. Yıldırım, 13 yıllık hükümdarlığının ilk yıllarında, Anadolu’da büyük fetihlere girişti. Anadolu’yu Toroslar’a, Fırat’a kadar Osmanlı yönetimi altında birleştirdi; beylikleri ortadan kaldırdı; Niğbolu’da IV. Haçlı Orduları’nı ezdi. Artık, ortada Bizans’ı kurtaracak hiçbir kuvvet kalmamış gibi görünüyordu ama, gerçekte böyle bir kuvvet vardı: Dünyanın en güçlü devletinin hükümdarı, Doğu Türk Hakanı Timur. iki Türk ordusu Ankara‘da karşılaştılar (1402). Osmanlılar Timur’a yenildiler. Bu olay, Osmanlı tarihi için büyük bir felâket oldu; Anadolu Birliği de yıkıldı.

İSTANBUL ALINIYOR

Ankara Savaşı’ndan sonraki 51 yıl içinde, Osmanlı padişahları Yıldırım Bayezit’in son yıllarındaki güce erişme siyasetini güttüler. I. Mehmet imparatorluğu toparladı; yeniden kurulmuş olan Anadolu Beylikleri’ne üstünlüğünü kabul ettirdi. Oğlu II. Murat da onun yolundan yürüdü; Varna ile ikinci Kosova savaşlarında Haçlılar’ı ezdi, birleşik Avrupa ordularını yok etti. Böylece, Tuna iyice tutulmuş oluyordu. Güney Romanya (Eflâk) ise daha Yıldırım Bayezit zamanından beri Türk egemenliği altındaydı.

Osmanlı İmparatorluğu XVI. yüzyılda Asya'dan Afrika'ya, Orta Avrupa'ya kadar üç kıtaya yayılmış bulunuyordu.

Osmanlı İmparatorluğu XVI. yüzyılda Asya’dan Afrika’ya, Orta Avrupa’ya kadar üç kıtaya yayılmış bulunuyordu.

BÜYÜK FETİHLER ÇAĞI

Osmanlı tahtına II. Mehmet (Fatih) oturmuştu. Karamanoğulları, İsfendiyaroğulları gibi son beylikler de artık Osmanlı İmparatorluğu’na katılacakları günü bekler gibiydiler. Osmanlı Devleti kesin olarak dünyanın en güçlü devleti haline gelmiş, dünya imparatorluğunun temellerini atmaya hazırlanıyordu. 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethi ile, bu temel de atılmış oldu.

Bundan sonraki 142 yıl içinde (1453 -1595) imparatorluk gittikçe artan bir hızla büyüdü; Fatih Sultan Mehmet zamanında yüzölçümü 2 milyon kilometrekare olan devlet, III. Murat çağında 20 milyon kilometrekarelik bir alanı kaplayacak kadar genişledi. Kırım alındı, Moskova’nın güney sınırlarına dayanıldı. Baştan başa bütün Anadolu Osmanlı egemenliği altında birleştirildi. Trabzon İmparatorluğu da yıkılarak, Anadolu’da Türkleşmemiş hiçbir yer bırakılmadı. Doğudan gelen Akkoyunlu ile Safevî Türk imparatorlukları, Anadolu’nun doğusunu bile Türkler’den koparmayı başaramadılar.

Gene bu çağda, Yunanistan’ın alınması da tamamlandı. Karadeniz ile Ege şimdi birer Türk gölü haline gelmişti. Yavuz Sultan Selim, 8 yıl gibi kısa bir süre içinde, atalarının kurduğu devleti tam üç kat büyüttü. Osmanlı İmparatorluğu’nun sınırlarım Orta Afrika’ya, Habeşistan’a, Hint Okyanusu’na kadar genişletti; Halifelik sanını da Abbasiler’den alarak, bütün İslam dünyasına egemen oldu.

Advertisement

Yavuz’un oğlu Kanunî Sultan Süleyman da Macaristan’ı, Irak’ı aldı; Kuzey Afrika’yı fethetti; Akdeniz’de Türk egemenliğini kurdu. Şimdi Akdeniz de bir Türk gölü haline gelmişti.

III. Murat zamanında, Kafkasya ile Doğu Iran da ele geçirildi. Lehistan Krallığı da himaye altına alındı. Böylece, Osmanlı Imparatorluğu’nun egemenliği Baltık Denizi’ne kadar yayıldı. Ayrıca, Fas imparatorluğu da himaye altına alınarak, Atlas Okyanusu’na kadar erişildi. Bu arada, Portekiz de haritadan silindi.

DURAKLAMA BAŞLIYOR

İmparatorluğun son parlak çağı 1595 – 1683 yılları arasındadır. Bundan sonraki 88 yıl içinde, imparatorluk büyüklüğünden pek bir şey kaybetmedi. IV. Murat oldukça büyük başarılar da kazandı. Ancak, bu başarılar dış görünüşte kalıyordu. İmparatorluğun iç yapısı ise artık bozulma yolundaydı. Bu bozulmanın sonuçlan ise, daha sonraki yüzyılda görülecekti.

1683 – 1699 arasındaki yıllar Osmanlı İmparatorluğu’nun felâket yılları oldu. İkinci Viyana Kuşatması’ndan sonraki 16 yıl Osmanlılar için çok zorlu oldu. Osmanlı İmparatorluğu, tek başına, Almanya, Venedik, Lehistan, Rusya gibi dört büyük, ayrıca birçok da küçük devletlerle savaşmak zorunda kaldı. 1699′ da, Karlofça Antlaşması ile, Macaristan’ı, Podolya’yı, Transilvanya’yı kaybetti.

1699- 1768 yıllarında imparatorluk toparlanır gibi oldu. Bu, Osmanlı İmparatorluğu’nun son parlamasıydı. Karlofça Antlaşması’yla kaybedilen yerlerin kimisi geri alındı. İmparatorluğun içinde de önemli ıslahat hareketlerine girişildi. Yalnız, iş Yeniçeri Ocağfna gelip dayanınca, bir şey başarılamadı. Öte yandan, 1768 – 1774 Türk – Rus Savaşı da İmparatorluk için yeni bir felâket oldu.

YENİLEŞME HAREKETLERİ

Bundan sonraki 71 yıl içinde (1768 -1839), I. Abdülhamit, III. Selim, II. Mahmut canlı bir yenileşme eylemine giriştiler. İmparatorluk sınırları içinde derebeylikler türemiş, birçok eyaletlerin merkeze bağlılığı zayıflamış, ekonomik hayat durmuş, birçok kültür merkezlerinin birbiriyle ilgisi kesilmişti. Avrupa ise, dev adımlarıyla ilerleme yolundaydı. Osmanlı İmparatorluğu bu ilerlemeleri zamanında benimseyemedi. O zamana kadar dış ülkelere mal satarken, Avrupa’dan mal alma durumuna düştü; çünkü, Avrupa, buhar sanayii, makinaların gelişmesi sayesinde, yaptığı malları çok ucuza mal edebiliyordu.

II. Mahmut zamanında derebeylikler ortadan kaldırıldı; merkezin sözügeçer-liği yeniden kuruldu. İmparatorluk birçok yenilikleri benimsediyse de, Avrupa’nın gücüne, hayat düzeyine erişmeyi başaramadı. Bununla birlikte, II. Mahmut’un büyük çabası sayesinde, gene de üç kıtada yaşamasını sürdürdü. Reşit Paşa da, Iİ. Mahmut’un eserini tamamlamaya çalıştı.


Leave A Reply