Osmanlı İmparatorluğu Dağılma Dönemi Olayları, Padişahları ve Savaşları (Detaylı Anlatım)

0
Advertisement

Osmanlı İmparatorluğunun dağılma dönemi olayları, padişahları, savaşları hakkında detaylı bilgilerin yer aldığı sayfamız.

Osmanlı İmparatorluğu Dağılma Dönemi

1792 yılında Ruslar ile yapılan Yaş Antlaşması ile başlayıp 1922 yılında Osmanlı devletinin yıkılışına kadar varan süreyi temsil eden döneme verilen isimdir.

1774, 1791 ve 1792 antlaşmalarının ardından orduda köklü bir değişiklik yapma gereği iyice ortaya çıktı. III. Selim, işbaşına yenilikçi bir kadro getirdi ve geniş yetkilerle donattı. Öncelikle asker ocakları düzene kondu, Yeniçeri Ocağı için haftanın belirli günlerinde eğitim zorunluluğu getirildi. Sadrazam Koca Yusuf Paşa eğitim için Avrupa’dan subaylar getirtti. Subay yetiştirmek amacıyla Mühendishane-i Berri-i Hümayun (Kara Mühendisliği Mektebi) açıldı. Yenileşme hareketine gelir getirmesi için yeni vergiler konuldu. Ancak Nizam-ı Cedit hareketini yönlendirmek için görevlendirilen kadro, kısa zamanda halktan koptu ve kendi çıkarlarını gözetir duruma geldi.

III. Selim Dönemi

III. Selim yenileştirme hareketleriyle uğraşırken Fransa imparatoru Napol-yon Mısır’a çıktı (Temmuz 1798), birkaç gün sonra Kahire’ye girdiler. Napolyon Akkâ önlerinde Cezzar Ahmet Paşa’ya yenildi (Mayıs 1799), Fransızlar Mısır’dan çekildiler (31 Ağustos 1901). Bu arada Mısır’da giderek güç kazanan Vali Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ilk başarıları ortaya çıkmaya başladı. Genel hoşnutsuzluk ayaklanmaya dönüştü. Kabakçı Mustafa’nın önderliğinde bir grup asi 28 Mayıs 1807’de İstanbul Atmeydanı’nda toplanarak kazan kaldırdılar. Nizam-ı Cedit yanlısı bazı devlet adamları öldürüldü. Ayaklanma yayılınca III. Selim, Nizam-ı Cedit uygulamasından vazgeçtiğini ve tahtı IV. Mustafa’ya bıraktığını bildirdi.

Osmanlı İmparatorluğu Dağılma Dönemi

Advertisement

IV. Mustafa Dönemi

IV. Mustafa (1807-1808) asiler birçok ödün verdi. Bu arada Rusçuk ayanı Alemdar Mustafa Paşa komutasındaki orduyla III. Selim’i yeniden tahta çıkarmak için İstanbul’a geldi (18 Temmuz 1807). Kabakçı Mustafa ile birçok zorbayı yakalatıp öldürdü. 28 Temmuz’da Alemdar Mustafa Paşa saraya girince IV. Mustafa III. Selim’i öldürterek karşılık verdi. Alemdar IV. Mustafa’yı tahttan indirdi, II. Mahmut’ u tahta çıkardı.

II. Mahmut Dönemi

II. Mahmut (1808-1839) tahta çıkar çıkmaz Alemdar Mustafa Paşa’yı sadrazamlığa getirdi. Nizam-ı Cedit, sek-ban-ı Cedit adıyla yeniden canlandırılmak istendi. Ancak bu girişim yeniçerilerin tepkisiyle karşılaştı. 15 Kasım 1808 gecesi yeniçeriler Babıâli’yi kuşattılar. II. Mahmut yardım göndermediği için Alemdar yanındaki adamlarıyla direnmeyi sürdürdüyse de sonuç alamayacağını anlayınca bodrum kattaki cephaneliği ateşleyerek yaşamına son verdi. Bu olayın ardında İstanbul sokaklarında padişaha bağlı askerlerle asiler arasında birkaç gün süren çatışmalar oldu.

Alemdar’ın öldürüldüğünü duyunca, II. Mahmut tahtta tek kalabilmek için kardeşi IV. Mustafa’yı öldürttü (17 Kasım 1808) Bir süre daha asilerin dileklerini yerine getirdiyse de tümünü tek tek ortadan kaldırdı. III. Selim döneminde başlayan, IV. Mustafa döneminde bir ara ateşkesle (25 Ağustos 1807) ara verilen Rus savaşı 1809’da yeniden başladı. Üç yıl kadar süren savaşta Ruslar; Besarabya, Boğdan, Eflak, Dobruca ve Kuzey Bulgaristan’ın bir bölümünü ele geçirince barış isteğinde bulunuldu. Bükreş’te imzalanan antlaşmaya göre, Rusya işgal ettiği topraklardan yalnız Besarabya‘ya sahip oldu, öteki toprakları Osmanlı Devleti’ne geri verdi. Prut Irmağı iki devlet arasında sınır oldu (1912). Sırplar, Rusların da desteğiyle ayaklanmalarını genişlettiler. 1806’da bazı haklar elde ettiler. Ruslar 1812 Bükreş Antlaşması ile Sırplara bazı ayrıcalıklar verilmesini sağladı. Hurşit Paşa kısa sürede Belgrad’ı ele geçirdi (7 Kasım 1813).

Kara Yorgi Avusturya’ya sığınınca Sırbistan’ın büyük bir bölümü yeniden Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı Ordusu Sırbistan’dan çekilir çekilmez ayaklanma yeniden başladı. Miloş Obrenoviç’i knez seçerek hareketlerini genişlettiler (Temmuz 1815). Osmanlı Devleti bu kez Rusların işe karışması olasılığını ortadan kaldırmak için Miloş Obrenoviç’i baş knez tanıdı. Sırbistan ayrıcalıklı bir prenslik durumuna geldi (1816). Mora, Tesalya ve Ege Adaları’nda oturan Yunanlılar da harekete geçtiler. Yanya Valisi Tepedelenli Ali Paşa’nın padişahla sürtüşmesi üzerine görevden alınması Yunanlıların ayaklanmasına yol açtı (12 Şubat 1821). Mora’da başlayan ayaklanma bir anda tüm halkın katılmasıyla genişledi.

Kavalalı Mehmet Ali Paşa

Ele geçirdikleri Türkleri öldürerek mallarını yağmaladılar. Osmanlı Ordusu ayaklanmayı bastıramayınca Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa‘dan yardım istemek zorunda kaldı. Mehmet Ali Paşa bu isteğe Mora ve Girit valiliklerinin de kendisine verilmesi koşuluyla karşılık vereceğini bildirdi. Olumlu yanıt alınca oğlu İbrahim Paşa komutasında bir donanma gönderdi (Temmuz 1824). İbrahim Paşa ayaklanmayı tüm Mora’yı ele geçirerek bastırdı (5 Haziran 1827).

Kavalalı Mehmet Ali Paşa

Kavalalı Mehmet Ali Paşa

Yeniçeri Ocağının Kaldırılması

II. Mahmut Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılması için Sancak-ı Şerifi çıkararak halkı asilere karşı birleşmeleri için çağırdı. Padişaha bağlı askerlerle birleşen halk, dört koldan harekete geçerek Yeniçeri kışlalarının bulunduğu Etmeydanı’na yürüdü, yeniçeri kışlasını top ateşine tuttular. Kaçmaya kalkışanları öldürdüler. Birkaç saat içinde bu çete yok edildi. (15 Haziran 1826). Bu olay Osmanlı tarihinde Vakayı Hayriye diye anılır. 16 Haziran 1826 da Asakir-i Mansure-i Muhammediye adı altında yeni askeri birlikler kuruldu, Avrupa yöntemlerine göre örgütlendi. Giysiler üniforma biçimini aldı. Başa serpuş yerine fes giyildi, tümen, tabur ve bölük gibi bölümlere ayrıldı. Devlet işlerinin düzenli bir biçimde yürümesi için çeşitli daireler oluşturuldu. Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ilk nüfus sayımı da II. Mahmut döneminde yapıldı (1831). Posta ve pasaport uygulaması başlatıldı.

Advertisement

Bağımsız Yunan Devleti

Avrupa devletleri bağımsız bir Yunan devletinin kurulması için Osmanlı Devleti’ne baskı yapılmasını kararlaştırdılar (6 Temmuz 1827). Üç devletin donanması, Mora’da bulunan Osmanlı ve Mısır donanmalarının bulunduğu Navarin Limanı‘nı topa tutarak tüm donanmayı bastırdılar (20 Kasım 1827). Bu arada Rusya Osmanlı İmparatorluğu’na savaş açtı (Nisan 1828). Ruslar Rumeli ve Anadolu’dan olmak üzere iki koldan Osmanlı topraklarına saldırdılar. Yeni Osmanlı Ordusu kuruluş aşamasında olduğu için güçlü bir direniş göstermesi olanaksızdı.

Bu durumda savunma savaşlarıyla karşı koymaya karar verildi. Ruslar 1828’de Rumeli’de birkaç kaleyi ele geçirerek Silistre ile Edirne önlerinde; Anadolu’da ise Kars ve Erzurum’u alarak Bayburt önlerine geldiler. Ardından Silistre ve Edirne Rusların eline geçti. Edirne’de imzalanan antlaşmaya göre, Ruslar Osmanlılardan aldıkları toprakları geri verecekler, sınır eskisi gibi Prut Irmağı olacaktı. Bu antlaşma ile Osmanlı Devleti büyük topraklar yitirmemekle birlikte Rusya’ya büyük ödünler vererek Küçük Kaynarca Antlaşmasından bu yana imzaladığı en ağır antlaşmadır (14 Eylül 1829). Fransa Cezayir’i işgal etti (12 Haziran 1830).

II. Mahmut Dönemine Kısa Bir Bakış

II. Mahmut dönemi, içte birçok yeniliklerin yapıldığı, büyük toprak kayıplarının da olduğu bir dönemdir. Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın ayaklanmasıyla karşı karşıya kalındı. Mehmet Ali Paşa’nın oğlu İbrahim Paşa önce Akka’yı (27 Mayıs 1832), ardından Şam’ı aldı (15 Haziran 1832), savaşı kazanarak bu kez Kütahya’ya geldi. II. Mahmut Rusya’dan yardım istedi. İngiltere ve Fransa, donanmaları İzmir açıklarına gönderdiler. Sonuçta üç yabancı devletin baskısıyla Mehmet Ali Paşa II. Mahmut ile anlaşmaya zorlandı. Kütahya Antlaşması (14 Mayıs 1833) ile barış sağlandı.

II. Mahmut

II. Mahmut

Antlaşmaya göre Mehmet Ali Paşa’ya Mısır ve Girit valiliklerine ek olarak Şam, İbrahim Paşa’ya da Cidde valiliğine ek olarak Adana Valiliği verildi. Bunun üzerine İbrahim Paşa ordusunu Anadolu’dan çekti. Osmanlı Devleti bir ticaret antlaşması yaparak Büyük Britanya İmparatorluğu’nun politik alanda yardımını sağladıktan (16 Ağustos 1838) ve Rusya’nın da onayını aldıktan sonra Mehmet Ali Paşa’nın yeni isteklerini geriye çevirdi. Mehmet Ali Paşa vergiyi göndermediği gibi bağımsızlığını da ilan edince, savaş açmaktan başka çare kalmadı (21 Nisan 1839). İki ordu Nizip’te karşılaştı. Osmanlı Ordusu, ağır bir yenilgiye uğradı (24 Haziran 1839). Bozgun haberi İstanbul’a ulaşmadan II. Mahmut öldü (30 Haziran 1839).

Abdülmecit Dönemi

Yerine 16 yaşlarında oğul Abdülmecit (1839-1861) geçti. Hariciye Nazırı Mustafa Reşit Paşa’nın önerisi üzerine Mısır sorununun Avrupa devletlerinin yardımıyla çözümlenmesi kabul edildi. Anahatları daha II. Mahmut döneminde belirlenen Tanzimat Fermanı ya da okunduğu yerin adıyla Gülhane Hatt-ı Hümayunu Mustafa Reşit Paşa tarafından kalabalık karşısında okundu (3 Kısım 1839). Osmanlı tarihinde Batı’ ya açılmayı simgeleyen Tanzimat dönemi, yenileşme hareketleri getiriyordu. Fermana göre, can, mal, ırz, güvenlik ve eşitliğinden başka vergi iltizamı kalkacak, ceza davaları açık olacak, herkes malların üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilecek, mahkûmların malları varislerine geçebilecekti.

Ayrıca birçok alanda yenilikler yapılacaktı. Avrupa devletleri Tanzimat uygulamalarını bir süre gözledikten sonra, Londra’da toplanarak Mısır’a karşı ortak hareket edilmesi kararını verdiler (15 Temmuz 1840). İngiltere, Rusya, Avusturya ve Prusya Osmanlı Devleti’ne yardıma hazır olduklarını duyururken olayın içine direkt girmedi. Müttefik kuvvetlerin Mısır ile arka arkaya yaptığı savaşlarda Mısır sürekli yenilgiye uğradı. Akka geriye alınırken (4 Kasım 1840), Mısır da Halep’ten geriye çekildi (13 Kasım 1840).

Sonunda İbrahim Paşa Mısır’a kadar geriledi. Mısır’ın tümüyle ezilmesi İngiltere’nin politikasına ters düştüğünden, anlaşma yoluna gidildi ve Mısır Valiliği’nin Mehmet Ali Paşa’nın soyuna bırakılması Osmanlı Devleti tarafından kabul edildi (24 Mayıs 1841). Mehmet Ali Paşa anlaşma sağlandıktan sonra devletle barıştı, hatta 1846’da Abdülmecit’i ziyaret etmek için İstanbul’a bile geldi. Beş büyük Avrupa devletinin Mısır vesilesiyle Osmanlı Devleti’ne yardım etmesi, başka bir sorunu orduya getirdi:

Boğazlar Meselesi

Boğazlar, bu sorunu çözmek amacıyla İngiltere, Rusya, Fransa, Avusturya, Prusya ve Osmanlı Devleti Lonrda’da toplandılar (3 Temmuz 1841). Anlaşmayla sözü geçen Avrupa devletleri Boğazlar üzerinde bazı ayrıcalıklar elde ettiler. Kutsal yerler sorununa çare diye Rusya bir orduyu Eflak ve Boğ-dan’ı işgal etmesi için gönderdi (3 Temmuz 1853). Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş açtı (4 Ekim 1853). Osmanlı topraklarının işgal edilmesi, İngiltere ve Fransa’nın işine gelmediğinden, donanmalarını İstanbul’a gönderdiler (2 Kasım 1853). Rus Donanması’ mn Sinop’ta üslenmiş bulunan Osmanlı Donanması’nı yok etmesi üzerine İngiliz ve Fransız donanmaları Karadeniz’e açıldı (30 Kasım 1853). Müttefik devletler 27 Mart 1854’te Rusya’ya savaş açtılar ve Kırım’a asker çıkardılar (14 Eylül 1854). Kırım’ın en önemli deniz üssü olan Sivastopol hedef alındı. Savaş bir yıl kadar sürdükten sonra Ruslar gerilemeye başladılar ve müttefikler Sivastopol’a girdiler (9 Eylül 1855).

Aynı anda kuşatılan Kars teslim oldu (28 Ekim 1855). Bu durumda Rusların anlaşmaya yanaşacaklarını dikkate alan müttefikler, bir barış planını Ruslara ilettiler. Viyana’da görüşmelere başlandı. Karadeniz’in yansız olması, Tuna Irmağı üzerinde ulaşım serbestisi, Eflak, Boğdan ve Sırbistan üzerinde Rus koruması yerine Avrupa devletlerinin teminatı ve Osmanlı İmparatorluğu topraklarında yaşayan Hıristiyanların Müslümanlarla her konuda eşit olmaları gibi maddeleri içeren antlaşma metni kabul edildi (1 Şubat 1856).

Islahat Fermanı

Bu arada Abdülmecit Islahat Fermanı‘nı ilan etti (18 Şubat 1856). Paris’te bir aydan fazla süren toplantılar sonunda antlaşma sağlandı (30 Mart 1856). Bu antlaşmayla Rusya’nın Doğu Avrupa’daki etkisi geriletildi. Kırım Savaşı’ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu ilk kez Avrupa devletlerinden borç para aldı (28 Haziran 1855). Bu borçlanma sonraki yıllarda da sürecektir. Eflak ve Boğdan birleşme yolunda adımlar atarak önce ortak bir bey, sonra tek meclise sahip oldular (1861). Romanya adını alan bu orta ülke, önce özerk bir yönetime sahip oldu, daha sonra da bağımsızlığını kazandı (1878). 1846’da Lübnan’daki Hıristiyanların başlattıkları anarşi ve terör olayları 1860’larda daha da şiddetlendi. Fransa’nın işe karışması üzerine bölgedeki Hıristiyanlara üstünlük tanıyan bir yönetim uygulamasına geçildi. Bu olaylar sürerken Abdülmecid öldü, yerine kardeşi Abdülaziz tahta çıktı.

Abdülaziz Dönemi

Abdülaziz (1861-1876) döneminde Osmanlı Devleti önemli bir savaşla karşı karşıya kalmamakla birlikte, devlet gücünden çok şey yitirmişti. Sırbistan’daki son Osmanlı kaleleri boşaltıldı (1867). Abdülaziz, Mısır Valiliği’nin babadan oğula geçmesini onayladı (1866). Bir yıl sonra da Mısır Valisi İsmail Paşa’ya hıdiv unvanı verildi. Abdülaziz Fransa ve İngiltere’yi ziyaret ederek Avrupa’ya giren ilk Osmanlı padişahı oldu. Abdülaziz’in saltanatının son yıllarına doğru Avrupa devletlerinden alman borçların faizi ile ödenemeyecek duruma gelinince, özellikle İngiltere ve Fransa ile olan ilişkiler gerginleşti.

Advertisement

Girit’teki hoşnutsuzluğu Girit’e askeri yardım yapan Yunanistan körükledi. Nisan 1876’da Rodop Dağları’nda ayaklanan Bulgarların üzerine gönderilen kuvvetler kısa sürede bu ayaklanmayı bastırdı. Serakser Hüseyin Paşa’nın başını çektiği bir grup devlet adamı, Abdülaziz’i tahttan indirerek V. Murat’ı Osmanlı tahtına çıkardı (30 Mayıs 1876). V. Murat (1876) 93 günlük saltanatla Osmanlı tahtında en kalan padişah oldu. Dengesi yerinde olmayan padişahın iyileşemeyeceğini anlayan Sadrazam Mütercim Rüştü Paşa ile Mithat Paşa yandaşlarıyla anlaşarak V. Murat’ı tahttan indirdiler, yerine II. Abdülhamit’i tahta çıkardılar.

II. Abdülhamit Dönemi

II. Abdülhamit (1876-1909) Osmanlı anayasası olan Kanun-i Esasi’nin hazırlatılmasını buyurdu. Kanuni Esasi’ nin kabul edilmesinden sonra seçimler yapıldı, Meclis-i Mesusan toplandı (19 Mart 1877). Osmanlı Rus Savaşı’m bahane eden II. Abdülhamit, Meclis-i Mebusan’ı kapattı (13 Şubat 1878). Meclis-i Mebusan’ın bu ilk çalışma dönemine Birinci Meşrutiyet dönemi de denir. Rusya Osmanlı Devleti’ne savaş açtı (24 Nisan 1877). 93 Harbi de denen 1877 Osmanlı-Rus Savaşı Rus birliklerinin Plevne’ye kadar gelip katı bir savunmayla karşılaşması üzerine yavaşlar gibi oldu. Fakat Gazi Osman Paşa’nın yarma harekatında yaralanması üzerine Ruslar Plevne’yi ele geçirerek hızla ilerlemeye başladılar (10 Aralık 1877).

Kafkas Cephesi’nde ise Ahmet Muhtar Paşa, Rus saldırıların önce püskürttüyse de sonra Erzurum’a kadar çekilmek zorunda kaldı (4 Kasım 1877). Ardından Kars da teslim oldu (18 Kasım 1877). Rumeli’de Sırplar ve Karadağlıların da savaşa katılması ile cephe genişledi. Sofya (3 Ocak 1878) ve Edirne (20 Ocak 1878) düşman eline geçti. Rus birlikleri Çatalca’ya kadar ilerlediler. Yenilginin kaçınılmaz olduğunu gören Osmanlı Devleti ataşkes isteğinde bulundu (31 Ocak 1878), sonra da Ayastefanos Antlaşması (3 Mart 1878) yapıldı.

Ayastefanos Antlaşması Şartları

Çok ağır hükümler içeren antlaşma metnine göre Karadağ, Sırbistan ve Romanya bağımsızlıklarını kazanırken Bulgaristan Osmanlı egemenliğinde özerk bir prenslik haline getirildi. Ruslar ise Kars, Ardahan, Batum ve Karaköse’yi aldıkları gibi 4 milyon rublelik de savaş tazminatı elde ettiler. Rusların Osmanlı Devleti’nin zararına bu kadar kazançlı çıkması, Avrupa’nın öteki devletlerini tedirgin etti. Dönemin güçlü adamı Almanya Başkanı Bismarck, tarafları Berlin’de toplanacak bir kongreye çağırdı. Bu arada İnglitere, Osmanlı Devleti ile bir antlaşma imzalayarak Kıbrıs Adası’nı ele geçirdi (4 Haziran 1878).

Avusturya da durumdan yararlanarak Bosna-Hersek topraklarına kattı. Osmanlı Devleti, Rusya, İngiltere, Fransa, Avusturya, İtalya ve ev sahibi olarak Almanya’nın katıldığı Berlin Kongresi’nde, Ayastefanos Antlaşması’nın bazı hükümleri yumuşatıldıysa da toprak kayıplarının hemen tümü onaylandı. Ağır bir yenilgiyle sonuçlanan 93 Harbi’nden sonra II. Abdülhamit savaş karşıtı bir politika izleyerek devletin daha fazla yara almasını önlemeye çalıştı. Ancak 1881′ de Tunus’un Fransa, 1882’de de Mısır’ın İngiliz egemenliğine girmesine ses çıkaramadı. Bu arada Girit’te Müslümanlarla Hıristiyanlar birbirine girerek büyük olay çıkarınca Yunanistan askerleri de ayaklanmaya katıldılar.Bunun üzerine Osmanlı Devleti Yunanistan’a savaş açtı. (18 Nisan 1897). Yapılan savaş da Girit sorununa çözüm getirmedi.

Ermeni Sorunu

II. Abdülhamit döneminin en önemli sorunlarından biri Ermeni sorunudur. Rusların kışkırttıkları Ermeniler de bağımsızlıklarını elde etmek için harekete geçtiler. Gizli cemiyetlerin etkinlikleriyle seslerini duyurmaya çalıştılar. 1890-1894 arasında Anadolu’da Müslümanları öldürmeye başladılarsa da bu girişimleri sert biçimde karşılık gördü. 26 Ağustos 1896’da 20 Ermeni bankaya saldırarak işgal ettiler. Hükümet olaya el koyduysa da baskıncı 20 Ermeni yabancı bir gemiyle ülkeden uzaklaştırıldı.

Balkan Savaşı

II. Abdülhamit döneminin bir başka sorunu da Makedonya topraklarıdır. Osmanlıların elinde bulunan bu topraklarda Bulgarlar, Yunanlılar ve Sırplarında gözü vardı. 1901’den sonra bu bölgede sürekli bir kaynaşma görülmeye başlandı. Komitacılık hareketleri alevlendi. Avusturya ve Rusya bu bölgede ıslahat yapılması için baskı yaptılar. Sorun Balkan Savaşı ile son buldu.

II. Abdülhamit’in uzun saltanatı, baskıların artması, özgürlüklerin kısıtlanması gibi nedenler yüzünden halkın, özellikle de aydınların arasında hoşnutsuzlara yol açtı. Sonunda Kanun-i Esasi‘nin yayınıyla İkinci Meşrutiyet dönemi başlamış oldu (23/24 Temmuz 1908). Ortada bir özgürlük havası esmeye başladı. Bu gelişmeler olurken Avusturya işgal altında tuttuğu Bosna-Hersek’i topraklarına kattığını açıkladı, Bulgaristan bağımsızlığını ilan etti. Girit Yunanistan’a katıldığını duyurdu (5/6 Ekim 1908).

Meclis-i Mebusan

Genel seçimler yapıldı, mebusların İstanbul’a gelmeleri üzerine Meclis-i Mebusan açıldı (17 Aralık 1908). Osmanlı tarihinde İkinci Meşrutiyet olarak da adlandırılan bu yeni dönem, imparatorluğun çöküşüne kadar sürecektir. Eski takvime göre 31 Mart Olayı olarak bilinen 13 Nisan 1909’daki ayaklanma, şeriat isteğiyle harekete geçen gerici gruplarca başlıtıldı. İstanbul birkaç gün kargaş;a ortamını yaşadı. Duruma el koymak üzere Rumeli’de hareket Ordusu toplanarak Mahmut Şevket Paşa’nın komutasında İstanbul üzerine yürüyüşe geçti. Üç günlük çarpışmalardan sonra Hareket Ordusu İstanbul’ un denetimini ele geçirdi, olayla ilgili soruşturmanın genişletilmesi sonucunda II. Abdülhamit tahttan indirildi, yerine kardeşi V. Mehmet Reşat Osmanlı tahtına çıktı (27 Nisan 1909).

V. Mehmet Reşat Dönemi

V. Mehmet Reşat (1909-1918) doğrudan devlet işleriyle ilgilenmeyip yönetimi siyasal iktidara devretmeyi uygun buldu. 11 Ekim 1911’de İtalyanlar Trablusgarp kıyılarına asker çıkardılar. Güçlü İtalyan donanması Rodos ile Oniki Ada’yı işgal etti. İtalyanlar Trablusgarp kıyılarından daha içeriye giremeyeceklerini anlayınca savaşa fazla yüklenmediler. Bu arada Balkanlar’da Osmanlılara karşı gelişen durum üzerine İtalyanlarla Uşi Antlaşması imzalandı ve Trablusgarp İtalya’ya bırakıldı (15 Ekim 1912). Yeni seçimleri İttihat ve Terakki Partisi büyük bir çoğunlukla kazandı ve yeni meclis toplanarak çalışmalarına başladı (18 Nisan 1912).

Balkan devletleri, ittifaklar yaparak Osmanlı Devleti’nin üzerine yürümeye karar verdiler. Sırbistan, Bulgaristan, Karadağ ve Yunanistan ayrı ayrı Osmanlı Devleti’ne savaş açtılar. Osmanlı Ordusu yenildi, ateşkes istemek zorunda kalındı (3 Aralık 1912). Barış görüşmeleri sürerken İttihatçılar Babıali’yi bastılar. Harbiye Nazım Paşa’yı öldürerek iktidarı ele geçirdiler. Yeni hükümeti Mahmut Şevket Paşa kurdu. Ateşkes maddeleri üzerinde tam anlaşma sağlanamaması üzerine savaş yeniden başladı (3 Şubat 1913).

Advertisement

Ancak yenilgi serisi sürdü. Yunanlılar Yanya’yı, Bulgarlar Edirne’yi, Karadağlılar da Işkodra’yı ele geçirdiler. Bu kötü gidiş, ikinci bir ateşkesin yapılmasını zorunlu hale getirdi (30 Mayıs 1913). Ancak Balkan devletleri kazanılan toprakların paylaşılması sırasında birbirlerine düşünce Osmanlı Ordusu bu durumdan yararlanarak Bulgarların elindeki Edirne’yi geri aldı (22 Temmuz 1913). Meriç’in batısındaki Dimetoka Bölgesi de ele geçirildi. Bu kez Bulgarlar ateşkes isteğinde bulundular (31 Temmuz 1913) ve barış yapıldı (29 Eylül 1913). Balkan Savaşı’nın sona ermesinin ardından İttihatçılar seçimleri yenilediler ve Meclis-i Mebusan’ı topladılar (14 Mayıs 1914).

İttihat ve Terakki

İttihat ve Terrakki Hükümeti iş başına döndü. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtının Saraybosna’da bir suikaste kurban gitmesi Avusturya ile Sırbistan’ı karşı karşıya getirdi (28 Haziran 1814).

Avusturya 28 Temmuz 1914’te Sırbistan’a savaş açınca, Sırbistan’ı destekleyen Rusya’da Avusturya’ya savaş açtı. Avusturya yanında yer alan Almanya da Rusya’ya savaş açtı. Kısa süre sonra İngltere ile Fransa da güçlenmesini istemedikleri Almanya’ya karşı Rusya’ nın yanında savaşa katıldı. Böylece Birinci Dünya Savaşı başlamış oldu. İttihat ve Terakki’nin güçlü adamı Enver Paşa’nın, savaşın kesinlikle Almanya’nın zaferiyle biteceğini düşünmesi, Osmanlı İmparatorluğu’nun Almanya’nın yanında savaşa girmesi için fırsat kollanmasına neden oldu. İngiliz savaş gemilerinin izlediği Goeben ve Breslau adlı iki Alman savaş gemisinin Çanakkale Boğazı’nı geçerek Osmanlı sularına girmesi bir bunalım yarattı (11 Ağustos 1914). Osmanlı Hükümeti Goeben’e Yavuz, Breslau’ya da Midilli adlarını vererek bu iki geminin satın alındığını belirtti ve Osmanlı bayrağı çekilerek bu iki gemi donanmaya katıldı. Osmanlı Ordusu, Kafkasya, Çanakkale, Irak ve Filistin/Suriye başta olmak üzere birçok cephede aynı anda savaşa girdi.

Birinci Dünya Savaşı ve VI. Mehmet Vahidettin Dönemi

Savaş sürerken V. Mehmet Reşat öldü, yerine kardeşi VI. Mehmet Vahidettin (1918-1922) Osmanlı tahtına çıktı. Birinci Dünya Savaşı’nın sonu yaklaşırken Osmanlı Ordulun tüm cephelerde bazı başarılar kazanmasına karşın, Almanların yenilgiye uğraması ve Bulgarların ateşkes istemesi üzerine zor durumda kaldı. Osmanlı Devleti de ateşkes isteğinde bulunmak zorunda kaldı. Mondros Mütarekesi imzalandı (30 Ekim 1918). Çok ağır hükümler içeren ve Osmanlı İmparatorluğu’nun paylaşılmasını hedefleyen Mondoros Mütarekesi’nin ardından düşmanlar Anadolu’yu işgal etmeye başladılar. 15 Mayıs 1919’da Yunanlılar İzmir’i ele geçirerek Anadolu’nun içlerine doğru ilerlemeye başladılar.

Mustafa Kemal Paşa Yurdu Kurtarmak İçin Harekete Geçiyor!

Yurdun kurtuluşu için Mustafa Kemal Paşa, 9. Ordu Müfettişliği’ne atanarak İstanbul’dan Samsun’a hareket etti. Kurtuluş Savaşı’ nın başlangıcı sayılan 19 Mayıs 1919′ da Samsun’a ayak bastı. Kurtuluş Savaşı sürerken Mondros Mütarekesi, yine çok ağır maddeler içeren Sevr Antlaşması ile onaylandı (10 Ağustos 1920).23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstanbul Hükümeti işbaşında olmakla birlikte, Türk ulusunun gerçek temsilcisiydi. Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlanması ve yurdun düşmandan temizlenmesinin ardından Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılmasına ilişkin yasayı kabul etti. Bunun üzerine son Osmanlı Padişahı VI. Mehmet Vahdettin, İstanbul önlerinde demirli bulunan İngiliz zırhlısı Malaya’ya binerek İstanbul’dan ayrıldı (17 Kasım 1922). Böylece 624 yıl süren Osmanlı İmparatorluğu’nun siyasal ve hukuki varlığı sona erdi.



Leave A Reply