B harfi, Türkçede bulunan B harfi ile başlayan Zıt anlamlı sözcükler, kelimeler listesi ve anlamları.
A – B – C – Ç – D – E – F – G – H – I – İ – K – L – M – N – O – Ö – P – R – S – Ş – T – U – Ü – V – Y – Z
babacan: sevimsiz, güvenilmez.
bacaksız: 1. uzun boylu. 2.ergin,
badire: mutluluk,
bağdamak: çözmek, açmak,
bağdaşmak: anlaşmazlık, uyuşmazlık.
bağımlı: özgür, hür, müstakil, serbest,
bağımsız: bağımlı, tutsak, esir.
bağımsızlık: tutsaklık, kölelik.
bağışlamak: azarlamak, kızmak.
bağlamak: çözmek, gevşetmek, serbest bırakmak,
bağlaşmak: ayrılmak,
bağlı: serbest, hür, özgür, bağımsız.
bağnaz: ilerici, çağdaş, aydın.
bahadır: korkak.
bahtiyar: bahtsız, bedbaht,talihsiz,
bakarkör: görebilen,
bakımlı: harap, viran,
baki: ölümlü, fani.
bakir: ellenmiş, bozulmuş, işlenmiş.
bakire: ellenmiş, bozulmuş,
baktırmak: saklamak, gizlemek.
balaban: küçük, ufak tefek,çelimsiz,
baliğ: toy.
baltalamak: kolaylaştırmak, desteklemek, korumak, yardımcı olmak,
bambaşka: benzeyen, andıran.
bangır bangır: usul usul, fısıltıyla, alçak sesle,
barbar: medeni, kibar, nazik,
barınmak: açıkta kalmak,
barış: savaş, harp.
barışçı: kavgacı, harbsever.
barışık: dargın, küs, düşman,
barıştırmak: ara bozmak, küstürmek,
bariz: gizli, saklı, belirsiz,müphem,
basık: 1. sivri, kabarık. 2.yüksek,
basılı: el yazmalı,
basınç: genişletme, serbest bırakma,
basit: 1. zor. 2. süslü, gösterişli. 3. yapmacık,
bastıbacak: iri, uzun.
baş: son.
başarı: başarısızlık,
başarı: muvaffak olan, başaran, becerikli,
baş eğmek: isyan etmek, karşı koymak,
başgöz etmek: boşandırmak,ayırmak,
başıboş: kayıtlı, tâbi, bağlı,
başıkabak: saçlı,
başkalaşmak: 1. sağlam kalmak. 2. olduğu gibi kalmak.
başkalık: sağlam kalma, olduğu gibi kalma. 2. normallik.
başkan: yönetilen, emir alan,görevli,
başlamak: bitirmek, nihayetlendirmek, sonuçlandırmak.
başlangıç: son, sonuç, nihayet.
başlayış: bitiriş, bitiş, son buluş.
başlıbaşına: hep beraber, beraber, başkalarıyla,
baş örtülü: başı açık.
başsız: önderli, liderli,
batak: 1. borcunu bilen. 2.kalkınmış,
batı: doğu, şark.
batık: çıkmış, kurtulmuş,
batıl: doğru, haklı,
batır (batur): korkak, ödlek,yüreksiz,
batma: 1. çıkma. 2. kalkınma, ilerleme,
batmak: 1. üstüne çıkmak,fırlamak. 2. doğmak,
battal: zarif, nazik, kibar, ince.
bayağılaşmak: asilleşmek, seçkinleşmek,
bayat: taze.
baygın: 1. ayık, diri. 2. canlı.
bayılmak: ayılmak, kendine gelmek,
bayıltmak: ayıltmak, kendine getirmek,
bayındır: yıkık, viran, harabe,
bakımsız, baysal: huzursuz,
becerikli: hünersiz, beceriksiz.
beceriklilik: hünersizlik, beceriksizlik,
bed: güzel, iyi, fevkalâde,
bedava: ücretli, paralı, karşılıklı,
bedbaht: talihli,
bedbin: iyimser,
beddua: dua, hayır dua.
bedelli: karşılıksız,
bedelsiz: paralı, ücretli,
bedhah: iyi kalpli,
beğeni: zevksizlik,
beğenilmek: hoşlanılmamak,istenmemek,
beğenmek: hoşlanmamak,istememek,
beğenmemek: seçmek, beğenmek,
beka: geçicilik, ölümlülük,fanilik,
bekâr: evli.
beklemek: ummamak,
beklenir: olamaz,
bekri: aylık.
belâ: dirlik, gönenç, mutluluk, neşe.
beleş: paralı, ücretli, karşılıklı.
belgili: belgisiz, ünsüz, belirsiz, silik,
belgin: kapalı, gizli,
belgisiz: belli, açık.
belirgin: gizli, saklı,
belirlemek: 1. belgisiz kılmak. 2. sınırsız bırakmak,
belirmek: gözükmemek, kaybolmak,
bellemek: unutmak, öğrenmemek,
belli: gizli, saklı, belirsiz,
bembeyaz: kapkara, simsiyah.
bencil: 1. yardımsever. 2.iyilikçi.
bengi: fani, geçici,
benzer: ayrı, bambaşka, farklı.
benzerlik: eşsizlik, teklik,
beraber: tek tek, ayrı ayrı.
beraberlik: tek tek olma, ayrı ayrı olma.
berbat: iyi, temiz, güzel,
bereket: kıtlık, azlık,
bereketli: az, kıt, verimsiz,
bereli: çiziksiz, beresiz.
beriki: uzaktaki, karşıdaki,
berk: 1. yumuşak. 2. çürük, dayanıksız,
berrak: kirli, bulanık, pis, karışık.
berraklaşmak: kirlenmek, bulanıklaşmak,
besbedava: pek pahalı, yüksek fiyatla,
besili: zayıflatılmış, sıskalaştınlmış.
beter: daha iyi, çok iyi, alâ, fevkalâde,
beyan: gizleme, örtme, saklı tutma,
beyazımsı: karaca,
beyazlatmak: karalamak, kirletmek.
bezgin: yaşamayı seven, hayat dolu.
bıkmak: hoşlanmak, usanmamak.
bırakmak: 1. tutmak, alıkoymak. 2. yakalamak, enselemek. 3. tutsak etmek,
bîçare: talihli, mutlu, mesut, biçimsiz: güzel, yakışıklı, gösterişli, alımlı,
bîgâne: ilgili, alâkalı,
bîgünah: günahkâr,
bihaber: haberli,
bîhuzur: huzurlu,
bilâhare: önce.
bildik: düşman, yabancı, el.
bildirmek: gizlemek, saklamak.
bile bile: bilmeyerek,
bilemek: köreltmek,
bileşik: yalın, basit,
bileşmek: ayrışmak,
bilgili: cahil, hünersiz, okumamış.
bilgisiz: okumuş, hünerli, bilgili.
bilhassa: en az, sonda, her şeyden sonra,
bilimsel: 1. gayri ilmi. 2. bilim dışı.
bilinçaltı: şuurüstü, üstbilinç.
bilinç dışı: bilinçli, şuurlu olarak,
bilinçli: şuursuz, bilinçsiz.
bilindik: bilinmeyen, meçhul,
bilinmek: meçhul olmak, bellisiz olmak,
bilinmez: 1. bilinir, malûm. 2. belli, ortada,
bilir: anlamaz,
binici: yaya, piyade,
binmek: inmek,
bir: ayrı.
birçok: az, çok az, pek az.
birdenbire: yavaş yavaş, ağır ağır, tedricen,
birebir: etkisiz,
birey: topluluk,
bireysel: kamusal,
bir hücreli: çok hücreli,
birikmek: dağılmak, yayılmak.
birleşme: ayrılık, ayrılma,
birleştirmek: uzaklaştırmak, ayırmak,
birlikte: 1. ayrı olarak, tek olarak. 2. yalnız olarak,
bîtap: dinç, güçlü, kuvvetli,
bîtaraf: taraflı, yanlı,
bitek: verimsiz, çorak,
bitevi (biteviye): aralı olarak, süreksiz, aralıksız,
bitim: 1. başlama, girme. 2. başlangıç, giriş.
bitimli: sonsuz, neticesiz, sonuçsuz,
bitirmek: 1. başlamak. 2. güçlendirmek,
bitişik: 1. ayrı, uzak. 2. uzak (komşu),
bitkin: canlı, dinç, diri.
bitkinlik: canlılık, dinçlik, dirilik,
bîvefa: vefalı,
bodur: uzun boylu,
boğazlı: iştahsız,
boğucu: ferah,
bol: 1. dar. 2. kıt, az. 3. bereketsiz,
bollanmak: azalmak, kıtlaşmak.
bolluk: darlık, kıtlık, azlık,
bonkör: cimri,
borç: alacak.
boş: dolu, yerinde, doğru, anlamlı.
boşanmak: evlenmek.
boşboğaz: ağzı sıkı, sır tutan.
boşluk: doluluk.
boyalı: 1. boyasız. 2. renksiz.
boylam: enlem.
boylu: tıknaz, bodur.
boynu bükük: neşeli, mutlu.
boysuz: boylu, endamlı, levent.
boyuna: 1. enine, enlemesine. 2. durarak, aralı, zaman zaman,
boyunduruk: serbestlik, özgürlük, hürriyet,
bozgun: yengi, zafer,
bozmak: iyileştirmek, sağlamlaştırmak, bütünlemek.
bozuk: 1. sağlam, kullanışlı. 2. barışık,
bozuşmak: (aralan) düzelmek, iyileşmek,
bölgesel: genel, umumi,
bölmek: toplamak, birleştirmek.
bölük: bütün, tüm.
bölümlemek: biraraya toplamak.
bönlük: uyanıklık, zekilik.
buçuklu: tam.
budala: akıllı, zeki, kurnaz,
bulmak: kaybetmek, yitirmek.
bulunmak: yitmek, kaybolmak.
bulutlu: güneşli, açık.
bun: sevinç, sevinme, ferahlık.
bunak: aklı başında,
bunalmak: ferahlamak, rahatlamak,
buruk: 1. alınmamış, gücenmemiş. 2. tatlı,
buruş buruş: 1. düzgün, ütülü. 2. gergin,
buyruk: rica, istirham,
buyurmak: emir almak, rica etmek, istirham etmek,
buzlanmak: ısınmak,
bücür: uzun boylu, boylu poslu, endamlı,
bükmek: açmak, düzeltmek,
bulûğ: toyluk, çocukluk,
büsbütün: yarı yarıya, yarım.
bütün: eksik, noksan,
bütünlemek: parçalamak, bölmek, ayırmak,
büyük: küçük,
büyüklenmek: alçak gönüllü olmak, mütevazi olmak,
büyüklük: 1. küçüklük, ufaklık. 2. mütevazilik.
büyümek: küçülmek, ufalmak, daralmak,
büyültmek: küçültmek, ufaltma, daraltma.